Kıbrıs'ta çözüme ABD engeldir
ABD'nin iki temsilcisi, önce Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty ardından da Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell yaptıkları açıklamalarda, Kıbrıs'ta bir tek Rum Yönetimi'ni ve onun egemenlik haklarını tanıdıklarını, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti adına yapılan sondajları desteklediklerini bir kez daha teyit ettiler; Rum'dan yana olduklarını gizlemediler.
İkili, müzakerelerin bir an önce başlaması gerektiği hususunda da telkinde bulundu. Türkiye'nin dost ve müttefiki(!) ABD'nin yıllardır Kıbrıs siyasetinde Rum-Yunan ikilisinin tezlerini desteklediği bilinmektedir. Dolayısıyla yapılan açıklamalar sürpriz değildir. Acayip olan, özellikle Crans Montana'da Rum-Yunan ikilisinin anlaşma istemediğinin ve Zirve'nin çökmesine neden olan olumsuz tavrının ardından, ABD'nin mevcut siyasetini düzeltme yoluna gitmemesidir. ABD, Kıbrıs'ta yıllardır Türk tarafının haklarını gasbederek, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hükümeti imiş gibi dünyayı kandıran Rumlar'ın yanındadır. ABD, Rum-Yunan ikilisi gibi, mevcut statükonun devamından ve uygun bir zamanda Ada'nın tamamen Hristiyanlaştırılmasından yanadır. Şu anki konjonktür buna uygun değildir ve ABD bu nedenle anlaşma ve çözüm istememektedir. 'Müzakerelere başlayın' lafı iş ola söylenmiştir ve samimi değildir. ABD, 'Rum-Türk anlaşmış, çözüm gerçekleşmiş', bunun da peşinde değildir. ABD bölgeden çıkması muhtemel petrol-doğal gazdan alacağı pay ve söz hakkının peşindedir. ABD bölgede Türkiye'nin git gide önemli bir aktör olmasından ve Mitchell'in de vurguladığı üzere eskiden olduğu gibi ABD, nüfuzunun Türkiye üzerinde baskı oluşturamamasından rahatsızdır. ABD, Türkiye'nin Suriye'de konuşlanmış terör örgütleriyle başarılı mücadelesinden de ne yazık ki memnun değildir.
Hedef Türkiye'yi bölmek
Yıllardır ülkemizi bölmeye çalışan güçler kendi yapamadıklarını terör örgütleri eliyle yapmaya çalışmadılar mı? Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen emperyalist Batı ekonomimizi bozarak, IMF kıskacına alarak, sağ-sol çatışması çıkararak, Mitchell'in bahsettiği nüfuzunu kullanarak darbe yapma yoluyla Türkiye'yi kontrol altında tutmadı mı? Avrupa Birliği Türkiye'nin ve bölgenin terörden kurtulmasını acaba neden istememektedir? AB, bölgenin Türkiye tarafından terörden arındırıldığında sevineceğine niye ardı ardına Türkiye'yi teröre verdiği mücadele nedeniyle protesto etmektedir? Teröre destek veren ABD ve AB artık Türkiye'nin kontrol edilemez askeri gücü karşısında adeta çuvallamıştır, şaşkınlık ve panik içerisindedir. FETÖ kampanyası ile başaramadıklarını, terör örgütleri vasıtası ile başaramadıklarını, şimdi yeni senaryo ve oyunlarla başarmaya yelteneceklerinden hiç kuşkunuz olmasın. ABD ve AB'nin paniği Türkiye'nin özellikle Rusya, İran ve Çin'le başlattığı iyi ilişkiler çerçevesinde bölgemizdeki güçlerini, nüfuzlarını, tamamen yitirmesi, bölge ülkelerini sömüremeyecek olmalarının korkusudur. İşte bu nedenle başta Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail olmak üzere bölge ülkelerini Türkiye'ye karşı örgütlemeye başlamıştır. Müslüman Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Türkiye aleyhine ağır laflar söylemesi nedendir? Elçi Doherty ve Bakan Yardımcısı Mitchell bilineni gözümüzün içine baka baka söylemiştir. ABD'nin gerçekleri görmemesi ve 50 yıldır sürdürdükleri siyasette ısrar etmesi Kıbrıs sorununun önündeki en büyük engeldir. Anastas, ABD'den aldığı bu destekle daha fazla sondaj kuyusu açmak, müzakere masasına oturmak için de daha fazla ön şart öne sürmek için yüreklendirilmiştir. Yoksa Rum'un kendi gücü ve yüreği, Türkiye'ye kafa tutmaya yeterli değildir.
ABD'ye protesto
Cumhurbaşkanı Akıncı, Mitchell ile görüşmesinde Kıbrıs Türk tarafının tezlerini anlatmış ve gerekli uyarıları yapmıştır. Amerikalı Bakan Yardımcı'sının umurunda olmasa da, ona ada gerçeklerini hatırlatmıştır.
Cumhurbaşkanı Akıncı "Rum tarafının ne yazık ki en temel sorunu, Kıbrıs'ı ve şimdi de denizlerini sadece kendilerine ait görmeleri ve kendi egemenlik alanları olarak tanımlamaları, bu konuları Kıbrıslı Türklerle paylaşmayı bırakınız, konuşmaya bile yanaşmamalarıdır" diye Mitchell'e gerekli mesajı vermiştir.
Bu arada KKTC Dışişleri Bakanlığı da Mitchell'in ziyaretini protesto eden bir açıklama yapmıştır. Bilindiği üzere Mitchell, GKRY Dışişleri Bakanı Hristodulidis ile görüşürken Özersay ile görüşmeyerek taraflara "eşit mesafede" olmadığını da ayrıca göstermiştir.
ABD, Kıbrıs Rum liderliğinin Kıbrıslı Türklerin iradesini yok sayan tek yanlı adımlarını destekledikçe, Güney Kıbrıs çözümden bir o kadar daha uzaklaşmaktadır. Kıbrıslı Rumlara, geçen yıllar içinde, önce adayı tek başına temsil etme imkanı verilmesinin, ardından çözüm olmadan AB üyeliğinin "altın tepside" sunulması ve şimdi de çözüm olmadan ve Kıbrıs Türkü'nün rızasını almadan doğal gaz çalışmalarına devam etmesine müsaade edilmesini sadece ve sadece çözümsüzlüğe hizmet etmektedir.