Kavaklıdere darbesi!..

Urla tatilini ikinci kez kesmek zorunda kalan  “Muhteşem”, Dolmabahçe ofisinde kurmayları ile 3 saat toplandı da ne yaptı?..
Sadece Mısır’daki darbe mi konuşuldu?..
Eğer, sadece Mısır’daki darbe ele alınacaktı da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sabah saatlerinde net ve kesin dille Hükümet görüşünü ilan eden açıklamayı niye yapma gereği hissetti?
Dolmabahçe toplantısının sonrası beklenemez miydi?
Arkalarından atlılar mı kovalıyordu?
Belli ki; bu konuda hazırlık önceden yapılmıştı. Yoksa benim bildiğim  “Muhteşem”  kendi iradesini koymadan ve talimatı olmadan Davutoğlu’nun o açıklamasına müsaade etmezdi.
Pekii!.. Bunun gerisinde ne var?
Önce gözlerden kaçırılan ince bir ayrıntıya dikkat çekelim;
Dolmabahçe toplantısında kim yok?
AB ile müzakerelerden sorumlu Bakan Egemen Bağış. Hani o 3 Temmuz akşamı Ankara’daki ABD Ulusal Günü resepsiyonunda ABD Elçisi Francis Ricciardone’ye güya çakan Egemen Bağış. Gezi eylemlerine destek çıkan Ricciardone’ye Hükümet namına haddini bildiren adam!..
Egemen Bağış’ın özelliklerini(!) bir kez daha hatırlamakta fayda var. Bağış, 1990’larda New York’ta Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu başkanlığı yapan ve üst üste 2 kez yapan tek isim.
Yani!.. Amerika’nın has dostu ve pek güvendiği ve  “Muhteşem”in 2002 öncesi kadrosuna danışman olarak kattığı parlak zat.
Egemen Bağış, yıllarca Dışişleri Müsteşarlarının, büyükelçilerin bile giremediği odalarda Amerikalılarla tek başına yapılan görüşmelerde  “Muhteşem”e özel tercümanlık yaptı ve bu görüşme kayıtları da kimselere teslim edilmedi.
Tekrar esas sorumuza dönelim.
Dolmabahçe’de ana konu Mısır darbesi ve Mursi değildi. Toplantının gerçek gündem maddesi;
3 Temmuz Çarşamba günü Ankara Kavaklıdere’de Amerikan Büyükelçiliğinde, Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye yapılan darbeydi.
Egemen Bağış’ın çağrılmadığı(!) toplantıda, Gezi eylemlerinden bu yana Beyaz Saray’dan yapılan tüm açıklamalar, ABD Büyükelçiliğinin açıklamaları ve tepkileri tahlil edilmeye çalışıldı.  “Muhteşem”in en güvendiği isim, başdanışmanı Yalçın Akdoğan, ABD Büyükelçisi ile yaptığı özel görüşmelerden pek de hayra alamet mesajlar almadığını dile getirdi. “Muhteşem”  resepsiyonda ABD Büyükelçisinin sarf ettiği sözlere ne kadar sinirlendiğini bir kez daha dile getirdi. Ama içine  düşülen sıkıntıdan çıkılacak sihirli formül bulunamadı. Alev topu  “Muhteşem” in kucağında kaldı.
“Muhteşem”e Kavaklıdere darbesinin yapıldığı 3 Temmuz akşamında gözlerden kaçan bir ayrıntıya(!) daha dikkat çekeceğim. Yandaş medyada -her zaman olduğu gibi- tek kalıptan çıkan  “Egemen Bağış ABD elçisine nasıl çaktı” haberlerini okuyup durdunuz. Ulusal gün resepsiyonuna Hükümet ve diğer siyasi partilerden kimlerin katıldığı tam kadro halinde yazılırken Genelkurmay’ın hangi temsilcileri gönderdiğinden hiç bahsedilmedi. Resepsiyona davetli olan arkadaşlarımı aradım. Korgeneral düzeyinde askerler gördüklerini söylediler. Bu da Hükümetin başta Milli Savunma Bakanı ve kalabalık sayıda Bakan göndermesine rağmen Genelkurmay Başkanlığı’nın ABD resepsiyonunda düşük profilde temsil edildiğini gösteriyor.
Obama’nın beyzbol sopalı fotoğrafı..
ABD elçisinin Şaban ustaya değiştirttiği patlak lastik fotoğrafı..
Muhteremlerin dualarını duyar gibiyim;
“Hayırlara vesile olur İnşallah”...

 

Netekim son durum

 

12  Eylül darbesinden yargılanan Kenan Evren’in Mısır’daki darbe hakkında ne düşündüğünü merak ettim. Avukatı Bülent Acar’ı arayıp,  “Kenan Evren ile Mısır’daki yönetim değişikliği ile ilgili konuştunuz mu” diye sordum. Avukat Acar, “Bu aralar görmedim” dedi. GATA’da tedavi gören Kenan Evren’in sağlık durumuna gelince.. Avukatı Bülent Acar şöyle aktardı:
“Sağlık durumu denetim altında. Tuvalete koluna girildiğinde gidebiliyor. Kendi başına yürüyecek durumda değil. 8-10 adım anca atabiliyor tek başına. Onda da düşme tehlikesi olduğu için birisi yanında oluyor. Fizik gücü düşük. Temmuz ayında 97 yaşı bitiyor. Dolayısıyla fizik gücü de o kadar.. Zaman zaman konuştuğunda bulanıklık oluyor. Zaman zaman açılıyor fena olmuyor bellek olarak. Zaman zaman da ‘karıştırıyorum’ diyor. GATA’dan bir yere çıkacak durumu yok. Evine gelse bile çıkacak durumu yok, fizik gücü düşmüş.”
Yanlış yerlere çekilmesin lütfen.. Bülent Acar’ın verdiği bilgiden sonra epey rahatladım!..

Yazarın Diğer Yazıları