Kangren pansuman tutar mı?..
Avrupa Birliği ülkelerinde gıda enflasyonunun yüzde 6 ile yüzde 10 arasında değiştiği bir dönemde, Türkiye''de piyasa anarşizmi gıda enflasyonunu yüzde 90''ın üzerine çıkarmışken, bir taraftan denetim yetersizliği, diğer taraftan da duyarsızlık yüzünden hayat pahalılığı artık kangrenleşmiş bir yaraya dönüşüyor...
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, AKP''li bakanlar enflasyonun düşmeye başladığını ve piyasadaki denetimlerin yoğunlaştığını öne sürse de, gıda maddelerindeki fiyat artışı beklenen ölçüde durdurulamıyor...
Market zincirlerinin yöneticileri arasında istifalara bile yol açan zam gerginliği, kimi şirketlere verilen ağır cezalar ve son dönemde yoğunlaştırılan denetimlere rağmen, piyasadaki fiyat karmaşası ne yazık ki yavaşlayacağına azgınlaşıyor!..
İşte bu kaos sırasında gündemi değiştirme operasyonları bile milyonlarca insanı hayat pahalılığı girdabından kurtaramıyor...
Bitmeyen seçim tartışmaları, Millet İttifakı içindeki adaylık gerilimi, Ekrem İmamoğlu''nun adaylık konusunda geri çekilerek "her CHP''linin adayı Kemal Kılıçdaroğlu''dur" demesi, CHP lideri ile İBB Başkanı arasında "baba-oğul" yakınlaşması ve Erdoğan''ın "oğluna sahip çık" şeklindeki tepkisi gündemde bir çalkantıya yol açsa da, toplumun duyarlılığı çok başka bir noktada kilitlenmiş durumda...
Çünkü çarşı pazardaki yangın bir türlü durmuyor, halkın öfkesi de giderek artıyor...
Kasım ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte yüzde 14 düzeyinde görünen memur, işçi ve emeklilere yönelik zam beklentisi de milyonlarca insanın tepkisini çekerken, bir taraftan asgari ücretle ilgili tartışmalar var ki, açıklanan 8.500 liralık rakam bile genelde olumlu karşılanmadı...
Peki, asgari ücretteki asıl çıkmaz, rakamın yükselmesi mi?..
RANTİYEYE ÇALIŞAN ÇARK!..
Enflasyon, hayat pahalılığı ve durdurulamayan fiyat anarşisi Türk halkına beslenme konusunda ciddi sıkıntılar yaşatırken, bu kaosun giderilmesine yönelik planlar, operasyonlar ve müdahaleler ise ne yazık ki kısır döngüden ileri gitmiyor...
Çünkü milyonlarca yurttaşın geliri açlık sınırının altında kalırken, rantiyenin kirli ve suni çarkı durmuyor...
Yani, neredeyse her gün etiket değiştiren marketlerle çarşı-pazardaki fiyat anarşisi devlete rağmen durdurulamazken, milyonlarca insanın alım gücünü yükseltme iddiası ile maaşlara yapılan zamlar, piyasadaki her kalem ürüne yansıtılan fahiş fiyat atışlarıyla geri alınınca, dar gelirlinin içinde bulunduğu çıkmaz da derin bir uçuruma dönüşüyor...
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dün asgari ücreti 8.500 lira olarak açıklarken, işverenler, sendikalar ve daha yüksek zam bekleyen kitleler arasındaki asıl gerçek kahredici biçimde, bir kez daha ortaya çıkıyor;
Türkiye''de asgari ücret üzerindeki tartışmalar, maaşlara yapılacak zam üzerinden yürütüldüğü sürece, yaşanan sonuç hem havanda su dövmekten, hem de karar merkezlerinin kendi kendilerini kandırmalarından öteye gitmeyecek...
Çünkü maaş artışıyla iligili tartışmaların ve asgari ücret zammının yaşam standartlarını hangi boyutlara ulaştıracağı pek dikkate alınmıyor...
Erdoğan her ne kadar önceki gün "asgari ücrete yapılacak zammın piyasadaki zamlarla geri alınmasına izin vermeyeceğiz" dese de, toplum bu konuda pek umutlu değil...
Çünkü devlet piyasanın kontrol altına almasında etkili olmadıkça, çarşıdan boş filelerle dönenlerin umutuzluğu da büyüyor...
Ve fahiş zamlar toplumun alım gücünü her fırsatta törpülerken, asgari ücrete (kitlelere bir nebze nefes aldırırcasına) yapılan zamlar enflasyon-kazık-denetimsizlik üçgeninde, ilk andan itibaren erimeye başlıyor...
Peki, suni müdahaleler yerine, devlet etkili bir çareye nasıl girişmeli acaba?..
MANZARA KÜLLİYEN NAFİLE!..
Dün asgari ücrete yüzde 55 oranında zam yapılmasının ardından piyasadaki fiyat anarşisinin de şiddetini arttırdığı yolunda tartışmalar başladı bile...
İddiaya göre marketler, toptancılar ve pazarlamacılar asgari ücrete yapılacak zamları geri almak için adeta pusuda bekliyor!..
Peki; neredeyse her türlü ürüne fiyat artışı yapılacağı duyumları alınmışken, Erdoğan''ın bu kumpasın önünü kesmek için bir kez daha sert bir uyarı yapması çözüm mü?..
Ülkenin dargelirileri suni maaş artışları yerine, üretimdeki girdilerin azaltılmasını, vergilerin düşürülmesini, artık utanç verici bir suistimale dönüşen zincirleme zam terörünün durdurulmasını, stokçu-kazıkçı tezgahının dağıtılmasını, denetimlerin aralıksız sürdürülmesini ve halkın ekmeğiyle oynayan piyasa vurguncularına aman verilmemesini bekliyor...
Türkiye''de piyasayı allak bullak eden, toplumu zeytine-peynir bile almaz hale getiren haksız zam yağmuru millete nefes aldırmıyorken;
Enflasyona çare bulunmadıkça, başta asgari ücretliler olmak üzere, emekli ve çalışanlara yapılacak zamlar artık kangrenleşmiş bir yaraya dönüşen sosyo ekonomik çıkmaza pansuman yapmaktan ileri gitmeyecek...
Ve suni maaş müdahaleleri ile alım gücünün düşmesi arasındaki derin çelişkiye etkili bir çözüm bulunmadıkça, zam denilen maaş artışı (enflasyon-soygun-rantiye üçgeninde) erimeye devam edecek, milyonlar ise suni teneffüsle ayakta durmak için çırpındıkça çırpınacak...
Gidişat da nafile, müdahale de nafile vesselam...