Kadın bankacılar kısırlaştırılsın(!)
1980'li yıllarda özellikle Amerikalı bazı şirketler yeni kadın personel aldığında imzalattığı sözleşmeye bir madde ekletti. Özellikle hava yolları gibi sektörlerde görülen bu sözleşme maddesine göre, işe başlayan personel belirli bir süre hamile kalmayacağını taahhüt ediyor.
O süre içerisinde sözleşmesi gereği asla hamile kalmıyor. Kalınca hem tazminatsız işinden oluyor hem de sözleşmeye uymadığı için ceza ödüyordu.
O madde öyle bir sorun oldu ki bu şirketlerin başına, neredeyse tüm varlıklarını tazminat olarak ödemek zorunda kaldılar. Çünkü bu büyük bir hak ihlali ve suçtu.
Bugün şirketler personellerine hamile kalma diyemiyor. Üstelik hamile kaldığında da işten atamıyor.
Bu sadece Avrupa'da değil dünyanın bir çok ülkesinde aynı. Hatta her fırsatta çalışanların köle muamelesi gördüğü yazılıp çizilen Çin'de bile.
Ya Türkiye'de?
Çalışan kadın her zaman potansiyel tehlike. Bu tehlikenin adı hamilelik. Kadın çalışan, hamile kaldığı an adeta vebalı muamelesi görüyor.
Alın size bankacılık sektörü. Son 1 yıl içerisinde hamile kaldığı için "düşük performans" gerekçesiyle işten atılan yüzlerce kadın var. Bir de utanmadan iş kanununun 17 ve 18. maddesini gerekçe göstererek işten atıyorlar. Yani işverenin istediği düzeyde performans gösterememesi.
Nedir işverenin, yani bankanın istediği performans?
Türkiye son çeyrekte yüzde 2'ye yakın küçülürken bu bankaların büyüme hedefi yüzde 50. Personele verdiği satış hedefi bir önceki yıla göre yüzde 100 fazla. Yani verilen hedef, ekonomik gerçeklere uymuyor. Buna rağmen yüzlerce hamile kadın bu maddeden işten atıldı.
Çelişkiye bakın, bir yandan ülkenin Cumhurbaşkanı en az 3 çocuk yapın diyor, işveren ise bırakın üç çocuğu 1 çocuğa bile hamile kalan bayanları işten atıyor.
Süt izni rezaleti
Yeni doğum yapmış anneler maalesef Avrupa'daki haklardan yararlanamıyorlar. Doğumdan itibaren 2 yıl anne evde çocuğunu büyütürken bizde 3. aydan itibaren işe başlamak zorunda. Yasa bu annelere her gün 2 saat süt izni veriyor. Yani bebek 1 yaşına gelinceye kadar. 9 ay boyunca işe 2 saat geç gelecek ya da erken çıkacak.
Bu bankacılık sektörünün adeta yeni sorunu oldu.
4 aylık bebeğini evde bırakıp işe başlamak zorunda kalan bir bankacı annenin yazdıkları Türkiye'de yaşanan vahşeti gözler önüne seriyor:
"Yabancı sermayeli bir bankada çalışıyorum. 2 saatlik süt izni kullanıp çocuğumun sağlıklı büyümesi için onu emzirmeye gidiyordum. Ancak bu izni kullanmamam için akla mantığa gelmeyecek baskılarla karşı karşıya kalıyorum. Şube müdürü beni yanına çağırarak bölge müdürünün süt iznine karşı olduğunu, hedeflerin aksadığını söyleyerek kullanmamamı istedi. Eğer kullanırsam performans uyarısı verip işten atılacağımı yüzüme karşı söylediler. Bir yanda çocuğum, diğer yanda geçimim için işim. Böyle ahlaksız bir seçim ile karşı karşıya kaldım."
İzmir'deki bu anne çocuğunu emzirmek için iznini kullanmaya devam ettiği için düşük performans gerekçesi ile işten atıldı.
Tıpkı son bir yılda hamile kaldığı ve süt iznini kullandığı için işten atılan hemcinsleri gibi...
Yabancı patronu mutlu etmek için kundaktaki bebeklerin rızkına göz diken o Türk yöneticilere buradan bir öneride bulunmak istiyorum:
Tüm bayan personelinizi kısırlaştırın. Böylece yılın 365 günü hedeflerini tutturmak için çalışırlar.
Nede olsa burası Türkiye. Size karışan yok, bir şey söyleyen yok!