Karaman’ın koyunu; sonra çıkar oyunu...

Amerikan Colombia Üniversitesi, 8. küresel merkezini Türkiye’de açtı. Bu Üniversitenin rektörü “Küreselleşmeyi anlamak istiyorsanız, Türkiye’ye bakın” diyor. Çünkü rektör aynı zamanda New York Merkez Bankası yönetim kurulu başkanıdır. Başka türlü, sözgelimi Türkiye küresel süreçte sürekli cari açık verdi... Kan kaybetti... İşsizlik yükseldi... Fakir sayısı arttı, diyebilir mi?
Aslında, dünyada küreselleşmeye en kolay uyum sağlayan ülkenin Türkiye olduğu açıktır. Sorun Türkiye’nin doğru mu, yanlış mı yapmış olması sorunudur. Kişisel olarak, küreselleşmenin Türkiye’ye ekonomik anlamda çok zarar verdiğine inanıyorum.
1990’lı yıllardan farklı olarak, son yıllarda dünya küreselleşmeye iki pencereden bakmaya başladı. Birisi finans penceresi, diğeri de iktisat penceresi...
İktisat bilimi içinde finans da var... Finansal ekonomi veya finansal iktisat, iktisadın alt dalıdır... Bu alt dallar, ekonomik kaynakların tahsisi ve dağıtımı ile ilgilenir. Parasal faaliyetler üzerine yoğunlaşır... Yani bu dallar birer uygulama uzmanlığıdır. Bu nedenle küreselleşmeye finansal pencereden bakanlar, ekonominin tamamını ve ülkenin geleceğini göremezler. Gerçekte ise küreselleşme dünyada kriz aralığını daralttı. Finansal krizi de adı üstünde finans sektörü getirdi. 2008 dünya finansal krizini, bu günkü Avrupa borç sorunu gibi sorunların tamamını, finans sektörü ile reel sektör arasındaki dengenin bozulması yarattı. Finans sektörünün balon yapması ve spekülatif sermayenin doymak bilmeyen iştahı yeni yeni sorunlar yaratacaktır.
Finansal krizlerin maliyetini tüm toplum çekiyor. Hükümetlerin, IMF’nin ve çeşitli fonların bankaları kurtarmak için verdikleri paralar halkın vergileridir. Öte yandan küreselleşme ile zengin-fakir ülkeler arasındaki fark açıldı. Gelir dağılımı daha çok bozuldu... Bir yandan zenginlerin sayısı ve varlığı artarken, diğer yandan dünyada fakirlik sınırı altında yaşayan insan sayısı arttı. Açlıklar arttı.
Küreselleşme ile bizim gibi cari açık veren ülkeler, sömürü arenası oldu. Bu sömürüyü ben sivrisinek sokmasına benzetirim... Sivrisinek sokmadan önce cilt yüzeyine bir kimyasal bırakır... Sonra insanın kanını emer. Isırma anında farkına varmazsınız... Kimyasalın etkisi gittikten sonra canınız yanar. Küreselleşme sürecinde, spekülatif sermaye öyle bir propaganda yaptı ki, insanlar küreselleşmeyi “olmazsa olmaz” şeklinde gördüler. Ne yazık ki finansal krizleri yaratanlar halen konuşuyor. Bizim gibi cari açık yoluyla kanı emilenler ise halen işin farkında değiller.
Bu anlamda gerçekten Türkiye küresel süreçte maalesef en fazla sömürülen ve en zararlı çıkan ülke oldu.
1) Sanayi sektörü kullandığı girdilerin yüzde 70’ini, ithal ediyor. Büyüme tamamıyla ithalata bağımlı bir yapı kazandı. Kur dengesi sağlanırsa, ithalat ve büyüme düşecektir. Türkiye düşük büyüme konjonktürüne girmektedir.
2) 2001 krizini fırsat bilen IMF ve Sorozcular, dalgalı kur sistemi ile Türkiye’yi, küresel sömürüye açık bir ülke yaptılar. Bunun içindir ki, Türkiye 2011 yılında GSYH’nın yüzde 10’una varan cari açık veriyor. 2002 yılından bu güne kadar verdiğimiz cari açık, 280 milyar dolardır. Bu açığı kapatmak için, varlıklarımızı, bankalarımızı sattık. Bu sattıklarımızın her yıl 5-6 milyar dolar kârı dışarıya çıkıyor.
3) Borsanın üçte ikisi yabancıdadır. Kazandıklarını götürüyorlar. Sıcak para kur baskısı yarattı. Ekonomiyi kırılgan ve riskli yaptı.
4) Özel sektörün dış borcu 200, devletin dış borcu 110 milyar dolara yükseldi. Her yıl 15 milyar dolar civarında faiz olarak dışarıya kaynak çıkıyor.
5) Merkez Bankası, Türkiye’nin net yatırım pozisyon açığının 360 milyar dolar olduğunu açıklıyor.
6) Türkiye’de yoksul sayısı arttı. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın MHP Hatay milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in soru önergesine verdiği yanıta göre, 2002 yılından 2009 yılına kadar geçen sürede kırsal kesimde yoksul sayısı 2 milyon kişi artarak 7 milyon 455 bine ulaştı. Asgari ücretle çalışan 4.5 milyon insanın tamamı yoksulluk sınırı altında kalıyor.
7) Türkiye dış borçlarını geri ödemeye başlayınca, fakirleşme hızlanacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları