İstihbarat raporu kim/kimler için hazırlanır?

Uzmanı olduğum bir alan değil; yanlış bilgi vermemek için Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)'nın internet sitesinde yer alan "istihbarat çarkı"na baktım.

MİT'in "çarkı"na göre; "tespit edilen istihbarat ihtiyaçları"na göre "toplanan haberler", "işlendikten" yani tasnif edilip, kıymetlendirilip, yorumlandıktan sonra süratle "ilgili kurum"a (Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu, ilgili bakanlıklar olabilir) ulaştırılır.

Kitle iletişim araçları bu "çark"a dahil değiller.

Buna rağmen, iki gündür, Millet İttifakı'na mensup siyasi partilerin, Belediye Meclis'i için aday gösterdikleri isimlerin "terör örgütleri"yle bağlantılarını ortaya koyan "istihbarat raporları(!)"nın, birçok "kişisel bilgi"yi de ifşa ederek, "özel hayatın gizliliğini ihlal edecek" yani "suç oluşturacak" şekilde çarşaf çarşaf yayınlanıyor olduğunu düşünürsek, "beka"mız açısından tartışmamız gereken öncelikli konu "istihbarat güvenliği" olmalı ya, seçime bir hafta kala bu toz duman içinde kim takar bunu!

***

Mevzunun "takılan" boyutuna gelince;

CHP Genel Başkanı haklı.

Bu insanlar madem ki "PKK'lı"ydı; ve madem ki "ilgili birimler"in elinde bunu ortaya koyan "raporlar" vardı; o zaman niye soruşturmadınız? Niye tutuklamadınız?

YSK, boşuna mı "adli sicil kaydı" istiyor adaylık başvurusu yapanlardan? Bu kişilerin, madem terör örgütü ile bağlantıları vardı, o zaman nasıl oldu da "temiz kağıdı" alabildiler?

Bizatihi "devlet" bu insanların "adaylıklarına mani bir durumlarının olmadığına" kanaat getirip de "aday" ettiğine göre, bu insanlar "devlet"ten aldıkları kağıttaki gibi "temiz"lerse; o zaman nasıl fişlersiniz?

***

Başka bir boyutu:

Bu fişlemeler, "beka"mıza dönük bir "önlem" ise AK Parti'nin yahut MHP'nin adaylarını da il il, ilçe ilçe fişlediniz mi aynı şekilde?

Hayır fişlediyseniz;

"PKK'ya katılan çocuklar benim canım, ciğerim."...

"Türkiye, Irak'ta Kürdistan kurulmasını desteklemeli."

"Yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir modelde PKK seçime girsin ve seçilsin. Seçilerek gelsin."

"22 bin PKK'lı öldürüldü yani 22 bin çocuğum öldürüldü. Hepsi benim çocuğum."

"Tabii, ne TSK askerleri ashab-ı kiram kadar şerefli, ne de gerilla müşrikler kadar düşman…"

"Abdullah Öcalan kadar ilkeli olun."

"Biz KCK'yı paralel devlet olarak görmüyoruz."

"Bağımsız bir Kürdistan için silah kullanabilirsiniz."

"Öcalan'ın düşünceleri bizim de düşüncelerimiz."

"PKK bir terör örgütü değildir. PKK kendi topraklarında, belli bir politik programı hayata geçirmeye çalışan bir politik harekettir."

Ve benzeri ifadelerin sahibi olanlar nasıl oldu da TBMM'ye girebildi? Nasıl oluyor da hâlâ üstelik de iktidar partisinde aktif siyaset yapıyor kimileri?

Herhangi bir terör örgütünü, teröristi öven, ona "sempatizan" düzeyinde sevgiyle yaklaşan kişilerin TBMM'ye sızması, ilçe belediye meclislerine sızmalarından daha mı az tehlikeli?

***

Ya bürokrasi?

İstihbaratımız, "Abdullah Öcalan'ı takdirle karşılıyorum" diyen valileri de fişledi mi?

Bu ifadeyi kullanabilmiş birinin ilçe belediye meclisinde bulunması mı "bekamız" için daha tehlikeli yoksa "vali" olarak bir ilin güvenlik güçlerinin de emrinde olduğu "mülki amirliği"ni üstlenmesi mi?

NOT: Yukarıdaki ifadelerin tamamını CHP'nin üç yıl önce yayımladığı ve "AKP'nin PKK ve Öcalan'ı Öven-Aklayan Açıklamaları, AKP'nin PKK Silahlanması ve Eylemlerine Göz Yumulmasıyla İlgili İtirafları, Bürokratların Açıklamaları, Öcalan'ın 'AKP-PKK' İlişkilerine Dair Beyanları" başlıklı dört bölümden oluşan -medyada da defalarca haber olan- 13 sayfalık raporundan naklettim. -Tam zamanı- CHP Genel Başkanı'nın, MİT Müsteşarı'ndan randevu isteyerek, ola ki gözlerinden kaçtıysa, bu raporu bizzat teslim etmesinin "beka sorunu"muzun çözümünde hayli faydalı olacağını düşünüyorum.

SORU-YORUM

---

Ortada HDP'nin "Millet İttifakı"na dahil olduğunu gösteren bir tek somut delil yok iken böyle bir ittifak varmış gibi bir dil kullananlar, acaba PKK başı Öcalan'ın -devlet nezaretinde yapılmış görüşmelerde sarf ettiği-slamcıların 40 yıllık rüyasını gerçekleştirdik. Biz AKP'ye iktidarı altın tepside sunduk" sözlerindeki, "Ben AKP'nin tam olarak oturması ve olgunlaşması için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP'nin başını belaya/derde sokmayalım dedik" sözlerindeki, "Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz" sözlerindeki muhatapları CHP veya Kemal Bey olsaydı acaba neler yapmazlardı?

Yazarın Diğer Yazıları