İnşaat sektöründe dengeler bozuldu

2012 ikinci çeyrek (Nisan-Mayıs-Haziran), Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) yüzde 2.9 oranında büyüdü... İnşaat sektörü ise daha geride kaldı ve yüzde 1.5 oranında büyüdü.
Türkiye İstatistik Enstitüsü Kurumu’nun açıkladığı son göstergeler, şimdilik inşaat sektörünün dar boğaza gireceğinin ilk belirtileri gibi duruyor. Eğer kentsel dönüşüm hızlanır ve TOKİ tekeli biterse, bu gidiş olumluya dönebilir.
Söz gelimi, sektörde güven endeksi düşüyor. Bu Eylül ayında inşaat sektörü güven endeksi geçen senenin aynı ayına göre yüzde 4.3 oranında düşmüş... Güven endeksinin düşmesi bu sektörde morallerin bozuluyor olması demektir. Yine bu sene İkinci Çeyrekte bina üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.2 oranında artmış ve fakat buna karşılık ciro endeksi yüzde 3.8 oranında düşmüştür. Bu demektir ki satılmayan bina ve konut kalmıştır.
Mamafih, resmi rakamlara göre Türkiye’de 2010, 2011 ve 2012’nin ilk altı ayında, yani iki buçuk sene zarfında, 1 milyon 223 bin 80 daire bitmiş. Buna karşılık bu dairelerin 978 bin 468’i satılmış... 244 bin 612 daire elde kalmış. Oransal olarak inşaatı biten dairelerin yüzde 80’i satılmış, yüzde 20’si satılmamış elde kalmış.
İlk sorun da bu noktadan başlıyor. Konutta arz fazlası var. Yeni konutlar lüks konut, akıllı bina vb. yüksek gelirli kesimlere hitap edecek şekilde yapılıyor.





İnşaat sektörü sürükleyici bir sektördür. 200 kadar girdi kullanır. Ekonominin canlanması ve istihdam yaratmada etkili bir sektördür. Ancak sorunları devam ediyor. Bu sorunlardan birkaçını vermek istiyorum.
1) Her şeyden önce, daire fiyatlarını insaf ölçüsüne düşürmek gerekir. Yazılı ve görsel basındaki reklamların sanki çoğu inşaat sektörüne ait... Bu reklam ve masraflar konut maliyetlerini artırıyor. Sonuçta bu maliyetler konut alanın sırtından çıkıyor. O kadar ki en gelişmemiş semtlerde bile bir dairenin fiyatı, maliyetinin en az iki katıdır.
2) TOKİ, bedava arsa veriyor.. İmar planı yapıyor. Lüks inşaat yapıyor. Ve bu inşaatları da kimlere verdiğini sağır sultan bile duydu. Oysa ki TOKİ’nin görevi lüks konut yapmak değil, sosyal konut yapmaktır. Bu şartlarda TOKİ tekel konumundadır ve piyasada haksız rekabet yaratıyor. Piyasa düzenini bozuyor. TOKİ’nin asli görevine dönmesi ve villa veya lüks konut inşaatları gibi uygulamaları sektöre bırakması gerekiyor.
3) Konut kredilerinde anarşi yaşanıyor... Bankalar her işlemden olduğu gibi konut kredilerinden de dosya masrafı, ekspertiz ücreti adı altında gizli faiz alıyorlar. Ayrıca, ilan ettiklerinden daha yüksek faiz alıyorlar.. Çünkü faizi aylık hesap ediyorlar. Gerçekte faiz yıllık olur. Kendileri mevduatı yıllık faiz üstünden topluyor... Ve fakat bunu tüketiciye aylık faiz üstünden satıyorlar. Aylık faiz tüketiciyi kandırmak demektir. Söz gelimi, konut kredi faizini aylık yüzde1 olarak ilan eden bir banka, bu faizi basit değil, bileşik faiz üstünden alıyor. Eğer basit faiz olsa, yıllık faiz yüzde 12 olur. Oysa ki bileşik faiz olarak yüzde 12.7 eder. Bunu 5 yıla uzatırsanız faiz oranı katlanır. Bankalar aylık faiz ilan ederek, tüketiciden fiilen yüksek faiz alıyorlar. Kaldı ki, aylık faiz olarak yüzde 0.93 faiz alan banka da var, yüzde 1.34 alan banka da var.
Söz gelimi, 500 bin liralık bir konut kredisi alan, en düşük faizden 5 yılda 331 bin 944 lira, en yüksek faizden kredi alan ise yine 5 yılda anaparadan daha fazla 508 bin 72 lira faiz ödemektedir.

Yazarın Diğer Yazıları