İşsizliğin panzehiri yatırımdır
Avrupa’da işsizlik sorunu tırmanınca, gerek AB içinde ve gerekse dünyada işsizlik sorunu, Borsa, faiz gibi sorunlardan daha fazla tartışılmaya başlandı. Dünkü yazımda ifade ettiğim gibi bizde işsiz sayısı 5 milyon 563 bin kişiye, fiili işsizlik oranı yüzde 17.8 ’e tırmandığı halde, Salı günü siyasi partilerin grup toplantısında hiçbir genel başkan bu sorunu dile getirmedi. Gerçekte ise işsizlik toplumda bütün kötülüklerin anasıdır. Siyasi partilerin aymazlığı nedeniyledir ki, halk işsizliği bir kader olarak kabul etmeye başladı. Aynı nedenle İşsizlik sorunu siyasi tercihlere de yansımıyor.
İşsizlik sorunundan anlamayan muhalefet partileri, Siyasi İktidarın ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar. Zira Siyasi iktidarın ne bir istihdam politikası var, neden işsizliği çözmeye niyeti var. Başbakan yalnızca “Kimse Kriz peşinde koşmasın” diyor. Oysaki sorunu doğru tespit ve teşhis etmezsek, çözümü de bulamamayız. Krizde gelir.
İşsizliğin çözümünde, önce yatırım ortamı hazırlamak gerekir. Zira yatırım olmayınca büyüme ve istihdam da olmaz. Bu yazıda yalnızca bu çözümü tartışacağım.
Dünya Ekonomik Formunun araştırmasına göre, Türkiye’de işletmelerin ve özel yatırımların önündeki en önemli ilk 12 engel şöyle sıralanıyor :
1. Türkiye de öteden beri bürokrasi işletmelerin önündeki en büyük engeldir. Rahmetli Özal bu engeli kısmen kaldırmıştı. Ne var ki Özal’dan sonrakiler, bürokrasiyi daha fazla artırdılar. Bürokratlar da yetkiyi ellerinde tutmak için bürokratik uygulamaları daha da zorlaştırdılar.
Siyasi iktidar torba yasalarla, hem bürokrasiyi daha karmaşık yaptı, hem de yeni engeller getirdi.
Bürokrasinin artması, devlete olan güvenin azalması ve devletin zayıflaması demektir. Çözüm, bürokrasiyi azaltmak ve devletin rekabeti düzenleyici imkanlarını harekete geçirmektir.
2. Politik istikrasızlık ta koalisyonlar döneminde ve bu gün tek parti döneminde devam etmiştir. Siyasette demokrasi olmadığı için Siyasiler çözüm tartışmıyorlar. Ekonomik ve sosyal sorunları tartışmıyorlar. Muhalefet tamamıyla siyasi iktidarın gündemi içinde hareket ediyor.
Toplumun siyasi tercihlerinin, siyasi partilere ve seçim sistemine doğru yansıması için ve Siyasi istikrar sağlanması için parti içi demokrasi ve seçim sisteminde demokrasi getirilmelidir.
3) İşgücünün yetersiz olması, bu günkü eğitim karmaşasının ve bu günkü YÖK düzeninin kaçınılmaz bir sonucudur. Siyasi iktidar Eğitimde uzmanlık ve kalite değil, ideolojiyi planlanıyor. Çözüm için tarafsız bir modern eğitim sistemi seçilmeli ve işgücü planlaması yapılmalıdır.
4) vergi oranlarının başında, istihdam yükü geliyor. Türkiye de istihdam yükü, Avrupa ortalamasının üstündedir. İstihdam vergi ve yükleri , çalışanın işletmeye maliyetin yüzde 37 si ve yüzde 40’ına ulaşıyor. Bu yükü Avrupa ortalaması olan yüzde 25’e çekmek gerekir.
5) Altyapı yetersizliği , devletin dışlanmasından ileri geliyor. Devlet altyapı yatırımları özelleştirme yoluyla özel sektöre devredildi. Bu Altyapının kamusal bir niteliği olduğu için, özel sektör bu hizmetleri yapamıyor. Hizmeti daha pahalı sunuyor. Ulaştırma ve haberleşme gibi altyapı hizmetlerinin yeniden devlete geçmesi gerekir.
Ayrıca , karayolu taşımacılığı dışında, daha ucuz olan demiryolları yük taşımacılığı ve deniz ve nehir taşımacılığını da devletin geliştirmesi gerekir.