Keser ahlakı
Toplumumuzun eskiden gelen dertlerinden veya illetlerinden birisi başkalarının başarısını hafife almak, küçük görmektir. "Ben nasıl daha başarılı olurum?" diye düşünmek yerine haset ve kinle beslenen kıskançlığa esir oluyoruz. Kendi yaptığımız işi göklere çıkarıyoruz. Karşı taraf güzel bir iş yaptığında, başarılı, verimli işleri yok sayıyor, küçümsüyor veya ilgisiz olabiliyoruz.
K. Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü sadece Türkiye'de değil dünya çapında büyük ilgi gördü. Gandi'nin rekorunu kırdı. CHP'li olsun olmasın doğrudan yana, adalet arayan Türk halkı için bir ışık, bir umut oldu ve yürüyüşün neticesi, hepimiz gördük Maltepe'deki alan hınca hınç doluydu.
Ben TV'ye bakıp meydanı görünce 2 milyon kişi var diye tahminde bulundum. Nasıl mı? Çünkü daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dinlemiştim. Kendisi 2015 yılında, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim'de yapılması ile ilgili tartışmalar sürerken "Niye Taksim diye ısrar ediliyor? İstanbul Valiliğinin belirlediği yeni meydanlar var. Avrupa Yakası'nda Yenikapı var 1,5 milyon, Anadolu Yakası'nda Maltepe 2 milyon insan alabiliyor.." diye açıklama yapmıştı. Benim aklımda bu konuşma kaldığı ve meydan dolu olduğu için hemen 2 milyon tahminini yaptım.
Fakat sonra medyada bir de baktım ki İstanbul Valisi alanda ancak 175 bin kişi vardı diyor. Hiç küsuratsız, böyle bir rakam verdiğine göre herhalde tek tek saymış! Abdurrahman Dilipak da olsa olsa 110 bin kişi vardı demiş. Meydan dolu olduğuna, Devletin Valisi de 175 bin kişi dediğine göre Sayın Erdoğan kapasiteyi yanlış biliyor olabilir mi? Yoksa Vali, kraldan çok kralcılık yapayım derken Cumhurbaşkanını tekzip etmiş duruma mı düşüyor?
En gerçekçi hesap
Konuya bilimsel cevap Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası'nın açıklamasıyla geldi:
"Bir toprak parçasının sınırlandırılması ve yüzölçümünün belirlenmesi teknik bir konu olup, Harita ve Kadastro Mühendislerinin görev alanına girmektedir. Kamuoyunun doğru bir şekilde aydınlatılması adına bu açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Konuşmaların gerçekleştiği Maltepe Sahil Miting alanı yaklaşık 275.000 m2'dir. Ayrıca miting için trafiğe kapatılmış ve katılımcıların yer aldığı alan da yaklaşık 100.000 m2 dolayındadır. Toplamda 375.000 m2 alanda yurttaşlarımız mitinge katılım sağlamışlardır. Katılımcı sayısının hesaplanmasında teknik olarak genelde m2'ye 3 ile 6 arasında insanın yer aldığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla "Adalet Mitingine" en az 1.500.000 kişinin katıldığı ifade edilebilir."
Şimdi, Sayın Erdoğan'ın çok da uzak olmayan tarihlerdeki açıklamaları, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası'nın matematiksel açıklamaları ve hepsinden öte gözümüzle gördüğümüz bir gerçek varken bu küçümseme gayretleri neyin ifadesi? Hatırlatmak istiyorum; Sayın Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü ve Maltepe Meydanı'ndaki miting CHP veya başka partiye ait bir olay değildi. Sadece "Adalet" arzusuydu. Adalet isteyen herkesin destekleyip katılabileceği bir gelişme. Gönül isterdi ki devamlı FETÖ'den, geçmişte yapılan adaletsizliklerden sürekli dem vuran iktidardan da hiç olmazsa bir iki kişi sembolik olarak katılsaydı ve adaletten yana olduklarını gösterseydi...
15 Temmuz'un yıl dönümü yaklaşırken, CHP liderini etkinliklere davet etmeyen iktidar, CHP'nin Yenikapı ruhunu hemen sona erdirdiğini iddia ediyor. Bu kavgacı psikolojinin lüzumsuz olduğuna inanıyorum. Hangi faydayı sağlıyor? Oysa adalet yürüyüşüne destek vererek hiç olmazsa alay edip küçümsemeye çalışmayarak daha yapıcı bir iklim tesis edilebilirdi. Böylece Yenikapı'dan da daha ileride bir birlik, bir dayanışma ve toplumun her kesiminde güven sağlanabilirdi.
Mutlu insanlar diyarı
Toplumsal akıl olumlu yönde çalıştırılmalı. Böylece verimli ve büyük sonuçlara ulaşılabilir. Halkın adalete böylesine değer vermesi iktidarı mutlu etmelidir. Çünkü köle ruhlu bir insan topluluğu millî şuurdan mahrumdur. Asla gelişmeci olamaz. Halbuki "adalet" kavramında ısrar eden bir toplum bütün medeni değerlere bağlıdır. İktidar partisi bizim insanımızın köle ruhlu olmadığını görmelidir. Siyaset millî kültür değerleri üzerine inşa edileceği güne kadar sabırla bekleyeceğiz. Tarihten gelen hoşgörü, sabır, olgunluk siyaset hayatımıza hakim olunca ülkenin bütünüyle mutlu insanlar diyarı olduğunu göreceğiz. Birbirine tebessüm eden, birbirini seven sadece savundukları fikirleri çatıştıran bir olgunlukla yapılan siyaset memlekete huzur ve bereket getirir. Bu yolda kendini aşmanın sırrı karşısındakinin varlığı ile bütünlüğe kavuşmanın mümkün olacağını görmektir.
Olma bir keser gibi;
Hep bana, hep bana
Ol bir testere gibi,
Bir sana, bir bana...