Kimi PKK, Kimi kolektif, Kimi bilmem ne bela…
Üniversitelerimizdeki terör hadiseleri ve yaşanan gelişmeler, az gelişmiş ülkeleri aratmayacak nitelikte… Kendilerine "sol görüş" süsü veren bazı gruplar, terör örgütlerinin maşası olarak gençliğimizin vaktini almaya, onları zehirlemeye, eğitim sürecini sabote etmeye devam ediyor.
Düne kadar PKK ile masa başlarında (kahkahalar eşliğinde) pazarlık yapıp, bugün ise "terörle mücadele ediyoruz" diyenler, bu garabeti izlemekle yetiniyor.
Akademiyi saran PKK kadrolarının ne denli cesur ve ne denli fanatik olduklarını 1128 akademisyen olayında gördük. Üniversitelere yasa dışı yollardan yerleşip, kendilerine "akademisyen" süsü vererek terörü "düşünce özgürlüğü" kılıfıyla yutturmak isteyenler, gençlerimizi eğitmeye devam ediyorlar. Her geçen gün daha da güçlenerek, açılan yeni kadrolara kendi adamlarını yerleştirerek…
Ankara Valiliği'ne Sorular
15 Mayıs'ta yapılacak MHP kongresi için devlet kurumlarının nasıl seferber edilip, TOMA'larla, mahkeme kararlarıyla sürecin bir anda durdurulduğuna yakından şahit olduk. Hukukçuların "gayri etik" bulduğu duruma rağmen, istedikleri gibi oldu, tüzük kongresi yapılamadı, Yargıtay'ın 1 saatte vereceği karar haftalardır verilemiyor!
Demek ki istenildiğinde hukuk ve güvenlik güçleri harekete geçebiliyorlarmış, gayri hukuki, gayri etik bir durum olsa bile!
Ancak ne hikmetse söz konusu gençlerin canına kast eden oluşumlar, teröristler olduğunda bu kurumların üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi oluyor. Ne sesleri, ne solukları çıkıyor. Hatta aylar sonra saldırıya uğrayan gençlere mahkemelerden cezalar geliyor!
MHP Kurultayı'na gelecek vatandaşlar için "Haberiniz olsun gelirseniz müdahale ederiz" mesajlı açıklamalar yapan Ankara Valiliği'ne sormak gerekiyor!
Madem bu denli yetkilisiniz, madem bu denli hassassınız, söz konusu PKK'nın üniversite kampüslerini savaş alanına çevirdiği anlarda neredeydiniz?
Başkent'in orta yerinde, Konur Sokak'ta, Karanfil'de 7/24 yapılan PKK propagandalarına neden tepki göstermiyorsunuz?
Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsüne öğrenci olmamasına rağmen sızan kişiler, ellerinde satır ve sallamalarla gençlerin canına kast ederken, siz neredeydiniz? Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin hala dışarıda serbestçe dolaşmalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Ankara Üniversitesi'nde, DTCF'de, ODTÜ'deki terör grupları hakkında emniyetinizin ne gibi istihbarat çalışmaları var. Bunların hangileri savcılarla paylaşıldı ve ne gibi bir süreç başladı?
Ege Üniversitesi'nde değişen bir şey yok
2015 yılında Fırat Çakıroğlu'nu göz göre göre kampüsün orta yerinde şehit edenler faaliyetlerine aynen devam ediyorlar. Çakıroğlu'nun katledilmesinden sonra, onlarca çağrıya rağmen daha güvenlik önlemleri almayan okul yönetiminin aklına, kampüs girişlerine turnike koymak gelmişti, güvenlik bir nebze de olsa artırılmıştı. Ellerinde satır, sallama, sopa ile okula gelen PKK'lılar kısmen de olsa engellenmeye başlanmıştı.
Çakıroğlu'nun katledildiği olayda bilindiği üzere tek tutuklu var. PKK yanlısı gruplar faaliyetlerine devam ediyor. Akademisyenleri de aynı yolda…
Ancak Fırat'ı hedef gösteren ve sonrasında katleden grupların başında gelen Kolektifler, FKF, Genç-Sen, HDP faaliyetlerine aynen devam ediyor, hem de üniversitenin, kampüsün tam ortasında!
Öğrenci kolektifleri adıyla bir bildiri kampüste elden ele dolaşıyor.
Güvenlik için konulan turnikelerin "sözde güvenlik önlemi" olarak yorumlanıp, özgür bilim üretmenin önünde engel olduğunu iddia eden metinde, 25 Mayıs saat 12.30'da toplanma çağrısında bulunuluyor. "Çemberi kırıyoruz, turnikeleri yıkıyoruz" gibi tehdit mesajlarıyla, açıktan eylem çağrısında bulunuluyor.
Mehmet Akif, Çanakkale Şehitlerine şiirinde "kimi yamyam, kimi hindu, kimi bilmem ne bela" sözleriyle Çanakkale işgalini tasvir ediyordu. Şimdi benzer bir durumun daha küçük çaplısı üniversiteler için geçerli "Kimi PKK, kimi kolektif, kimi bilmem ne bela…" gençlerimizin hayallerini, heyecanlarını çalıyor, hem de gözlerimizin önünde!