Kılıçdaroğlu’ndan iftar mesajları...
Müftü kökenli CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in ev sahipliğini yapıp organize ettiği iftar yemeğinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile buluştuk önceki akşam. Son iki Ramazandır gelenekselleştiriyor bu iftar yemeklerini Özkes. CHP hakkındaki genel kabulün çok dışında gerçekleşiyor iftar yemekleri. İftara yarım saat kala banttan verilen Kur’an-ı Kerim ziyafeti ve arkasından ilahiler. İftar sonrasında yapılan ve kısacık geçiştirilmeyen şükür duası.
CHP’li olan olmayan her kesimden farklı görüşlerde din adamları ve ilim insanları katılıyor iftara. Yine aynısı oldu önceki akşam. Orucumuzu açtıktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu farklı bir yol izledi. Klasik genel başkan konuşması yapmadı. Görüş belirtmek, eleştiri yapmak isteyen herkese tek tek söz verildi. Kılıçdaroğlu, bunları dikkatle dinledi ve sık sık notlar aldı. Konuşmalarda seviye ve kalite üst perdedendi. Hakaret, sövgü, provokasyon yoktu. Toplumda hakim olan din algısı yüzünden CHP’ye eleştiriler yöneltildi. Dinin Alevilik ve Sünnilik içinde hapsedilmemesi gerektiğine dikkat çekildi.
“Başbakan’ın din ile ilgili söylemlerinden rahatsız oluyorum”, “28 Şubat’a karşı eylemlerde, başörtüsü eylemlerinde bizimle yürüyenler şimdi müteahhit oldu”, “Diyanet özerk olsun”, “Türkiye elden gidiyor da din de elden gidiyor kimse farkında değil. Dinin özü, ahlakı, hedefi, amacı elden gidiyor. Şekilcilik hakim oldu”, diyenler oldu.
İki konu çokça tartışıldı; “Diyanet’in siyasallaşması”, “Mevlit programlarında Atatürk’e yapılan duaların kaldırılması” ... “Atatürk’e yapılan dualar kaldırıldı” diyenlere “hayır kaldırılmadı” diye cevaplar verildi.
Son sözü aldığında Kemal Kılıçdaroğlu sıcak siyaset yapmadı ama “kul hakkı yiyenin hapse girdiğini gördünüz mü?”, “yalan söyleyen kişinin 1 gün bile o makamda oturmaması gerekir” diyerek Tayyip Erdoğan’a ince göndermeler yaptı. Sıra Atatürk ile ilgili tartışmalara geldiğinde Kemal Kılıçdaroğlu tarihe not düşecek bir özeleştiri yaptı bence;
“Atatürk’ten söz ettik. Neden rahmet okumadığımızı da ifade ettik. Büyük bir liderdir Mustafa Kemal Atatürk. Gerçekten onun devrimlerini yeteri kadar özümsemiş değiliz. Ona en büyük kötülüğü biz yaptık. Emin olun ona en büyük kötülüğü yapanlar da onun adını en çok kullananlar oldu. Mustafa Kemal öbür dünyaya kefeniyle gitmiş, bütün malvarlığını bu topluma bırakmış.
Toplu iğne dahi yapamıyorduk. Bir iki tane fes fabrikası vardı. 1925’te uçak fabrikasının temelini atıyor. 1934, Kayseri’den kalkan ilk uçak Ankara’ya iniyor. Bizim uçağımız. Haliç’te denizaltı yapmaya çalışıyoruz. 1930’da paramızı basacak bankamız bile yoktu. Merkez Bankası’nı kuruyoruz. Bizim şimdi o küçümsediğimiz demir ağları örüyoruz. Sümerbankları, Etibankları yapıyoruz. 1946’da Merkez Bankası’nın kasasında 176 ton altın var. Hiç kimseden borç para istemediler, el avuç açmadılar o insanlar. Yolsuzluk yapanları Yüce Divan’a gönderdiler. Şimdi ben bu insana Müslüman değilsin dersem haksızlık yapmış olmaz mıyım? Kul hakkı yedi mi bu insan? Öbür dünyaya bir dünyalığını mı götürdü? Hayır. Bütün mal varlığını buraya bıraktı ama biz haksızlık ettik ona. Onu aldık başka bir şekilde topluma tanıtmaya başladık. Gerçekten de eğer bu ülkenin minarelerinde günde 5 vakit ezan okunuyorsa o insanların sayesinde. Geçmişimizi kötüleyerek geleceğimizi oluşturuyoruz. Dünyada böyle bir toplum yoktur. Geçmişini kötüleyip gelecek inşa eden bir toplumun olacağını düşünmek mümkün değil. Bir siyasetçi bunu yapıyorsa doğru yapmıyor. Benim bildiğim kadar şu veya bu şekilde geçmişte o ülkeye hizmet eden kim olursa olsun hepsinin arkasından rahmet okuruz biz. Kötülemek nereden çıktı? Rahmet okumak varken. Bütün bunları ne adına yapıyoruz. Siyaset adına yapıyoruz. Doğru değil bunlar.”
Kılıçdaroğlu, sohbet sırasında ortaya atılan “Devrimci Müslüman olur mu, olmaz mı” tartışmalarına değinirken de oldukça ilginç bir çıkış yaptı;
“Devrimcilikten söz edildi. Samimi düşüncemi söyleyeyim. Bütün peygamberler devrimcidir. Dünyayı değiştirmiştir. Düşünün Hazreti Muhammed milyarlarca kişiyi etkilemiştir. Tarihin gördüğü en büyük devrimcidir. Yeni bir çağ açmıştır. İslamiyet’in başlangıç yıllarına bakalım. O dünyada yaratılan bilim, geliştirilen bilim, kitaplar, Orta Çağ’ın Rönesans’ına kaynaklık yapmıştır. Sormamız gereken soru şudur; İslamiyet’ten sonra bilim bu kadar hızla gelişirken ve Orta Çağ’ın karanlığından Avrupa’yı kurtarırken neden şimdi Avrupa ya da Batı, bizden çok daha ileride? İslam dünyası neden geride? Sormamız gereken soru budur. Eğer biz bu sorunun yanıtını bulabilirsek emin olun çok şeyi çözmüş oluruz. Bunu çözmek zorundayız.”
“Din mezheplere indirildi” görüşlerine de hak veren Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin din alanından uzak durması gerektiğini de dile getirdi.
İftarda bizlere İhsan Özkes’in hazırladığı, “Atatürk, CHP ve Din” başlıklı bir kitapçık da verildi. Bence; bu kitapçıkla birlikte Ankara’daki iftar sohbetimizin eksiksiz dökümü CHP’nin tüm Türkiye’deki teşkilatlarına gönderilmeli. Hem de ivedilikle..