Kimi kandırıyorsunuz? (17 Ekim 2024)

Geçen grup toplantısında bir önceki DEM hamlelerini düzeltme gayretinde olan Bahçeli, teröristbaşı Öcalan’a seslenerek: “Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” dedi.

Bu cümleyi el sıktıktan epey sonra söylüyor. DEM’in elini sıkarak, o güne kadar söylediklerini bir anda silip atan ve tam tersini yapan Bahçeli, bir sonraki grup toplantısında söylemlerine geri dönmüş izlenimi veriyor.

Neden?

Çünkü birincisinde DEM’in elinin sıkılması gerektiğini bir üst yapı planlamış ve Cumhur Otaklığının yeni stratejisi olarak ortaya koymuştu. Haliyle Bahçeli’de gereğini yerine getirmiş ve başta kendi seçmeni olmak üzere bütün milliyetçi-ülkücü camiayı şaşkına çevirmişti.

Şimdi?

Şimdi üst perdeden en sert söylemlerle ayarlara dönme mesajı verip kendi seçmenini, kendi mahallesini ikna etmesi, “Taviz vermedim” demesi gerekiyordu. O da bunu yaptı.

Öcalan’a, “kendini defterden sil” anlamına gelen bir çağrıdan sonra; “Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin. Kana değil kardeşliğe susadıklarını göstersinler” dedi.

Madem bir çağrı yaparak sorun çözülüyordu öyle ise neden el sıkıştın?

Barış, kardeşlik için.

Barış bu kadar kolaydı ise bugüne kadar yüzlerce asker polis şehit verdik. Ellerini sıkıp onların hayatlarını kurtarsaydık olmaz mıydı?

Çocuk kandırır gibi milletin önünde siyasi tiyatro oynuyorlar.

İnandık mı?

Kesinlikle hayır, inanmadım.

Karşı tarafta öyle.

Diyarbakır DEM Milletvekili Cengiz Çandar, tüm gelişmelere bakarak; “Umut verici görüntü yok. Bir el sıkışmayla çözüm süreci olmaz diyenler haklı” demiş.

Çandar haklı. Sahiden bir çözüm süreci olacaksa, bunun devlet tarafından hazırlanmış bilinçli, planlı, etkili ve nitelikli bir programı olması lazım. Büyük toplum kesimlerini ikna edecek bir politika ortaya konulması lazım. İktidar muhalefet bir araya gelmesi, ortak çalışma düzeni oluşturulması lazım. Çünkü sorun ülkenin sorunu.

Öyle değil mi?

Hükümetin elinde ne olduğunu kimse bilmiyor. Ne yapmak istediğini de bilmiyoruz. Sadece tahmin yürütüyoruz. Kapılı kutu. Böyle çözüm süreci mi olur?

Bu ülkeyi birileri yeniden kişisel hesaplarına kurban ediyor.

Grup toplantısında; “Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” demekle sorun çözülür mü?

PKK’nın bitirilmesi, terörün bitmesi Öcalan’ın elinde mi ki bunu kendisinden istiyorsunuz? Diyelim ki elinde, kandil daha önce hapiste olduğu gerekçesiyle dilemediği Teröristbaşını şimdi niye dinlesin? Ve gene dinledi ve PKK kendini fesih etti (mümkün değil ya) diyelim, PYD Suriye’de ordu haline geldi o ne olacak? PYD, PKK’dan daha komplike ve daha güçlü. Bir ordu düzeni içinde askeri eğitim alıyor. Elbette müttefikimiz ABD tarafından Türkiye ile savaşması için hazırlanıyor. Halâ bunu bilmeyen kaldı mı?

Bahçeli ergen çocukları ikna edebilir. Öcalan “bırakın silahları” diyecekmiş de terör bitecekmiş. Her şeyden önce PKK, başta AB olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde siyasi örgütlenme içinde. Varlık nedeni büyük Ortadoğu Projesine bağlı. Salt kendine çalışmıyor. İsrail gibi kendi hedeflerine ulaşmak için ABD ile birlikte çalışıyor.

Ayrıca milyarlarca dolara yakın para kaynağına sahip. Abdullah Öcalan’ın Bekaa Vadisindeki çapulcu sürüsü gibi değil. ABD’nin kurmak istediği yeni dünya düzeninin bir aparatı. Vesayet savaşçısı.

Bahçeli, PKK’yı, dağa çıkmış Çakırağa çetesi mi sanıyor? Çakır Ağayı yakaladık, söyletelim çetesi teslim olsun.

Apo’ya da aynısını yapalım her şey düzelsin.

Ne kadar kolaymış.

Bu akıl ve mantıkla Türkiye’ye gelecek inşa edemezsiniz. Amacınız neyse açık söyleyin. Milliyetçiliğin içini boşaltmayın. Onu AKP’nin hizmetkarı, siyasi aparatı haline getirmeyin.

Her şeyi biliyor, anlıyoruz. Vatan bilincimiz yüksek. Bundan geri adım atmayız.

Yazarın Diğer Yazıları