İşsizlik ve kriz kısır döngüsü
2001 krizinde, yıllık ortalama işsizlik oranı yüzde 8.5 idi...
2002 yılında ise yüzde 10.6 idi...
Eğer bu oranlar Aralık 2008’de yüzde 13.6 oranına yükseldiyse sorun Başbakan ve Devlet Bakanı’nın zannettiğinden daha önemli demektir.
Başbakan işsizliği mevsimsel görüyor...
Turizm mevsimi olmadığı için işsizlik bu kadar yüksek diyor...
Ancak önceki yıllarda mevsimsel etki, işsizliğin bu kadar artmasına neden olmuyordu.
Örneğin bir yıl önceki aralık ayında işsizlik oranı yüzde 10.6 idi.
Devlet Bakanı ise, “İşsizlik Türkiye’nin yapısal sorunudur...
Özünde mesleksizlik problemidir...” diyor.
2001 ve 2002 yılında yapısal sorun yoktu da bugün mü var? Eğer varsa neden 6 yıldır önlem almadınız?
Aslında, AKP iktidarı kuru düşük, faizi yüksek tutarak, sanayi üretimini ithalata bağımlı kıldı. Aramalı ve hammadde üreten fabrikalar kapandı.
Bunun içindir ki, Türkiye’nin yüksek büyüme dönemlerinde bile işsizlik 2001 yılının üstünde oldu.
Dünyanın en yüksek işsizlik oranı Güney Afrika’dadır... Çünkü bu ülkedeki iç siyasi kargaşa sermayenin kaçmasına neden oldu. Bugünde siyasi belirsizlik devam ediyor. İkinci sırada yüzde 13.7 işsizlik oranıyla Hırvatistan var... Üçüncü sırada da yüzde 13.6 işsizlik oranıyla Türkiye.
Aslında Türkiye’de gerçek işsizlik daha yüksektir. Çünkü, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2008 Aralık ayı için ilan ettiği işsiz sayısı 3 milyon 274 bindir... Ancak işsiz olduğu halde çeşitli nedenlerle ve iş umudu kaybolduğu için iş aramayan 2 milyon 298 bin işsiz daha var. TÜİK bunlar için “İş bulsa çalışacak olanlar” diyor. Bu şartlarda Türkiye’nin 2008 Aralık ayında toplam işsiz sayısı 5 milyon 572 bindir. Oranlarsak, işsizlik oranı yüzde 20’yi geçiyor.
Türkiye’de beş kişiden bir kişinin işsiz olduğunu ispat etmeye gerekte yoktur. Bunu yaşayarak görüyoruz.
Öte yandan 2007 Aralık ayından 2008 Aralık ayına kadar geçen bir yıl içinde, işsiz kalanların sayısı 838 bin, iş bulsa çalışacak olanların sayısı da 548 bin arttı. Yani toplam işsiz sayısında bir yılda 1 milyon 386 bin artış oldu.
İşsizliğin artması, krizin ömrünü uzatıyor... Kısırdöngü oluşuyor.. Çünkü, ekonomik krizin temel nedeni iç ve dış talebin durmasıdır. Toplam talebin düşmesi, sanayi üretiminin de düşmesine yol açıyor... Kimse satamayacağı malı üretmiyor. Fabrikaların kapasite kullanım oranı düşüyor.. Kapasite kullanım oranı düşünce, işletmeler işçi çıkarıyor... İşi tatil ediyor. Bu durumda işsizlik artıyor. İşsiz kalanın satın alma gücü düşüyor. Toplam talebin daha da düşmesine neden oluyor. Böylece işsizlik -kriz kısırdöngüsü oluşuyor. Kriz işsizlik üretirken, işsizlik de krizi ağırlaştırıyor.
İşsizliğin çözümü için, önce hükümetin ve Başbakan’ın işsizliğin getirdiği bu sorunları iyi tahlil etmesi gerekir. Arkasından işsizliğin çözümü için bir program yapması gerekir.
İşsizliğin çözümünün ilk adımı yatırımları artırmaktır. Kamunun altyapı yatırımlarını artırarak, istihdam yaratması gerekir. Özel sektörün her sektörde ve her yerde yapacağı yatırımların desteklenmesi gerekir. Bu destek yalnızca vergi indirimi olarak değil, aynı zamanda yapılan yatırım oranında, kaynak desteği şeklinde de olmalıdır. Ancak bu yolla, yatırımların konjonktürel etkisi ortaya çıkacaktır. Ekonomide canlanma olacaktır.
Aksi halde, üç ay için, araba satışı ve 150 metrekare üstündeki lüks konut satışı canlanmayı başlatmaz. Araba stokları biter. Yeni üretim yine yapılmaz. İşsizlik de çözülmez.