Kılıçdaroğlu Uygur tarihini, Uygurca dinledi...

URUMÇİ

CHP heyeti ile çıktığımız Çin yolculuğunda, Şanghay’dan Urumçi’ye uzun bir gece yolculuğunun ardından Cuma sabahının ilk saatlerinde(yerel) ulaşabildik. Havanın aşırı derecede soğuk olmasına rağmen Uygur heyeti Türk kafilesini uçağın kapısında karşıladı. Uygurlu kızların sunduğu çiçekleri buz gibi hava bile donduramamıştı. Sıcak karşılamanın ardından doğruca otelimize geçtik. 3-4 saatlik bir uykunun ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sabah kahvaltısından sonra sohbet imkanı bulabildik. Herkes yorgundu.. Doğruyu söylemek gerekirse bizler de yazılarımızı kurtarma derdindeydik. Biz kahvaltı ederken sizler derin uykudaydınız. Siz ayağa kalktığınızda biz dönüş yolunda uçakta olacağımız için günü kurtarmak adına “havadan sudan”la başladık CHP lideri ile sohbetimize.
“Yorgun musunuz” dedik, “Bu soruya yorgunum diye cevap verilebilir mi” diye karşılık verdi Kemal Kılıçdaroğlu. “O zaman yorulmadınız” diye tekrarladık, “O da denilebilir mi” dedi. Maksadımız havayı ısıtmaktı. Kısmen de başarılı olduk sayılır. Uzun yol boyunca yaptığımız gibi yine aynısını yaptık. Türkiye’nin iç siyasetine dair sorular sorduk araya biraz da magazin serpiştirdik.
“Sizinle beraber Çin’e gelen iş adamları Tayyip Erdoğan’dan korkmuyor mu” sorusuna Kılıçdaroğlu; “Kamuyla iş yapmadıkları için korkulacak bir şey yok. Erdoğan’ın, aslında teşekkür etmesi lazım. Yaptıkları her bağlantı Türkiye’ye katkı yapacak” dedi.
“Tayyip Erdoğan’ın bahsettiği gizli ajandanızı bulabildiniz mi” diye ekledik; “Bulamadım ama bir de uçağın kokpitine bakacağım” şeklinde karşılık verdi.
Söz döndü dolaştı İmralı süreci ve ana dilde savunma hakkı tartışmalarına geldi. Kılıçdaroğlu, 3 PKK’lı kadın teröristin cenazelerinin defnedilmesi sırasında olay çıkmamasından duyduğu memnuniyeti yineledi, “Bizim istediğimiz toplumsal uzlaşmanın sağlanması ve herkesin buna katkıda bulunması” şeklinde konuştu. Kemal Kılıçdaroğlu, İmralı görüşmelerinin “taktik” olduğu vurgusunu yaptı ve “Görünen o. Görüşmeler nasıl yönetiliyor bilmiyoruz. Altında neler yattığını bekleyip hep beraber göreceğiz” dedi. “Süreçte Milli Güvenlik Kurulu var mı yok mu” sorusuna karşılık da Osman Korutürk’ün konuyla ilgili bir soru önergesi olduğunu hatırlattı, “Hiç cevap verileceğini sanmıyorum” diye konuştu.
Ana dilde savunma hakkında TBMM’de kendi önergelerinin arkasında duracaklarını tekrarlayan Kemal Kılıçdaroğlu, Hükümetin tutumunun yanlış olduğuna işaret ederek “Bir kişi kendini hangi dilde savunabiliyorsa, o dilde savunmalı” görüşünde ısrar etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi sorularda finali -İmralı sürecine dair- Tayyip Erdoğan’la yaptı:
“CHP’ye çatarak yanlışlarını gidermeye çalışıyor. Kendi yapacaklarını anlatmalı. CHP’ye çatarak sorunlar çözülmüyor. ‘Ben yapmıyorum devlet’ yapıyor deyince de fazla seçeneği kalmıyor.”
Kemal Kılıçdaroğlu’na “Tüm temaslar sırasında Çinlilerle siyaset ve ekonomi dışında bir şey konuşmadınız mı? Örneğin futbol...” diye sordum. Şu yanıtı aldım;
“Şanghay’da sanat ve sinemadan bol bol konuştuk. Şanghay sinemada önemli bir merkez. Burada şiirleri yukarıdan aşağıya yazıyorlarmış.”
Ben, gezi boyunca tatmaya bile cesaret edemediğim için “Çin yemeklerine alışabildiniz mi” diye sordum; “Daha önce denemiştik. Bizim damak tadımıza yakın” dedi. Kendi kendime “herhalde diplomatik nezaket açısından bu cevabı verdi” diye mırıldandım.
Kısa sohbetin ardından, Kemal Kılıçdaroğlu’na verilecek fahri doktora unvanı için Sincan Üniversitesi’ne geçtik. Sincan Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt sayılır, 1924 yılında kurulmuş. İlk kez fahri doktora alan Kemal Kılıçdaroğlu üniversite heyetine ve öğrencilere yaptığı konuşmasında sık sık “yoldaşlarım” ifadesini kullandı. Uygurluları, “Türkiye ile Çin’i birleştirecek ortak unsur” olarak tanımladı. Kemal Kılıçdaroğlu Çin-Uygur sorunları için de “diyalog olmadan çözüm olmaz” mesajını verdi.
Soru cevap faslında Uygurlu bir öğrenci; “Doktoranızı aldınız. Sincan Üniversitesi’nde ders verir misiniz” diye sordu. Kılıçdaroğlu da “Politikayı bıraktıktan sonra davet gelirse Sincan Üniversitesi’nde ders vermekten gurur duyarım” şeklinde cevap verdi. Programın sonunda törenin sunuculuğunu yapan yetkili, “Hemen sıcak bir davetiye gönderiyoruz” deyince “herhalde Kılıçdaroğlu’nun politikayı bırakmasını istiyorlar” diye kendi aramızda espri yaptık.
Günün en anlamlı yeri ise bence; Uygur Özerk Bölgesi Müzesi’nin gezilmesiydi. Atalarımın binlerce yıllık tarihini kısa süre de olsa teneffüs etme imkanı buldum. Muhteşem bir müze. Kapıdan girer girmez heyeti gezdiren rehberin Çince konuşmasına ve tercümeye bir üniversite yetkilisi müdahale etti ve “Uygurca anlatın” dedi. Kılıçdaroğlu da onay verince müzede sergilenenleri Uygurca dinledik. Anlamakta zorluk çektiğimiz yerlerde üniversite yetkilileri yardımcı oldu. CHP milletvekilleri temsili otağların önünde, Kaşgarlı Mahmut, Kutadgubilik’in tabloları önünde bol bol anı fotoğrafı çektirdiler.
Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de çok sıcak bir ilgi gördük. Ata toprağında kısacık bir süre de olsa hasret giderdik. CHP heyeti Uygur’a bir gün daha ayırabilseydi bence çok faydalı ve yerinde olurdu.
Neyse!..
CHP için bu da güzel bir başlangıç
oldu...

Yazarın Diğer Yazıları