Kaçak yabancı işçiliğin maliyeti 20 milyar $
Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de boyutu tam olarak da bilinemeyen ama çok ciddi olduğu anlaşılan büyük bir göç ve göçmen krizi yaşanmaktadır.
Sayılar muhtelif, rivayete göre memlekette 10 hatta 15 milyon kayıt dışı kaçak göçmen bulunuyor ve arkası da dalga dalga geliyormuş…
Zannetmeyin ki sadece ve sadece Suriyeli sığınmacılardan bahsediyorum, onlar belki de en fazla bilinen ve kayıt altına alınmış bulunan kesimdir. Ben asıl dünyanın yok yoksul ülkelerinden Türkiye’ye çalışmaya gelen ve haklarında hemen hemen hiçbir şey bilmediğimiz kaçaklardan da bahsediyorum.
Açıkça söylemek gerekirse bu kayıt dışı kaçak yabancı işçi sorunu ülkemizin en önemli ekonomik ve sosyal sorunudur.
Aslında bu sorun çok yeni de değildir!
Bu sorun bölgemizde ilk olarak 90’larda SSCB yıkılıp, Doğu Bloku dağılınca aç biilaç kalan bir sürü insanın ekmeğini çevre ülkelerde arama gayreti sonucunda ortaya çıkmıştı.
Türkiye’de eski Doğu Bloku ülkelerinden gelen insanların çalışmak için seçtiği ve kabul görüldüğü ülkelerin başında gelmişti. Bu çerçevede bir Rumen inşaat işçisi, Polonyalı musluk tamircisi, Moldovalı temizlikçi ve hatta bir Nataşa kültürü bile oluştuğu bilinen bir gerçektir.
Bu süreçte neredeyse tüm Doğu Bloku ülkelerinden gelen milyonlarca kişi Türkiye’de inşaatlardan atölyelere, çiftliklerden konaklama tesislerine, restoranlardan evlere ve hatta çocuk ve hasta bakımına kadar birçok alanda kayıt dışı olarak çalışmaya başlamıştı.
Irak savaşı, Suriye iç savaşı ve akabinde Arap Baharı denilen kaotik süreç başlayınca Libya, Mısır, Tunus gibi ülkelerde de işler çığırından çıktı, büyük bir ekonomi ve güvenlik krizi patladı.
Yaşanan bu karışıklık yüzünden Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasından da milyonlarca insan kaçtı, Türkiye’ye göç etti memlekette yaşayıp, çalışmaya başladı.
En son olarak da Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesi, Pakistan’da yaşanan büyük ekonomik kriz bu coğrafyadan da Türkiye’ye doğru son derecede yoğun bir göç hareketi başlattı.
Görüldüğü kadarıyla Türkiye’ye gelen bu kitlenin öncelikli amacı bir iş bulup çalışmak ve para biriktirip memleketine göndermektir.
Bu kitle aynı zamanda bir fırsatını bulup Avrupa ya da Amerika gibi daha gelişmiş bir ülkeye kapağı atmak, orada daha iyi bir işte çalışıp, daha çok kazanmak gibi bir hedefe de sahiptir ve Türkiye’yi bu amaçla bir sıçrama tahtası olarak kullanmaya çalışmaktadırlar.
Sanırım bu anlattıklarımdan sonra kimse milyonlarca kaçağın Türkiye’ye gelip kayıt dışı çalıştığı konusunda farklı bir düşünceye sahip olmayacaktır.
Bu noktada hemfikirsek gerisi biraz öngörü, biraz dört işlem hesap yapmak oluyor zaten.
Diyelim ki bu 10-15 milyon insandan sadece 6 milyon kişi çalışıyor ve ayda 300 dolar alıyor olsun, bu durumda:
6 milyon kişi x 300$ = 1.800.000.000$ / ay
1.800.000.000$ x 12 = 21.600.000.000$ / yıl
Biraz muhafazakâr davran ve küsuratı at 20 milyar dolar yıl…
Bu Türkiye için gerçekten de muazzam bir meblağdır!
Bu miktarda bir kayıt dışı kaçak yabancı işçi ülkede hem iş gücü piyasalarını bozmakta, hem vergi ve sigorta kaybına yol açmakta ve hem de aynı zamanda efektif döviz talebini aşırı tahrik etmektedir.
En nihayetinde bu kişiler çalışmakta, kazanmakta ve kazançlarını dövize çevirerek ceplerine koyup ülkelerine götürmekte ya da göndermektedirler.
Bu kesimin efektif döviz talebini öyle para politikaları ile etkilemek de hiçbir şekilde mümkün değildir.
Demedi demeyin bu sorunun parasal boyutu hiç mi hiç konuşulmuyor ama ülkenin en önemli kanayan yarasıdır ve döviz rezervleri ile ilgili muazzam bir kara delik oluşturmaktadır.
Bu konuda çok ciddi bir önlem alınmadan, ülkenin döviz sorununu çözmek ise hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır.