İnternetten alışveriş mi?

Pandemi sürecinde en çok internetten satış sektörü büyüdü.

Virüsten korkan internetten alışveriş yapmaya başladı.

Tabii ki bazen de çaresizlikten internetten almak zorunda kaldık.

İnternet satışları patlayınca iki konuda şikayetler arttı.

Birincisi kargo, ikincisi ise satın alınan yerin müşteri hizmetleri.

İkisi de bir facia.

Kargo sektörü başlı başına bir sorun. Ucuz iş gücü ile adeta insan harcama makinesi gibi. Asgari ücret ile insanları hamal gibi çalıştıran sektör, doğal olarak sorunun da ana kaynağı oluyor. Zamanında ulaşmayan paketler en çok şikayetlerin başında geliyor.

Bu sorunun çözümü kısa vadede mümkün değil.

Yani kargo şirketlerinin, dahası acentelerin daha çok eleman çalıştırıp, daha çok araç alması lazım. Bunu da yapmıyorlar. Sonuçta daha az insan ile daha çok para kazanmak varken neden yapsınlar ki?

İkinci sorun, müşteri hizmetleri olarak adlandıran çağrı merkezleri.

Bu zaten öyle bir sorun ki, bu insanların ruh sağlığını bozan bir şey.

En çok GSM ve bankacılık sektöründen şikâyet var.

Bir de son günlerin modası akıllı asistan. Onlar akıllı diyor ama aslında kendileri için akıllı. Ve tabii ki insanları da aptal yerine koyan bir sistem.

Mesela bankaların akıllı asistanı soruyor: Size yardımcı olabilmem için isteğinizi birkaç kelime ile söyleyebilir misiniz? Örneğin kart borcu ödemek istiyorum gibi.

Siz kredi kartı ücret iadesi dediğinizde akıllı, hem de çok akıllı asistan sizi anlayamadım bir kez daha söyler misiniz diyor. Bunu defalarca tekrar ediyorsunuz. En son küfredip kapatıyorsunuz.

Kısacası bankalar bu konuda vatandaştan kurtulmanın yolunu bulmuşlar. Bir daha kart ücreti gibi şeyler için aramıyorsunuz. Çünkü ararsanız sinirleriniz bozuluyor. Karşınızda bir insan bulamıyorsunuz.

GSM şirketleri de aynı.

Verilen siparişi takip etme

İnterneti en iyi kullanan bir tüketici olarak benim bile çaresiz kaldığım anlar oldu.

Yurt dışına gittiğimde hep alışveriş yaptığım Media Markt isimli teknoloji marketin Türkiye mağazasından internet üzerinden bir monitör ve bir de pil satın aldım.

Monitör 3 gün sonra kapıma geldi.

Ya pil?

O gelmedi! Bir gün, iki gün, 10 gün ve 20 gün geçti pil yok.

Doğal olarak Media Markt şirketini aradım. Telefon numarası internet sitelerinde güven verici bir şekilde yazılmış. 0850''li numara. Yani coğrafi konumu olmayan sanal numara. Başladı sıralamaya şunun için şu, şunun için şu numaraya bas. İyi de siparişim nerede diye nasıl öğreneceğim?

Sonuç olarak her tuşa bastım. Hepsinde aynı sorun. Şu an size hizmet veremiyoruz internet sitemizden yazın.

Peki dedim ve internet sitesinden yazmak için başvuru bölümüne girdim. Sipariş numarası ve derdimi anlatan formu doldurdum. Ama form gitmiyor. Nerede hata yaptım diye araştırdım yok, gitmiyor. Başka bir bilgisayardan denedim yine yok. Yani adamların internet sitesinden şikâyet yollamama imkânım yok.

Pil 8.99 TL. Fiyat önemli değil. Kafaya taktım. Kalkıp mağazalarına gittim. Sonuçta orada insan var. Yok! Bir şey yapamayacaklarını söylediler. Çünkü ben bu siparişi internetten vermişim.

Yaklaşık 9 liralık pil için 3 mağaza dolaştım. Yaklaşık 100 liraya yakın yol masrafı yaptım.

İnat mı inat!

Sonuç alamadım.

Şimdi 9 liralık pil için bir avukat tutup firmaya parasını aldığı ürünü yollamadığı için dava açacağım. Davayı burada kaybedersem Almanya''ya gidip orada bir Alman avukat tutup dava açacağım.

Sorun 9 liralık pil değil.

Sorun tüketicinin aptal yerine konulması.

Ben aptal bir tüketici değilim.

Türk halkının da aptal olmadığını göstermek için bu mücadeleyi vereceğim.

Yazarın Diğer Yazıları