İnsani gelişme neden geriledi?
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 1990 yılından beri "Küresel İnsani Gelişme Raporları" yayınlanıyor. Bu endeksler Sağlık, Eğitim ve Yaşam standartlarına göre hazırlanıyor.
Endeksin 2018 verilerine göre, dünyada 1.3 milyar yoksul insan var. Bu yoksul nüfusun yüzde 46'sına denk gelen 600 milyon insan ise aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Yoksulların yüzde 85'i kırsal kesimde yüzde 15'i ise kentsel alanlarda yaşıyor.
Dünyada bölgeler itibariyle yoksul sayısı şöyledir:
Avrupa ve Orta Asya: 4 milyon,
Doğu Asya ve Pasifik: 118 milyon,
Güney Asya: 546 Milyon,
Sahra altı Afrika: 560 Milyon,
Arap Devletleri: 66 milyon,
Latin Amerika ve Karayipler: 32 milyon.
Küresel insani gelişme endekslerinde geri kalmış ve yoksunlukların devam ettiği toplumlarda var olan ya da yeni ortaya çıkan bir takım engeller var.
Bu engeller, siyasi popülizm, siyasi ayırımcılık, dışlama, sosyal norm ve değerler, önyargı ve hoşgörüsüzlüktür.
Son çeyrek yüzyılda, tıpta ilerleme sağlıklı olma ve uzun yaşamanın yolunu açtı. Bilişim, teknoloji ve iletişimde gelişmeler, bilgiye erişimi kolaylaştırdı. İnsanlık; insan hakları, demokratik özgürlükler ve insani gelişmenin önemini anladı. İnsan hakları ve insan güvenliği konusunda da kurumlar gelişti.
Ne var ki gelişmekte olan birçok ülkede ve özellikle Orta Doğu'da insani gelişmede tersine engeller arttı ve gerileme oldu. İnsani sorunlar devam ediyor. Günümüzde insanlığı rahatsız eden sorunlar şöyle özetlenebilir:
• Dünyada her 9 insandan birisi açtır,
• Her üç insandan birisi yetersiz besleniyor,
• Her yıl yaklaşık 15 milyon kız çocuğu 18 yaşından önce evleniyor,
• Dünyada her gün 18.000 kişi hava kirliliği nedeniyle ölüyor,
• Yılda 2 milyon kişiye HİV virüsü bulaşıyor,
• Her dakika 24 kişi yerinden yurdundan ediliyor.
• Dünyada 370 milyon insan hukuk düzeninde, kendi dillerinde eğitime erişemiyor, arazi, su, orman ve fikri mülkiyet haklarına ulaşmada ayırımcılık karşısında kalıyor veya dışlanıyor.
Bunlara ilave olarak;
• Suudiler ve İran'da ve bazı İslam ülkelerinde kadınların ve kız çocuklarının hakları sınırlıdır.
• Birçok toplumda kadınlara arazi sahipliği ve mülkiyet hakkına sınır getirilmiştir.
• Dünya, Suriye dışına kaçan beş milyon Suriyeli mülteciye çözüm bulamıyor.
• İslam olanlar, ABD ve Avrupa için vize sorunu yaşıyor. Dünya genelinde zorla yerinden edilmiş 65 milyon insan, iş ve normal gelir im- kanlarına, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerine ulaşamıyor.
• Dünyada artan otokrasi eğilimi ve dikta rejimeri, insanları ötekileştiriyor, temel hukuk hakları, insan hakları ve demokrasi değerleri çiğneniyor.
• Dünya nüfusunun en tepedeki yüzde biri, dünya servetinin yüzde 46'sına sahiptir.
• Dünyada; terör, otokrasi, diktatörlük gibi insan güvenliğine tehditler, riskler ve krizler artıyor.
Maalesef Birleşmiş Milletler İnsanlığa karşı olan görevini yapamıyor. Yada otokratik yönetime sahip ve emperyalist hedefleri olan bazı ülkeler tarafından bu görevi özellikle engelleniyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi de aynı şekilde bu sorunları çözmek yerine tersine, insani gelişmenin önünde engel oluşturuyor. Sözgelimi ABD ve Rusya gibi ülkelerin, Ortadoğu ve Uzakdoğu'daki çıkar hesapları dünyada insani değerleri yok ediyor.
Birleşmiş Milletlerde beş ülkenin veto hakkı da, insanlık için değil, veto hakkı olan ülkelerin çıkarı için çalışan bir sistem haline dönüştü.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü alanında geri düşen ülkelerde, insan hakları otomatik olarak kaybediyor.