Kasım seçim kredisinde dramatik düşüş
Haziran seçimlerinde, tek parti iktidarı çıkmamıştı. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Meclis Başkanlığı'nda AKP'nin yolunu açmasıyla, AKP'nin morali düzeldi. AKP yeni seçim programı yapmaya başladı... CHP ile koalisyon masasını da bu anlamda taktik olarak kullandı.
İktidar sorunu ve arkasından terör sorunu, AKP'yi yeniden iktidara getirmenin yolunu açtı. Üreticinin ve tüketicinin bu yönde bir tercihte bulunacakları, Eylül ayından sonra ekonomik güven endeksi ve tüketici güven endeksinin artışından belliydi.
Ekonomik güven endeksi; tüketici güven endeksi, reel kesim güven endeksi, hizmet sektörü güven endeksi, perakende ticaret güven endeksi, inşaat sektörü güven endeksinin bir bileşimidir. Yani içinde üretici de var, tüketici de var. Bu endekste 100 güven sınırıdır. Yüzün altı güvensizlik demektir.
Ekonomik güven endeksi seçim öncesi Eylül ayında 72.6 idi, Ekim ayında 82.6'ya çıktı ve nihayet seçimle birlikte Kasım ayında 104.8 oldu.
Zira halk istikrar ve güven umuyordu.
Ne var ki beklediği güven ve istikrarı bulmadığı içindir ki seçim sonrasındaki aylarda bu endeks düşmeye başladı ve şubat ayında başladığı yerin, yani eylül 2015 ayının da altına, yüzde 71.5'e geriledi. (Aşağıdaki grafik.)
Güven endeksleri halkın beklentilerini de gösteriyor. Bir ekonomide beklentiler aynı zamanda ekonomik konjonktürü de etkiler. İyimser beklentiler olursa piyasada canlanma olur. Yatırımlar artar. Ne var ki kasım ayından beri güven endekslerinde dramatik düşüşler yaşanıyor. Güven endeksi bir ay öncesine göre, ocak ayında yüzde 16.8 ve şubat ayında ise yüzde 14.8 oranında geriledi. Yani beklentiler kötüleşiyor. (Aşağıdaki tablo.)
7 Kasım seçim kredisi neden bu kadar hızlı tükendi.
Genel anlamda, halkın umutları ve beklentileri, tek parti iktidarının ve hükümetinin kapasitesi üstünde oldu ve hayal kırıklığı yaşandı. Belki başka partide olsaydı aynı sorun yaşanabilirdi. Zira bugün Türkiye, ekonomide, dış politikada, siyasette ve terörde üreticinin ve tüketicinin bire bir karşı karşıya olduğu sorunları değil, yaratılan suni gündemleri tartışıyor.
* Piyasada durgunluk yaşıyoruz.
* Birçok firma mahkemelerden iflas erteleme kararı aldı.
* Halk borcunu ödemekte zorluk çekiyor, bankaların batık kredi oranı toplam yüzde 5'e ulaştı.
* Özel sektör dış borçları çevirmekte zorlanıyor.
* Enflasyon çift haneye geldi.
* İşsiz sayısı 5.5 milyona çıktı.
* Suriyeli sığınmacılar 2 milyonu aştı.
* Turizm gelirimizde bu sene yüzde 40 düşme bekleniyor.
* Terör toplumu huzursuz ediyor.
* Suriye sorunundan en zararlı biz çıkıyoruz.
Bu sorunları yaşayan bir toplumda ve Meclis'in, hükümetin ve
medyanın, elbette acil olan bu sorunları tartışması gerekir. Ne var ki biz, yaratılan suni gündemleri, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını, Başkanlık sistemini tartışıyoruz. İşte bu durum güvenin daha da dibe vurmasına neden oluyor.