İnternet ve reklam

İnternet belki de uçağın hatta matbaanın keşfi kadar önemli.

Bugün internet günlük hayatımızın her alanına girmiş durumda.

Ülke genelinde internetin sadece 1 saat durması bile hayatın allak bulak olması demek.

Devlet bile internet üzerinden hizmet vermeye çalışıyor. Bir çok kamu kuruluşunun hizmeti e-devlet üzerinden sunuluyor.

İnternetin bu kadar hızlı gelişmesi haberlerin de bu mecradan izlenmesine neden oluyor.

Eskiden bir olay olduğunda insanlar ilk olarak televizyona koşardı.

Şimdi ise internete bakıyorlar.

Çünkü internet pratik, internet sınır tanımıyor.

Televizyonda bir haberin hazırlanıp yayına alınması için en az 30 dakika gerekiyor. Oysa internette bu süre 3 dakikaya kadar düşüyor.

Cep telefonlarındaki 3g teknolojisi ve kameralar her an internet üzerinden görüntü yayınlanmasını da mümkün kılıyor.

***

Dünyadaki en iyi internet teknolojisi eş zamanlı olarak Türkiye'de de kullanılıyor.

Tüm bu gelişmelere rağmen Türkiye'de internet basını halen büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Sorunun adı "tık."

Yani internet sitesinin görüntülenmesi.

Dünya bu sorunu aşmış durumda. Reklam verenler, internet sitesinin aldığı "tık"tan çok içeriğine bakıyor.

Bir başka önemli kriter ise hedef kitle.

Türkiye'de henüz bu ayrım daha yapılmadı.

Senin internet sitenin içeriğinin özünün olup olmaması, ya da hedef kitlenin belirli bir eğitim seviyesinde olup olmamasının bir anlamı yok.

Tek kriter kaç tık alıyorsun.

İşte bu tık Türkiye'de internet basınının bir türlü gelişmemesine neden oluyor. Aralarında yüksek tirajlı gazetelerin internet siteleri de bu tık avcılığının peşine düşmüş durumda. Amaç belli, daha çok tık, daha çok reklam.

Site editörleri daha fazla tık almak için akla hayale gelmeyecek numaralar keşfetmiş durumda.

Bir haberi okumak için en az 5 ayrı sayfaya tıklamak zorunda kalmaktan tutun da tuzak başlıklar Türkiye'de internet haberciliğine büyük darbe vuruyor.

"Arabası olanlar dikkat" diye atılan başlığın haberine tıkladığınızda hiç alakası olmayan saçma sapan bir haber çıkıyor. Kızgınlıkla siz o sayfayı kapatırken internet sitesi sizden alacağını almış oluyor. Yani hiç ilginizin olmayacağı bir sayfaya sizi tıklatmış oluyor.

Yine internet basınının en çok tık alma aracısı ise cinsellik.

Yine Türkiye'nin en çok tık alan bir internet sitesi ünlü bir gazeteye ait. Yılların gazetesinin internet sitesine 09.02.2016 tarihinde girdiğimde karşımıza çıkan ana sayfada 17 tane cinsel içerikli haber dikkat çekiyor. En az 15 haber konu ile alakasız başlıklardan oluşuyor.

Bu sadece tek bir gazete internet sitesinin yaptığı değil. Türkiye'de bunun gibi milyonlarca internet sitesi var.

***

Bu kadar kirli bir ortamda yapılan internet yayıncılığı ne kadar gelişebilir?

Türkiye'nin tartışması gereken en önemli sorunu budur.

Birbirinden kopyala yapıştır yöntemi ile alınmış haberlerle nereye varabilirsiniz ki?

Halkla ilişkiler şirketlerinin basın bültenlerini "saygılarımızla" yazısını bile silmeden aynen koyan bir zihniyete nasıl internet basını diyebiliriz ki?

Bu kadar kirliliğin ve saçma sapanlığın yaşandığı bir mecrada "basın kartı verilsin" tartışmaları sürüyor.

Karttan önce internet basını kendine çeki düzen vermeli.

Tabii ki her şeyi "tık" olarak gören reklam zihniyeti de.

Yazarın Diğer Yazıları