Kim onurlu?
Bankacılara, bölge satış müdürleri tarafından yapılan zulme tepkiler büyüyor. Meğerse sektörde ne kadar çok onurlu(?) satış müdürü varmış! 'Bankacılık bu mudur?'başlıklı yazımın üstünden daha 24 saat bile geçmeden öyle büyük tepkiler geldi ki! Sektör çalışanlarının nasıl bir baskı altında olduğunu bu tepkiler en iyi şekilde ortaya koyuyor.
İşte o tepkilerden bazıları:
-Bugün şube toplantısını öğle yemeği sırasında yaptık. Yediğimiz yemek boğazımızda kaldı. Hedef baskısından artık biz de müşteriye mevduat olsun, kredi olsun diğer ürünler olsun satış için baskı yapıyoruz. BDDK mesai saatlerine nasıl el attıysa buna da el atması lazım. Ayrıca bankalar artık maalesef ki az personel ile çok iş yapma derdinde. Yıpranmamak elde değil. Artık biri de bize sahip çıksın. Ama kim?
-Müşteri ile karşı karşıya kalmamış 3 günlük adamlar, 20-25 yıl bu sektörde emek vermiş insanlara her türlü hakareti yapmayı kendilerinde hak sayıyorlar.
-Ben 25 yıl bankacılık yaptım inanın bu anlattıklarınız çok sempatik geldi. İçeride çok daha ağır durumlar yaşanmaktadır. İş kolu olarak bankacılar maden işçilerinden daha ağır şartlarda çalışmaktadırlar.
-6 aylık hamileyim doktora gittim diye, satış müdürü bana bağırdı: Çocuğu yaparken bana mı sordun?- 3. olaydaki satış müdürü, eğer onurlu biri olsaydı, kendisi istifa etmeliydi.
Bu tepkiler sosyal medyadan alınmıştır. Buna benzer 3 bine yakın tepki var.
Bu kim?
Yazıdan sonra yaşanan en ilginç olay ise "Kim bunlar?" oldu.
Bir bankanın halkla ilişkiler bölümünden beni arayarak bu olayın hangi bölgede olduğu soruldu ve bölge müdürünün adı istendi. Yine iki ayrı bankanın çeşitli departmanlarından gelen elektronik postalarda "Burada bahsedilen satış müdürü A... Hanım mı" diye sorular sordular. Bu sorular dahi sektörde yaşanan vahameti gösteriyor..
Personelini cetvelle sıraya dizip hakaret eden bölge satış müdürünün isminin A... veya B..... olması önemli değil. Önemli olan insanların bugün bu hakareti yaşaması. Bu hakarete maruz kalan insanlar sıradan amele değil. Hepsi okumuş ve bu mesleğe gönül vermiş insanlar. Bu işi 10 yıldır yapan bir kişi eğer bugüne kadar başarılı olmuş ve bugün verilen hedefi tutturamıyorsa orada sorun personelde değil verilen hedeflerin büyüklüğünde.
Kredi pazarı hızla daralıyor, konut satışları düşüyor, çıkartılan yasalarla önünüze gelen her insana kredi kartı veremiyorsunuz ama siz halen hedeflerinizi Türkiye güllük gülistanlıkmış gibi yapıyorsunuz. Sektördeki ciddi daralmaya rağmen şubelerin kâr hedefi yüzde 70 civarında artırılmış durumda. Bu hedeflerin iktisat ilmi açısından mantıklı bir yanı yok. O halde bu banka yönetimi neden bunu veriyor? Burada amaç şu: Hedefi yüksek tutalım onlar ne kadarını yapabilirse.Yani aslında verilen hedefler tamamen psikolojik baskı için. İnsanların "daha da fazlasını yapmaları" için bir psikolojik yöntem. Ancak bu yöntemi bankacıların üzerinde uygulama istemeleri de biraz ahlaksızca ve onursuzca. Bu insanlar üç adet fazla kart satamadı, 2 adet daha fazla kredi veremedi diye onursuz olmuyorlar. Burada onurları sorgulanması gerekenler üç günlüğüne oturdukları koltuklarını koruyabilmek için insanlıklarını unutup, mesai arkadaşlarına bu zulmü yapanlardır.Bir bankacı hanımın Facebook'da yer alan yorumunda yazdığı gibi: Asıl kendileri onurlu olsalardı istifa ederlerdi!