İnşaatta büyük iflaslar olabilir
Koş yoksa düşersin! Ak Parti’nin 10 yıldır uyguladığı bu politikada Türkiye, krediyle büyüdükçe büyüdü. Soluk bile almadan. Çünkü soluk almak bile düşmeye neden olabilecekti. 10 yılda Türkiye sadece inşaat sektörü ile büyüdü.
Sektör ise krediyle.
Amerika’nın ucuz dolar politikasının sonuna gelinmesi kıyametin ayak seslerinin şimdiden duyulmasına neden oldu. Artık ABD’nin parasal genişlemeden çıkması an meselesi. Ama bu ay ama bir sonraki ay!
10 yıllık canlı ekonomisi bu sıcak paraya dayalı Türkiye şimdiden kâbus görmeye başladı.
Kâbusu bile Türkiye’de işlerin durmasına neden oldu. Bankalar artık sendikasyon kredisini öyle kolay bulamıyorlar. Bulsalar bile eskisi gibi ucuz değil. Doğal olarak kredinin maliyetini artırdılar.
Konut ve tüketici kredileri her geçen gün pahalılaşıyor. Daha hükümetin tedbirleri devreye girmeden bu kredilerde faizler yükselmeye başladı.
2014 yılında Türkiye, ciddi bir sıkışıklık yaşayacak. Bu tüm ekonomistlerin iddiası.
En son iddia ise dünyanın sayılı alacak sigortası şirketi Euler Hermes’in başekonomisti Ludovic Subran’dan.
Bu yılın mayıs ayından bu yana TL. Euro karşısında yüzde 7 değer kaybetti. 3 ay önce şirketlerin ödediği borç ödemesi ile şimdiki arasında ciddi fark var. Subran’a göre bu durum borçların geri ödenememesi riskini ortaya çıkıyor. Aynı şekilde yurtdışında alacağı olan şirketler için de risk artıyor.
Subran’ın tahminlerine göre inşaat, ağır metal gibi yüksek kamu finansmanı gerektiren sektörler de pek çok risklerle karşı karşıya. Bu sektörler finansman alanında etkilenecek.
İnşaatta iflaslar gelebilir
Subran’ın riskli olarak gördüğü sektörler arasında ilk sırada inşaat sektörü geliyor.
Bu ekonomiste göre, 2014 yılında parasal genişlemenin son bulması ile inşaat sektöründe büyük bir durgunluk yaşanacak ve beraberinde büyük iflaslar gelecek.
İnşaat şirketlerinin şu ana kadar olan yüksek performansı, Türkiye’nin büyümesine borçla da olsa büyük katkı sağlıyordu.
Subran’ın iddiası eğer gerçekleşir ve inşaat sektöründe iflaslar başlarsa işte o zaman bu kriz sadece bu sektörle kalmaz, bir çok sektörü de beraberinde götürür.
Çimento, demir, boya ve en önemlisi tüm bunları Amerika’dan gelen düşük faizli dolarla finanse eden bankalar.
Tablo ürkütücü.
Peki Türkiye bunun farkında mı?
Farkında olan ekonomi yönetimi. Şu anda etekleri tutuşmuş durumda. Başta Ali Babacan. Bu realitenin gereği olarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. İlk adım, inşaat sektörüne getirilen vergiler oldu. Yüzde 1 KDV, yüzde 18’e çıkartıldı ama fren çalışmadı.
Önümüzdeki günlerde yeni ekonomik tedbirler devreye sokulacak. Tabii ki bu geç kalmış tedbirler ne kadar etkili olur bunu zaman gösterecek.
Dolara dikkat!
Merkez Bankası tüm zamanların rezerv rekorunu kırdı. Merkez Bankası’nın döviz rezervi 135.6 milyar dolara yükseldi. Bu rekor rezervin açıklandığı gün dolar düşmedi, tam tersi değer kazandı. Bir ülkenin rezervinde rekor artışa rağmen eğer kendi para birimi değer kazanmıyorsa, varın gerisini siz düşünün.
Çinlilerin bir sözü vardır; Hayat işaretleri okuma sanatıdır.
İşte maalesef bizim ülkemizde bu konuda okur yazarlık bulunmuyor. Dünyanın dört bir yanından ekonomistler bize yaklaşan tsunamiyi görüyorlar ve uyarıyorlar ama biz halen seyrediyoruz.
Seyretmekten başka ne yapabiliriz diyenlere söyleyeceğim tek şey, harcamayın tasarruf yapın. Bir kuruşun bile değerli olacağı günler olacaktır. Cep telefonlarına ve daha bir çok gereksiz şeye yapacağınız binlerce liralık harcamayı, yapmayın.