Kadim Türk yurdu: Kırım
Kırım, doğası güzel, toprakları verimli, Karadeniz’in önemli ve stratejik bir noktasında bulunan 26 bin km2 yüzölçümü ve 2 milyon nüfusa sahip, Ukrayna içinde önemli özerk bir cumhuriyettir. M.S. 430 yılında Atilla’nın amcası Aybars’tan başlayarak, Alanlar, Avarlar, Hazarlar, Selçuklular, Karaim, Peçenekler, Kıpçaklar, Altınorda ve Osmanlı İmparatorluğu (1475-1774) gibi Türklerin hakimiyet kurduğu ve günümüze kadar Türk kavimlerinin yaşadığı kadim bir Türk yurdudur. Günümüzde yaklaşık 250 bin Tatar Türkünün yaşadığı talihsiz ve güzel bir yurttur. Güzelliğinden ve öneminden dolayı tarih boyu çeşitli milletlerin istilasına uğramıştır. En son İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından istila edilmiştir. Ruslar tarih boyu buradan elini hiç çekmemiştir. (1774-1989) Stalin göz koyduğu Kırım’ı Türklerden arındırmak için Almanlarla işbirliği yaptıkları bahanesiyle Kırım Türklerini Sovyet coğrafyasına dağıtmış ve onların topraklarına Rusları yerleştirmiştir. Bu nedenle bugün Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin % 60’ı Rus kökenlidir. Ayrıca Kırım nüfusunun % 80’i Rusya Federasyonu gibi Ortodoks mezhebindendir. Bir başka ifadeyle Kırım’da ve Doğu Ukrayna da Ortodoks Ukraynalılar yaşarken Batı Ukrayna’da Batı Avrupa’ya yakın Katolik Ukraynalılar yaşamaktadır. Ruslar, ikiye bölünecek olursa Ukrayna’yı, Ortodoks olan ve yoğunlukla Rusların da yaşadığı doğuyu kendi nüfuzu altına almayı planlamaktadır. Putin Meclisten orduyu Ukrayna’da kullanabilmek için yetki almıştır. ABD Başkanı Obama da çok kararlı ve sert bir şekilde, Ruslar, Ukrayna’ya girerlerse “bedel öderler” diyerek ciddi bir uyarı yapmıştır, Avrupa Birliği ve diğer birçok Avrupalı ülke İngiltere, Almanya ve Fransa, Rusları uyarmışlardır. Rusların, Ermenistan ve Gürcistan’da gerçekleştirdiği oldu bittiyi Ukrayna’da kolay yapamayacağı gözükmektedir.
Ruslar, Doğu Avrupa ve Balkanlarda eski Sovyet ülkelerini, kendisinin doğal nüfuz alanı olarak görmektedir. Ancak 1989 sonrası elinde Beyaz Rusya, Moldova ve Ukrayna kaldı. Bu ülkeleri de Batı’ya kaçırmamak için elinden geleni yapacaktır. Ancak bu ülkelerin elitleri Ruslarla yaşamak istememektedir. Ruslarla özgür, bağımsız, demokrasi ve zenginlik olamayacağına inanmaktadırlar. Onurlu ve refah içinde yaşayan milletler ailesi olarak gördükleri Avrupa Birliği’ne katılmak istemektedirler. Bir tarafta Rusların himayesinde olan Ermenistan ve Gürcistan’ı diğer tarafta Sovyetlerin en geri ülkelerinden olan Bulgaristan ve Romanya örneğini görmektedirler. Halklar da Sovyet tipi hırsız ve dikta yönetici ve rejimler istememektedir. Ruslar kasıtlı olarak eski Sovyet ülkelerinde yaşayan Rus kökenlilere Rusya Federasyonu vatandaşlığı vererek, onların haklarını savunma bahanesi yaparak sözü geçen ülkelerin iç işlerine karışmaktadır. Bu yöntemi Kazakistan ve Baltık ülkelerinde başarıyla uygulamıştır. Aynı bahaneyi Kırım’da da kullanmak istemektedir. Rusların amacı, Karadeniz’in Batılıların kontrolüne girmesini önlemektir. Karadeniz’de kıyısı olan Bulgaristan ve Romanya’yı Batı’ya kaptırmıştır. Kendisinin Karadeniz’de kıyısı olmakla birlikte kendi sahilleri sığ olduğu için büyük tonajlı askeri gemiler yanaşamamaktadır. Ayrıca Ukrayna’da büyük ölçüde eski rejimin çok ciddi ağır sanayi ve silah üretimi mevcut ve Ukrayna, Rus gazı petrolü, askeri ve sanayi ürünü pazarıdır. Verimli Ukrayna topraklarında yetişen sebze, meyve ve tahıl Rusya için önemlidir. Kırım Akyar’da (Sivastopol) 240 yıldır Rus savaş gemileri demirlemiştir. Bunca yıldır hakim oldukları bir ülkeyi Batılılara vermek istememektedir. Oysa ki ne Rusların ne de Batılıların bu ülkeye hakim olma veya nüfuzu altına alma hakkı vardır. Dışişleri Bakanı Davutoğlu nasıl oldu bilmiyoruz ama Kırım’ı ziyaret etmiştir. Bu iyi bir davranıştır. Türkler için Filistin değil Kırım önemlidir. Türkiye, Kırım’ın selameti ve soydaşlarımızın çıkarını bütün gücüyle savunmalıdır. Bu hem ahlaki hem de stratejik ve tarihi bir gerekliliktir.