Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ arasındaki polemiğin perde arkası
Türk siyasetinde hiç de rastlanmayan önemli açıklamalar ve paralelinde getirdiği bir polemik tartışması televizyonlara yansıdı.
-Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ dedi ki;
"İçişleri Bakanlığı ve iki bakanlık yazılı ama MİT konusunda sözlü olarak konuşuldu. Eğer 28'inde seçimi kazansaydı ben İçişleri Bakanı’ydım. İki arkadaşım bakandı. Kemal Bey imzaladığını inkâr eder mi? Diğer iki bakanlık için Kemal Bey'le konuştuk, bir karar vermediğimiz için o bakanlıkları açıklarsam doğru olmaz."
-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki;
"O protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil. Protokol evet var, ikimizin arasında imzalandı. Bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil. Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür. Nokta."
-CHP sözcüsü Faik Öztrak dedi ki;
“Zafer Partisi’yle partimiz arasında kamuoyuna açıklanan bir protokol imzalanmıştı. Ayrıca iki Genel Başkan arasında yapılan bir protokol daha vardı. Her iki protokolde de 3 bakanlık ve MİT Müsteşarlığına dair bir düzenleme bir madde yer almamaktadır.”
Sorular şunlar:
-Baş başa yaptıkları görüşme ve imzaladıkları “özel ve gizli protokol” birbirlerinin rızası olmadan açıklanabilir mi?
-Özdağ’ın açıklaması etik mi?
-Özdağ mı haklı? Kılıçdaroğlu mu haklı?
Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ arasındaki polemiğe bakmadan önce siyasi tabloya bakalım.
14 Mayıs seçim gecesinin ardından pazartesi sabahından itibaren 6’lı Masa’nın 5 lideri derin bir sessizlik içinde oldular.
Birinci tur bitince artık seçim ittifakları da bitmişti.
Nitekim CHP listelerinden seçilen Saadet, DEVA, Gelecek partilerinin milletvekilleri “istifa edip kendi partimize geçeceğiz” açıklamaları yaptılar.
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi için iki aday vardı ama ittifaklar bitmişti.
14 Mayıs gecesi Millet İttifakı’nın 6 lideri CHP genel merkezinde toplanarak Kılıçdaroğlu’na tam yetki verdiler.
14 Mayıs sonrası cumhurbaşkanlığı seçiminde tablo şuydu:
-Erdoğan yüzde 49,50
-Kılıçdaroğlu yüzde 44,90
-Sinan Oğan 5,2
Kılıçdaroğlu sadece birkaç saat uyuduktan sonra 15 Mayıs pazartesi günü sabahın köründe Genel Merkez’deki makamındaydı.
Kolları sıvamış, ikinci tur için neler yapılması gerektiği konusunda görüşmelere başlamıştı.
Bu siyasi tabloda kilit ATA İttifakı’nın iki partisi ve Oğan’dı…
15 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan’ı telefonla arayarak kutladı.
ATA İttifakı partilerinin liderleri Dr. Vecdet Öz, Prof. Dr. Ümit Özdağ ve adayları Sinan Oğan, 15 Mayıs Pazartesi Saat 15.00’de “tavır belirleme” toplantısı yaptılar.
Aldığım bilgiye göre iki önemli konu ele alındı
Birincisi;
-Kampanya sırasında yapılan harcamaların getirdiği ağır mali yükün nasıl ödeneceği…
İkincisi;
-Kazanacak adayın desteklenmesi ile kazanan adaydan alınacak cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlıklar.
Bu arada kulislere yansıyan iki önemli gelişme vardı.
Birincisi;
Binali Yıldırım arayıp kutladığı Sinan Oğan’a şu mesajı veriyor:
-“Sayın Cumhurbaşkanımız sizi görüşmeye davet ediyor. Özel uçak ile Ankara’dan İstanbul’a gidersiniz.”
İkincisi;
Rusya Devlet Başkanı Putin’in devreye girmesi ile Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in Sinan Oğan’a şu mesajı göndermesi;
-“Sayın Erdoğan’ın yanında yer almanız bizleri sevindirir.”
Nitekim 19 Mayıs günü Sinan Oğan, İstanbul Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde Erdoğan ile basına kapalı bir saat görüştü.
Sürpriz bir gelişme daha oldu:
ATA İttifakı’nın tarihî önemi de olan Adalet Partisi lideri Dr. Vecdet Öz yaptığı şu açıklama ile çok açık ve net tavır koydu:
-“2. turda adayımız Kemal Kılıçdaroğlu…”
Geriye Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ın tavrı kaldı.
CHP lideri bu gelişmeler üzerine Zafer Partisi’ne giderek görüştü ve iki lider biri resmî diğer özel iki protokol imzaladılar.
İşte bugün siyasi polemik yaratan konu budur.
Şimdi bu görüşmeye ve protokollere ilişkin görüşümü Ümit Özdağ’a çok açık ve net söyleyeyim.
İkili özel görüşmeyi ve iddian doğru mu değil mi bilmem ama özel protokolü açıklayarak etik dışı tarihî ve siyasi hata yaptın hocam…
Kılıçdaroğlu’nun onayı olmadan yaptığın bu açıklama ile siyaset sahnesinde tüm güvenirliğini kaybettin hocam…