Ivır zıvır ve maskaralık
Canım hocam, değerli devlet adamı, bilge insan Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli ruhun şad, mekanın Cennet olsun.
Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli;
1939 yılında İzmir'de doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
Londra Kraliyet Akademisi'nde doktorasını tamamladı.
Bunun yanında DPT Müsteşar Yardımcılığı,
9 Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcılığı,
Dış Ticaret Müsteşarlığı,
Başbakanlık Baş Danışmanlığı, Büyükelçilik,
18, 19, 20, 21. Dönem Manisa Milletvekilliği,
Devlet Bakanlığı,
Başbakan Yardımcılığı yaptı.
Ülker firmasının sahibi Yıldız Holding ve Zorlu Holding'de yönetim kurulu üyesi olarak önemli çalışmalarda bulundu.
21 Ekim'de bir kaza sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Ekrem Pakdemirli, 31 Aralık 2015 tarihinde Manisa'da vefat etti.
O Pakdemirli hoca ki gerek bürokraside görev yaparken gerek siyasi yaşamında çok yakından izlediğim dört dörtlük bir insandı.
En önemlisi de gazeteci dostu idi.
Gazeteci ile siyasetçi dost olmaz, olamaz derlerdi ama benim meslek yaşantımda inanın birçok siyasetçi dostum oldu.
Onları haberlerimde, yazılarımda ya da televizyon programlarında kayırdım mı?
Asla.
Lehlerine de, aleyhlerine de çok haber yaptım.
Ne tek bir kelime hakaret, ne tek bir kelime kötü söz işittim.
Türk Hava Yolları'na şehirlerarası daha ucuza uçmaları için uçak satın alınacaktı. Pilot brövesi de olan merhum Pakdemirli yaptığım eleştiri haberleri üzerine beni çağırdı ve söz konusu uçakla Ankara'dan İzmir'e test uçuşu gerçekleştirirken uçaktaki teknik uzmanların bana brifing vermesini sağladı.
Adam gibi adam, siyasetçi gibi siyasetçi, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yanlış bulduğu işlerine dahi karşı çıkıp doğru işler yaptıran bir insandı.
Gelelim sözün özüne yani merhum canım hocam Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli'nin oğlu Bekir Pakdemirli'ye.
Devletin kurumu Bakan Bekir Bey'e göre ihalesiz 100 bin liralık, medyaya göre ise ihalesiz 100 milyon liralık et ithal ediyor.
Şimdi soruyorum rakam mı önemli, ihalesiz satın alma mı önemli?
Bakan Bekir Bey'e göre ihale olup olmaması hiç önemli değil.
Yani yasa hükmü önemli değil.
Bekir Bey şunu söylüyor:
"Birinin boğazından bir şey geçmiş mi?"
Yani yolsuzluk, rüşvet ve haksız kazanç olmadığını iddia ediyor ki bir soruşturma yapıp yapmadan nasıl anlıyor da bu karara varıyor?
Bekir Bey şunu söylüyor:
"Fiyatı düzgün mü?"
Peki, ihale yapılmadığına göre fiyatın düzgün olup olmadığını daha ucuza alınıp alınmayacağını nereden biliyor?
Değerli okurlarım, seçilen değil atanan Bakan Bekir Bey meslektaşımıza ilk haberde diyor ki, "Geçen gün ne yaptınız? İki tane televizyon programı arasında gelip giderken korsan bir şekilde gelip yayının arasına daldınız..."
FOX TV muhabiri Damla Yıldız Söken sanki canlı yayında daldı.
Basın danışmanlığını hak etmeyen o kişi de araya girip bakanı çekip götürdü.
Bekir Bey, "yayından sonra bekleyin sorularınızı yanıtlayım" demesi gerekirken arkasını dönüp gitti.
İkinci karşılaşmasında, "Basın müşavirim hatalı bir iş yapmış olabilir ama aslında özünde haklıydı ve siz haksızsınız. Benim yoğunluğumu kullanarak şey yaptınız" diye meslektaşımız Söken'i eleştirdi.
Şimdi de bu Bekir Bey'in şu sözlerini okuyun lütfen:
"... Ve yaptığınız ıvır zıvır şeylerle devletin saygınlığını yitirmeye çalışıyorsunuz bunu hiç doğru bulmuyorum. Bu sizin yaptığınız gazetecilik değil maskaralıktır."
49 yıllık meslek hayatımda gazetecilere çok eleştiri, çok hakaret gördüm ama bu kadar haddini bilmeyen bir açıklamayı ilk defa görüyorum.
Aklıma Karagöz Hacivat efsanesinin Tuzsuz Deli Bekir'i geldi ki oyunda şöyle tanımlanır:
"Mahallenin kabadayısıdır, belalı bir adamdır. Olayların karmaşıklaştığı anda gelip kaba kuvvetle olayı çözer."
Bak Bekir Bey,
Birincisi, 1 liralık da olsa 1 milyonluk da olsa devletin ihale yasalarının hükümlerine uygun ihale yapmak, yaptırmak zorundasınız.
İkincisi, gazetecilere karşı hakaret yaptırmak hakkınız da haddiniz de değildir.
Üçüncüsü, merhum babanızın kemiklerini sızlatmak hiç etik değildir.
Dördüncüsü, gazeteciler kamu görevi yapmaktadır. Yani halkın haber alma hakkı -ki anayasal bir haktır- çerçevesinde yasalara uygun şekilde mesleklerini yaparlar.
FOX TV özerk meslek kuruluşu, muhabiri Damla Yıldız Söken de özgür gazetecidir. Yani sizin yandaş medyanız ve gazetecileriniz gibi değillerdir.
Soru sormak her gazetecinin olmazsa olmaz en önemli mesleki hakkıdır.
Yanıt verir ya da vermezsiniz, bu da sizin kişisel tercihinizdir.
Ama asla ve asla hakaret edemezsiniz.
"Bakın önemli olan nedir?" demişsiniz ki, ben de aynı cümle ile başlayarak size şunu söyleyeyim.
Damla Yıldız Söken'in şahsında "ıvır-zıvır" demeden ve "maskaralık" olmadan tüm meslektaşlarımızdan özür dilemelisiniz.