İstifaların ardındaki sis...
Cumhuriyet tarihinde ilkleri son on yılda çok yaşadığımız için birçok şeyi kanıksadık. Bu yüzden Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının istifası deprem yerine sarsıntı olarak nitelendirildi. Oysa dünyanın en güçlü beş ordusundan biri olan TSK’da komuta kademesinin alt-üst olması jeostrateji açısından tsunami olarak kayıtlara geçmeliydi. Başkentteki baş döndürücü trafikten sonra açıklanan istifaların benim için sürpriz olmadığını belirtmeliyim. Doğrusu üç aydır istifa beklentisi had safhaya çıkmıştı. Bunun ilk işaretini Engin Alan Paşa’nın damadı Albay Yılmaz Çetin’in cenazesinde hissetmiştim. Komuta kademesinin tam kadro olarak katıldığı cenaze esnasında Orgeneral Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarından tutuklu aileleri ile görüşmelerinden ve Hasdal cezaevi ziyaretlerinden “Gerekirse istifa ederiz” sözleri kulislere yansımıştı. Kara, deniz, hava kuvvetleri komutanlarının görev süresi dolmuştu. Orgeneral Koşaner daha iki yılı olmasına rağmen personelin düştüğü durumun sorumluluğunu kaldırabilecek hali kalmamıştı. Kaynayan düdüklü tencerede biriken buharın patlamaması için tahliye edilmesi gerekiyordu. Bu görevi Koşaner yüklenerek tarihe geçti. Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ’un düştükleri durumdan kurtularak saygınlığını korudu. Kimilerine göre “Gaz alma operasyonu” olarak nitelendirilen istifaların arkasında AKP’nin zaferini arayanlar çok sevinmesin. Henüz sisler dağılmış değil. Evet, AKP’nin iki yıl sonrasına planladığı Genelkurmay Başkanlığı projesinin erkene alınması Erdoğan-Gül ikilisinin reste karşı resti değildir. Henüz oynamış olan taşlar yerine oturmuş değil. İstifaları karşı harekat yahut strateji, taktik gözüyle incelemekte fayda vardır. Orgeneral Necdet Özel apar topar önce Kara Kuvvetleri Komutanı, sonra Genelkurmay Başkan Vekili yapılmış olsa da Jandarma Genel Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlıklarına gelecek isimler henüz belli değildir. Özel beklemediği bu durumda kendisinden beklenen kadroyu kurmakta güçlük çekecektir. Normal koşullarda 2013’te göreve gelip 2017’ye kadar sürdüreceği Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu şartlar altında 2015’te emekli olacaktır. Bu üç yıllık süreçteki terfi sırası şimdi daha önemlidir. Kim bilir belki de AKP’nin orduyu kendisine göre dizayn etme projesi bu hamle ile boşa çıkarılamasa da hedefe varması engellenmiş olacaktır.
Şûra öncesi başta Ege Ordu Komutanı Nusret Taşdelen olmak üzere 7’si muvazzaf general 22 asker hakkında tutuklama talebi elbette istifaları tetikleyen unsurlardan biridir. Ama ordunun bir numaralı koltuğuna oturacak olan Necdet Özel’in tutuklu personel ile ilgili girişimde bulunarak bir nebze sonuç almasını da sürpriz saymamak lazım. Orgeneral Necdet Özel’e uygulanan özel muameleyi bundan bir yıl önce bu sütunlarda yazmıştım. 05.08.2010’da “Necdet Özel’deki ısrarın sebebi” başlıklı yazılarımı hatırlayanlar gerçek düşüncelerimi bilirler. Bu konuda Şûra sonucunda kapsamlı değerlendirme yapacağım.
İstifalarla ilgili kimlerin ne yazdığına dair uzun uzun yorum yapmaktansa okuyucularıma sevgili Nihat Genç’i tavsiye ederim. Oda Tv’de “Asker kukla olmayı reddetti” ve “Sığır sürüleri” başlıklı yazıları Pazar günü keyifle okuyun.
Pazartesi başlayacak olan Şûra’dan sürpriz kararlar çıkmasını beklemiyorum. İstifaların Silivri ve Hasdal’da nasıl karşılandığına dair düşünceleri ve terfiler hakkındaki yorumları bu sütundan paylaşacağım