Kalkınmanın olmazsa olmazları
ABD'de Trump, alışılmamış bir başkanlık sergiliyor. Devletin kurumsal yapısını, hukuk kurumunu hiçe sayan kararlar ve uygulamalar yapıyor. Bunun içindir ki, azil süreci başlatıldı. Sonuç ne olursa olsun benzer bir azil süreci, demokratik olmayan ve gelişmemiş ülkeler için düşünülmez. Aslında gelişmemiş olmanın temel nedeni, bu ülkelerde kurumsal yapının oluşmamış olmasıdır.
Kurumsal yapı, bir toplumda organize olmuş ve aynı zamanda tarihsel boyut taşıyan toplumsal ilişkiler, insanlar tarafından oluşturulmuş normlardır. Bu normlar kurumların ve demokrasinin sınırlarını da belirleyen kurallardır.
Geleneksel ve sosyal kurumlar; devlet, aile, eğitim, hukuk, ekonomi, siyaset ve din unsurlarını kapsar.
Devlet, toplumda dirlik ve düzeni sağlayan, aile cinsler arası ilişkileri, ebeveyn ve çocuk ilişkilerini düzenleyen, eğitim, bireylerin toplumsal hayata uyumlu bir şekilde katılmalarını sağlayan, bilgi ve beceri veren, ekonomi üretim ve tüketimi düzenleyen, hukuk toplumsal ve kişisel adalet temelinde yasal çerçeveyi düzenleyen kurumlardır. Gelenekler ise tarihi geçmişin birikimini gösteren ve laik olmayan ülkelerde, din, dünyevi ve ahiret ilişkilerini şekillendiren kurumdur.
Kültür aynı zamanda birçok ekonomik davranışı etkiler, bu davranışlar ekonomide işlem maliyetlerinden, faaliyet etkinliğine kadar her konuda tesir bırakır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nin farklı bölgelerinde yaşayan farklı kültürlere mensup gruplar incelendiğinde görülmüştür ki, Alman-Katolik kökenliler, topraklarına daha bağlıdırlar. Topraklarına olan bağlılıkları daha çok çocuk yapmalarına ve daha sonra bu sayıca fazla bireye sahip aileleri ile birlikte tarım yapmışlardır. Toprak alıp satmazlar ve teknolojik gelişmelere karşı duyarlı değiller. Ancak farklı bir bölgede yaşayan Yankeeler, tarımı bir iş olarak görmüşler, toprak alım satımından çekinmemişlerdir. Bu kültürel tutumlar sonucu bu bölgelerin ekonomik gelişmeleri de tarih içinde farklı seyretmiştir.(Guiso v.d., Does Culture Affect Economic Outcomes, 2006)
Bir toplumda kurumsal yapıyı şekillendiren şartlar tartışılabilir. Özellikle kurumsal yapının oluşmasında din faktörü, coğrafi şartlar etkili olur. Ancak bu şartların etkisi kesin sınırlarla belirlenmemiştir.
Geleneksel toplumlarda, kurumların değişmesi ve çağa ayak uydurmasına karşı tepkiler oluşabilir. Bunun nedeni değişmenin getireceği belirsizlik ve bazılarının mevcut kurumsal yapıdan sağladıkları imkânlardır. Söz gelimi Türkiye'de, dinde reform şiddetli tepki görmektedir. Zira İslami anlayışa göre Kur'an tartışılmaz. Kurumlar baskı ve taassup altında kalırsa, toplumun karakteri ile kurumsallaşma arasında çelişki ortaya çıkar ve ülke kalkınmasını olumsuz etkiler. Özellikle ideolojik eğitim, kurumsallaşmayı engeller.
Kurumlar aynı zamanda ekonomi için de belirleyicidir. Bir toplum organizasyonu içinde kurumlar ekonomi üzerinde, ekonomik yapı da kurumlar üzerinde bir takım belirleyici etkilere sahiptirler. Kurumsal iktisatın son modern yaklaşımlarına göre kurumlar; sözleşme ilişkilerini ve firma faaliyetlerini yöneten yazılı kurallar, siyaseti, hükümetlerin politikalarını, finansal alanı ve daha geniş anlamda toplumu yöneten anayasalar, yasalar ve diğer yasal mevzuata ilişkin kurallar, yazılı olmayan geleneksel kodlar, davranış normları ve inanışlardır. Bu tanımlar yeni kurumsal iktisatın tanımlarıdır. Devlet, eğitim, hukuk ve din gibi önemli köklü kurumlar da organizasyonel düzenlemeler ve toplumu yöneten yazılı ve yazısız kurallar bütünü olarak ele alınabilir. (Menard ve Shirley, 2005)
Demokrasinin olmadığı ülkelerde, diktatörler kurumsal yapı ve toplumsal refleksler istemez. Despot yönetimlerini sürdürmek için kurumsal yapıyı ortadan kaldırmaları gerekir.