İthalat tuzağı

Ağustos ayında ödemeler bilançosu 2.6 milyar dolar cari fazla verdi. Dış ticaret açığı da geçen yıla göre azaldı ve 1.3 milyar dolar oldu.

Bunlara rağmen geçen sene ilk 8 ayda 27 milyar dolar olan cari açık bu sene 30.6 milyar dolar oldu.

Cari fazlaya Ağustos ayında turizm gelirlerindeki 3.7 milyar dolar net giriş ile ithalattaki yavaşlama etkili oldu.

2017 yılı ilk sekiz ayında doğrudan yatırımlarda 5.4 giriş varken bu sene 4.4 milyar dolar giriş oldu. Portföy yatırımlarında ise yine aynı dönemler itibariyle geçen sene 20.2 milyar dolar giriş oldu bu sene ise tersine 2.2 milyar dolar çıkış oldu.

Aslında 8 ayda ortaya çıkan 30.6 milyar dolar cari açığın finansmanında, bu açığın yarısı kadar nereden geldiği belli olmayan 15.1 milyar dolar net hata ve noksan kaleminden giren döviz etkili oldu.

Öte yandan her ne kadar MB, Parasal Olmayan Altın ve Enerji Dış Ticareti'ni de ödemeler dengesine ek tablo olarak hazırlıyorsa da, net hata ve noksan ile parasal olmayan altın giriş ve çıkışları genel olarak ödemeler bilançosunu şeffaf olmaktan uzaklaştırıyor ve anlaşılmaz kılıyor.

Ağustos ayında cari fazlaya rağmen, bugünkü koşullarda cari açık devam edecektir. Çünkü Türkiye ara malı ve enerji ithalatı nedeniyle cari açık veriyor. Ara malı ithalatı kesilirse üretim de duracaktır. Dahası ihracat malı üretiminde de yüksek oranda ithal ara malı kullanılıyor. İthalat durursa ihracat da duracaktır.

Elbette ki Türkiye bütün ara mallarını kendi üretemez. Ancak üretimde yüzde 10 veya yüzde 20 ithal girdi kullanılsaydı zaten cari açık oluşmazdı. Ne var ki Hibrit otomobil yaptığımızı söylüyoruz ve gerçekte bunun yüzde 80 payını ara malı olarak ithal ediyoruz.

Özetle Türkiye, bir ithalat tuzağına düştü. Siyasi iktidar ya işin farkında değil veya kur arttığı için piyasanın bu işi kendi başına çözeceğini düşünüyor. Eğer yatırım şartları uygun olsaydı, yatırımlar için hukuki altyapı ve iç tasarruf var olsaydı bu tez doğru olurdu. Kaldı ki yatırım yapmak için de yatırım malı ithal etmek gerekir. TL yüzde 35 daha düşük değerde iken yatırım maliyeti ve finansmanı yüksek olur.

Ekonomi emme basma tulumba gibi çalışıyor. Üretim ithal ara malı ve ham maddeye bağımlı bir yapı kazandığı için ithalat artınca cari açık da artıyor, tersine üretim azalınca cari açık da azalıyor.

Türkiye; cari açık mı, eksi büyüme (daralma) mi, iki kötü seçenek arasında kaldı.

Söz gelimi Ağustos ayında, ithalat yavaşlayınca, sanayi üretim endeksi de geriledi.

O kadar ki, 2015 temel yılına göre, Ağustos 2018'de sanayi üretim endeksi ve sanayi sektörünün yüzde seksenini oluşturan imalat sanayi üretim endeksi 4 yıl öncesinden daha düşük çıktı.

endeks,-esfender-korkmaz-yazisina-agustos-sanayi-uretim-endeksi.jpg

Sanayi üretim endeksi 2015 yılı Ağustos ayında yüzde 118.4 iken, bu sene 117.9'a geriledi. Aynı dönemlerde imalat sanayi üretim endeksi de 99.6'dan 97.7'ye geriledi.

Bu tuzaktan çıkmanın yolu nedir?

1. İthal ikamesi için yurt içinde ara malı ve ham madde üretimini artırmak gerekir. Bunun için ya devlet yüksek teşvikler vermeli veya gerekirse geçici olarak bu yatırımları devletin kendisi yapmalıdır.

2. Türkiye demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve siyasi özgürlüklerde Avrupa standartlarına dönmeyi planlamalı ve bu alanda samimi olduğunu göstermelidir.

3. İç politikada kısır çekişmeleri bırakıp, 1980 öncesi parti içi demokrasiye, ön seçime dönülmelidir. Siyasi kamplaşmaya son verilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları