Karışık ilişkiler ağı

Milliyet yazarı Serpil Yılmaz köşesinde sordu: Türk Telekom Suudi Arabistan’a atv ve Sabah Oger’e mi?

Atv-Sabah ihalesini araştırıyordum, karşıma Türk Telekom haberi çıktı. Öyle uzun uzun anlatacak bilgilere sahip olamadım ama Türk Telekom’un yüzde 55’ini alan Oger Telecom, hisselerini Suudi Arabistan’a satıyor. Sabah-atv ihalesi ile Oger’in ne ilişkisi var? Ben de bilmiyordum. İhale konusunda Habertürk’e bağlandığım sırada, Melda Yücel sordu. Yücel, “Akın İpek, Ethem Sancak, RTL konsorsiyumunu Saudi Oger destekliyormuş” diyordu.
Soruşturdum, “Olabilir” dendi ve Telekom meselesi anlatıldı. Telekom’u 2005’te 6.5 milyar dolara alan Oger’in hisselerini Suudilere satması sürpriz olmasa gerek.
Hariri Kral’ın eniştesiydi
2005’te Lübnan’da yapılan bombalı saldırıda yaşamını yitiren Refik Hariri, Saudi Oger’i 1978’de Suudi Arabistan’da kurmuş ve 25 milyar dolarlık müteahhitlik projelerine imza atmıştı.
1998’de Oger Telecom’u kuran Hariri, Suudi Arabistan’da Kral Fahd’ın kız kardeşiyle evlendi. 1988’den sonra işlerini devrederek Lübnan’a döndü ve 1992’de ülkesinin Başbakan’ı oldu. Oger’in başında oğlu Saad Hariri bulunuyor. Oger’in Lübnan’dan çok bir Suud sermayesi olarak görülmesi tüm bu ilişkiler ağı içinde tarif ediliyor.
Türkiye’de üst düzeyde ağırlanan Suud Kralı Abdullah ile uzun yıllara dayanan “yakın temas” sonuç veriyor. Türk Telekom “Suud akrabalığının” yeni doğan çocuğu.
Telekom, Oger hisselerini satmak üzere Fransız Vivendi ile görüşüyordu. Bu arada Saudi Oger’in Fransa’da da yatırımları bulunuyor.
Murdoch girmiyor
Atv ve Sabah’ın 5 Aralık’ta yapılacak ihalesi için ön yeterlilik başvuru süresi dün doldu. Üç grubun bu süreyi değerlendirdiğini öğrenmiştik. Bunlar: Nurol-Carlyle, Akın İpek-Ethem Sancak-RTL (Alman televizyonu) ve Turkuaz (Çalık grubunun kurduğu medya şirketi).
Herkes, “Bir sürpriz olur mu?” diye soruyor. Saat 17.00’ye, yani başvuru süresinin sonuna kadar, yaptığım tahminler: Murdoch ihaleye girmeyecek. En son Süzer grubu ile görüştü. İhaleye girecek gruplar içinde TMSF’nin şartlarını bire bir yansıtan grup İpek-Sancak-RTL. İhale şartlarında belirtildiği gibi, en fazla iki yerli ortak bulunuyor. Ortaklardan en az biri medyayla ilgili olmalı deniyordu, burada ikisinin de medya şirketi var. Yabancının payı yüzde 25’i geçmeyecek ve 300 milyon dolar özsermaye konacak. İpek, yürüttüğü ortaklık görüşmelerinde yönetim hakkından taviz vermedi ve RTL’ye Türkiye’de ’sağlam’ duracak bir medya ortağı görüntüsü verdi. Sancak, Başbakan’a ve hükümete yakın. Okul istiyorlar yapıyor, cami istiyorlar yapıyor, ortağı olduğu Star’da hükümeti destekliyor. Daha ne yapsın?!
İhaledeki diğer isim olan Turkuaz’ın durumu ilginç. Turkuaz’ın yönetim kurulunda Başbakan’ın dünürü Sadık Albayrak’ın oğlu Serhat Albayrak, Çalık grubunda finans yöneticisi Bülent Aksu ve grubun patronu Ahmet Çalık görülüyor. Albayrak bir ara Çalık grubundan Star gazetesine CEO olarak gitmişti.
atv-Sabah ihalesinde, Nurol-Carlyle konsorsiyumu bağımsız duruyor, diğer iki talip birbirine yakın ilişkiler içeriyor. Star’ın ortaklarından Sancak’ın RTL-İpek ortaklığıyla, Albayrak’ın da Çalık ile ihaleye girmesi, Ahmet Çalık’ın Star grubunu yedeklediği izlenimi
veriyor.
* Serpil Yılmaz / Milliyet


Hain harekatın figüranı
Türkiye tam bir psikolojik harekat cenneti oldu. İlaveten ortalık ajan provakatörlerin de işgalinde. Bakınız bize-size uygulanan son operasyona; ’kitleye en kolay ulaşma yolu olan edebiyat ve sinema dünyası üzerinden servis yapılmakta yine’.
Zamanlamaya dikkat. Türkiye an meselesi Kuzey Irak’a operasyon yapmak üzere, etrafımız, sınırlarımız kaynıyor, hedef ülke durumuna getirilmişiz ve yetmezmiş gibi içeride Türk-Kürt kardeşliğini kaşıyıp, ağır kışkırtmalarla bir iç savaşa sürüklenmemizi isteyenler iş başında iken... Malum merkezler, bu hassas süreçte sorumluluk ve de görevleri gereği etkin hale gelen Türk askeri ile Türk halkının milli mücadele ruhunu, “her Türk asker doğar inanmışlığını” zayıflatmak, çökertmek için seri psikolojik operasyon yapıyorlar. Demokrasi ve insan hakları kılıfını
giydirip...
Yakın plan çekim yapalım; kamuoyunun tanıdığı şöhretli bir isim Ünlü TÜRK (!) yönetmen Fatih Akın sahnede. Fatih Akın, dün medyamızda yer alan açıklamasında ’ben Türk askeri olmam, askerlik yapmam, Türk askeri olmaktansa vatandaşlıktan çıkarım’ çıkışı yaptı. Bu çıkışının adresi kimdi, kime/kimlere hangi içerikte konuşma zeminleri yaratıldı, Fatih Akın’ın üzerinden başlatılmak istenilen sorgulama nedir? Bu servis kimin işine yarayacak?
İsviçre’deki Basler Zeitung gazetesinin kültür ilavesine yaptığı açıklamada Akın’ın sözleri, özellikle vatanımızın içinde bulunduğu bu kritik dönemeçte ’Türk halkını askerlikten soğutma yolunda neşriyat veya telkinatta bulunmak suçu, tehlike suçu niteliğinde olup, askerlik hizmetinden kaçınmaya yönelik tahrik fiillerini (askere gitmeyin, çocuğunuzu askere göndermeyin şeklindeki yazı veya sözler) suçunu açıkça işlemek midir, ben tanım yapamadım, sizce nedir ey bilen okur’.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını ’bir parça kağıt’olarak gören zihniyetin ’askerlik’ algısının ne boyutta olması beklenebilir?
Aynı zamanda Alman vatandaşı da olan ve kendini Germen-Türk olarak tanımlayan Fatih Akın, bu suçu tahammüden mi işliyor sizce? Amacı (ya da bu söylemi ezberletenlerin planı) Türkiye’nin bu zor döneminde, AB’nin ve de malum merkezlerin, malum bölücü planlarını destekleyici dayatmalarından biri olan ’Vicdani ret’ tartışmasını yeniden alevlendirmek, aynı anda birilerince (siz anladınız onları) yeni anayasaya yerleştirilmek istenilen ’vicdani ret’ için gizli lobi faaliyeti yapmak mı yoksa? Üçüncü boyuttaki hedefleri de, özellike son dönemde şehit cenazeleriyle, sokakta, halkta yükselen milli mücadele, askerlik ruhunu zayıflatmak mı acaba?
* Güler Kömürcü / Akşam

Hürrİyet’ten Talu’ya cevap
Hürriyet Gazetesi KKTC hükümetinin vatandaşlıktan çıkardığı Türklerin 156 kişilik listesini yayınladı. Hürriyet’in, “Jak Kamhi’ye büyük ayıp” başlığıyla geçtiğimiz Cumartesi günü verdiği atlatma haberi yine gündem oldu.
Sabah gazetesi yazarı Umur Talu, bu haberi ön plana çıkararak yine Hürriyet’e saldırdı. Talu, bu defa daha büyük bir gaf yaptı ve Hürriyet’in yayınladığı haberde yer alan listeyi görmeden Hürriyet yönetimiyle ilgili zihin bulandırıcı sorular sordu. Hürriyet üstelik KKTC yönetiminin Birleşmiş Milletler’e verdiği listeyi bundan yaklaşık 3 yıl önce 18.Nisan.2004 günkü nüshasında yine büyük bir gazetecilik başarısı göstererek isim isim manşetten yayınlamıştı.
Talu, “Hürriyet ön ayak oldu, arka ayakları da açıklasın” diyerek, hakaret etmeye çalıştı ancak, sözünü ettiği arka ayakların listesi hem Hürriyet gazetesinde, hem de hurriyet.com.tr’de çarşaf çarşaf yayınlanmıştı.
Peki Talu bunu neden yaptı? Medya kulislerindeki yorum şu:
“Talu, listedeki isimler için arka ayaklar diyor. Bu olsa olsa Doğan grubu ile ilgili bir kuyruk acısındandır.”
* Hürriyet

Kıbrıslı gazeteciler
Jak Kamhi’nin Kıbrıs vatandaşlığının iptal edilmesi üzerine Umur Talu eski bir tartışmayı yeniden hatırlattı. Serdar Turgut’un ateşlediği bir Kıbrıs vatandaşlığı polemiğiydi yıllar önceki ve ne yazık ki yanıtsız kalmıştı. Talu’yla Hürriyet kendi aralarında listeyi gizledi-gizlemedi diye kavga ediyordu ki dün hurriyet.com.tr’de Kıbrıs vatandaşı olan, vatandaşlıkları iptal edilen ve edilmeyenlerin listesi arşivden yeniden çıkartıldı.
Hatırlatma olarak Türk medyasının Kıbrıs vatandaşlarını da Hürriyet’ten alıntılayarak aktarmak istiyorum:
Refik Erduran, Togay Bayatlı, Güneri Cıvaoğlu, Nazlı Ilıcak, Çetin Çiftçioğlu (Şakacı programının yapımcısı), Erol Simavi’nin oğlu Sedat Simavi’nin çocukları Ercan, Erhan ve Sedat Erol Simavi, Mehmet Uğur Güneri, Reha Erus’un oğlu Reha Can Erus.
* Oray Eğin/ Akşam

DTP ile pazarlık çizgisi
Demokratik Toplum Partisi’nin yeni Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, eylül sonunda Diyarbakır’da yapılan gayri resmi DTP toplantısında şöyle demiş:
“AB’nin ve şu andaki AKP hükümetinin çözüm önerilerine DTP olarak katılmıyoruz. AB’nin yaklaşımı bireysel hak ve özgürlükler temelindedir.
Kürt halkını Kürt halkı olarak, halk olarak kabul etmeyen, kolektif haklarını tanımayan, aidiyet duygusunu ortadan kaldıran ve sadece bireyselleştiren bir önerisi vardır AB’nin... Kültürel haklar, Kürt sorununu çözme konusunda son derece yetersizdir.
Siyasal bir sorunları var aynı zamanda Kürtlerin. Devlet yönetimine ortak olmak istiyorlar. Hem merkezi devlet yönetimine hem de geliştirilecek yerel yönetim modelleriyle kendi kendini yönetmek istiyor Kürtler...”
Bilindiği gibi, DTP ayrıca “bölgesel özerklik” ve “yerel meclis” de istiyor.
Bu istekler nasıl gerçekleşecek? TBMM’de anayasa değişikliği yapılacak ve Kürtlerin devlet yönetimine ortak olmaları
sağlanacak...
Aksi takdirde mi? Aksi takdirde açıkça söylenmese de anlaşılıyor ki PKK terörü sürecek...
DTP’nin pozisyon aldığı çizgi işte bu...
Ankara’da Tayyip Erdoğan’ın “Kapsamlı çözüm planı” ndan söz ediliyor...
DTP’nin yukarıdaki isteklerini yerine getirecek bir plan mümkün olabilir mi?
* Melih Aşık /Milliyet

Yazarın Diğer Yazıları