Kasım enflasyonu neyi gösteriyor?
Kasım ayı TÜFE oranı beklenenden yüksek, yüzde 1.73 oldu. Kasımdan-Kasıma, son bir yılda yıllık enflasyon 9.48 oldu. Aralık ayında yüzde onu geçer, çünkü geçen sene 2010 aralık ayında, TÜFE oranı yüzde - 0.30 olmuştu. Bu sene aralık ayında aylık TÜFE oranı daha yüksek olur. Bunun için 2011 yıllık enflasyon oranı yüzde 10’u geçer.
Kasımda, giyim ve ayakkabı en yüksek oranda, yüzde 5.59 oranında arttı. Kasım enflasyonunda bu artışın da payı var.. Ancak enflasyonu bu gibi geçici artışlara bağlamak doğru değil. Asıl neden kur artışıdır.
Kritik olan, enflasyonun çift hanede devam edip, etmeyeceğidir.
Devam etmez.
Sanayi üretiminde yüzde 70 oranında, ihracat malları üretiminde yüzde 82 oranında ithal ara malı ve hammadde kullanılıyor. Kur artışı ithal ara malı ve hammadde fiyatlarının artmasına neden oldu. Sanayide üretim maliyetleri arttı. Artan maliyetler, toplam talep yüksek olduğu için perakende fiyatlara, birkaç aylık gecikme ile yansıdı. Kasım ayında da bu yansıma devam etti.
Kur artışının ilk etkisi Temmuz ve Ağustos aylarında ÜFE’nin TÜFE’den daha yüksek çıkmasına neden oldu. Demek ki bu aylarda kur artışı üretim maliyetlerini artırdı. Kasım ayında ise tersine TÜFE oranı daha yüksek çıktı. Demek ki üretim maliyetlerinde kur artışının etkisi kasım ayında azaldı.
Fiyat artışları psikolojik nedenlerle de ortaya çıkabilir, artabilir. Bu nedenle, Hükümetin işi tamamıyla Merkez Bankası’na bırakmak yerine kendisinin de daha inandırıcı ciddi istikrar önlemleri alması gerekir.
Kaldı ki, 2012’de dünya ekonomisinin canlılığını kaybetmesi, sermaye hareketlerinin azalması ve büyüme oranlarının da düşmesi bekleniyor. Türkiye’de banka kredileri başta olmak üzere, toplam talebi düşürücü önlemler alınıyor. Bu nedenle de 2012’de enflasyon yeniden tek haneye düşer.
IMF ve OECD raporlarında, Türkiye’de enflasyon hedefindeki sapmalar cari açık yanında bir risk olarak tarif ediliyor. Enflasyon hedefi tutmadığı için, kırılganlık da artıyor.
2004 yılının şubat ayında yıllık TÜFE oranı yüzde 8.36 idi. 8 yıl sonra 2011 kasım ayında yıllık TÜFE oranı yüzde 9.48 oldu. Enflasyon oranları zikzaklı bir seyir gösteriyor. Bu durum ülke riskini artırıyor. Bu nedenledir ki bütün raiting kuruluşları, Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılamaz derecesinde tutuyor.
Merkez Bankası, 2011 yılına kadar “Ben yalnız TL’yi korurum” dedi. Kuru düşük tutmak için, kura ciddi müdahale etmedi. Sıcak para girişi ve ucuz ithalat, ekonominin suni olarak canlanmasına neden oldu. Toplam talep artışı enflasyonu canlı tuttu.
Popülist politikalar da zikzaklı bir enflasyon yapısına yol açtı. Üretim ve yatırımları özendirici önlemler ikinci planda kaldı. Bunun yerine bütçeden doğrudan nakit desteği ön plana çıktı. Siyasi partiler bütçeden para dağıtma konusunda yarıştılar. Oysa ki üretim teşvik edilseydi, hem işsizlik azalır ve toplumsal refah daha çok artardı. Cari açık oranı düşük olur ve ülke riski yüksek olmazdı. Ülke riskinin yüksek olması da istikrarsızlık olarak yansıyor.
Bankalar, üretime ve yatırıma kredi vermek yerine, tüketici kredilerine yöneldi. Bu gelişmeler talebin artmasına ve enflasyon baskısına neden oldu.