İngilizce düşünüp, Türkçe konuşmak!
Bir dili iyi kullanabilmenin ilk şartı o dil ile düşünmekten geçiyor! Eğer o dil ile düşünemiyorsanız, dile ne kadar vakıf olursanız olun kurduğunuz cümleler bir yerde mutlaka sırıtıyor!
Bakın aşağıya alacağımız cümle Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’e ait ve bu cümle Mehmet Şimşek’in İngilizce düşünüp Türkçe konuştuğunu açıkça ortaya koyuyor!
Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasını isteyen Mehmet Şimşek bu görüşünü şöyle açıklıyor:
“Ben bunun doğru olduğu kanısında olduğumu düşünüyorum!”
Dikkat buyurun!
“Doğru olduğunu düşünüyorum” demiyor!
“Bu kararın doğru olduğu kanısındayım” da demiyor!
Ya ne diyor?
“Ben bunun doğru olduğu kanısında olduğumu düşünüyorum” diyor! Türkçe düşünebilen insan böyle dolambaçlı bir cümle kurabilir mi? Ancak başka bir dil ile düşünüp Türkçe ifade etmek istediğiniz zaman böyle bir cümle kurabilirsiniz!
Biz de Devlet Bakanı Şimşek’in İngilizcesinin çok çok iyi olduğunu bildiğimiz için böyle bir kanıya varıyor ve “İngilizce düşünüp, Türkçe konuştuğunu” söylüyoruz!
Yıllar önce Ankara’da İngilizce bir derginin çıkarılmasına katkıda bulunmuştuk! Biz derginin Türkçe hazırlığını yapıyor, bu yazıları İngilizceye tercüme ettiriyor ve son olarak da İngiltere Elçiliğindeki bir dostumuza kontrol ettirdikten sonra Türkçe yazdığımız yazıların İngilizceye çevrilmiş metinlerini dergide yayınlıyorduk.
İlk sayı büyük bir alaka görmüştü, o yıllarda böyle bir dergi epey alkış almıştı!
Biz ne kadar güzel bir iş yaptık diye sevinirken, İstanbul’dan bir mektup aldık! Mektubun yanında dergimiz de vardı!
Ve dergimiz adeta kızamık çıkarmış çocuk gibiydi!
Dergimizi büyük bir dikkatle inceleyen bir okurumuz gördüğü hataları işaretlemiş ve mektubuna bir not düşmüştü:
“Elinize sağlık çok güzel bir dergi yapmışsınız ama Türkçe düşünüp İngilizce yazmışsınız!”
O zaman anladık ki yabancı dilde yayın yapabilmek için aynı zamanda o dilde düşünebilmek de şartmış! Şimdi Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in dolambaçlı cümlelerini görünce o günlerimizi hatırladık!
Ve Mehmet Şimşek’in İngilizceye hakimiyetinin sadece okuyup yazmakla kalmadığını aynı zamanda düşünecek kadar güçlü olduğunu gördük.
İngilizce düşünmeye başlayınca da bu defa Türkçe ifadede bir takım sorunlar yaşanması gayet doğal!
Bu kadar kusur kadı kızında da olur, değil mi efendim!
Hepiniz Kurban Bayramını kutluyor, nice bayramlara sağlık ve mutluluk içinde ulaşmanızı diliyorum.
* Zeki CEYHAN / Milli Gazete
GÜNÜN SÖZÜ
Tansu, “Bayramda beni al, uzaklara, çok uzaklara götür” dedi.
* Ertuğrul ÖZKÖK / Hürriyet
Bayramdır diye yazmadıklarım
BUGÜN bayram olmasaydı...
“Türkiye başkanlık sistemine geçemedi ama galiba iki başkanlı sisteme geçti” diye bir yazı yazacak ve ömrünün önemli bir kısmını “Başkanlık sistemi” ne adamış saygıdeğer Burhan Kuzu hocamızın kulaklarını çınlatacaktım...
Yazının içeriğinde ise...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Konya’da yaşlı teyzelerle buluşmasından tutun da Alevi iftarına katılma kararına kadar...
Birçok alanda...
Başbakan Erdoğan’dan rol çalma çabası içine girmesi meselesine değinecektim...
Erdoğan ailesi ile Gül ailesi arasındaki soğuklukta bu “Rol çalma çabası” nın rol oynayıp oynamadığını...
Ama “Mübarek bayramdır/Fitneye asla yer yoktur” diyerek...
Vazgeçtim...
* * *
Bugün bayram olmasaydı...
Eski kanlılarımdan “sevgili” Bülent Arınç’ın, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “En bir akıl hocası” konumuna yükselmesi durumunu irdeleyip, konunun bana sağladığı potansiyel kafa bulma imkanlarından sonuna kadar faydalanacaktım...
Hem tarihe geçmiş meşhur Bülent Arınç repliklerini anımsatıp Erdoğan’a “Dikkatli ol” uyarısı yapacak...
Hem de “Mutsuzluk bulaşıcıdır” diyerek, Arınç’taki “Ebedi mutsuzluk” halinin Erdoğan’a da sirayet etme olasılığına değinecektim...
Kısacası başlığı “Geliyorum diyen tehlike” olan bir makale kaleme alacaktım.
Ancak...
“Mübarek bayramdır, küsler barışır, düşmanlıklar biter” diyerek...
Vazgeçtim...
* * *
Bugün bayram olmasaydı...
Cüppeli Ahmet Hoca’nın video izleme sitelerindeki “Komik filmler” bölümünde izlenme rekorları kırması meselesine değinecektim.
“İslam ve Mizah” mevzusunun derin sularına dalacaktım...
“Oflu Hoca’nın Sohbetleri” ile işe başlayıp olayı Cüppeli’ye kadar getirecektim.
“Dümbüllü” ile “Cüppeli” arasındaki farklardan söz edecektim...
Cüppeli’nin medyatik düzeni en iyi kavrayan adamlardan biri olduğu iddiasını ortaya atacaktım...
Bu iddiama kanıt olarak da...
“Cüppeli” nin kendi cemaatindeki reytingini en üst noktada tutmak için...
Vaaz konularını ille de “cinsellik” ya da “masonluk” gibi elektrik yaratan konulardan seçmesi üzerinde duracaktım...
Fakat...
“Bayramdır, adamcağızın tezgáhını bozmayalım, yazık olur” dedim...
Ve vazgeçtim...
* Ahmet HAKAN /Hürriyet
Hayalet avcısının yeni durağı Köşk
ABD’de “kimliği belirsiz” kaynak bulan Yasemin Çongar, Türkiye’de ise “Köşk yetkilisi” icad etti!!!
Yasemin Çongar’ın, transfer olduğu Taraf’da, “Talabani buyursun gelsin” başlığıyla kaleme aldığı “akıllara ziyan” yazısında, kendisine bilgi uçuran “hayaletleri” bakın nasıl tarif ediyor:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, selefinden farklı olarak, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’yle görüşme fikrine sıcak bakıyor. Talabani’nin Çankaya Köşkü’nde ağırlanmasının önünde bir engel olmadığı, böyle bir ziyaretin çok gecikmeden gerçekleştirilebileceği Ankara’daki üst düzey yetkililerce ifade ediliyor.
Iraklı yetkililer de Talabani ile Gül arasında bir görüşme yapılmasından yanalar. Ancak hem ” Önce operasyonlar dursun “ mesajını iletiyor hem de Çankaya ve hükümetin kendilerine yönelik söylemi ile Genelkurmay Başkanlığı’nınki arasında farka işaret ediyorlar.
Davet yok ama
Talabani’nin yakın gelecekte Çankaya Köşkü’ne konuk olabileceği yönündeki bilgileri Köşk’e sorduğumuzda, ” Devlet ziyareti için bir resmi davet yapılmadı. Ama Irak Cumhurbaşkanı’nın ziyareti önünde herhangi bir engel de yok “ yanıtını aldık.
Cumhurbaşkanlığı’nın üst düzey bir yetkilisine göre, ” Talabani, Irak’ın meşru seçilmiş cumhurbaşkanı. Irak önemli bir komşumuz; Talabani de Türkiye’ye önem veren bir lider. Dilediğinde, gelmek istediğinde Türkiye’de kabul görür. Cumhurbaşkanı Gül de bunu ifade ediyor.
Gelmek isteyebilir
Köşk kaynakları, Celal Talabani’nin daha önce İstanbul’da yapılan Irak’a Komşu Ülkeler Toplantısı’na katılmasının gündeme geldiğini, ancak bunun gerçekleşmediğini hatırlatıyorlar. Bir Köşk yetkilisi, Taraf’a “Talabani o zaman gelmediğini bunu telafi etmek istediğini söyleyebilir. ’Geleyim’derse bunun önünde bir engel yok” dedi.
Celal Talabani’ye çok yakın bir kaynak ise, Irak Cumhurbaşkanı’nın Ankara’yı ziyaret etme niyetine ilişkin sorumuzu “Güzel bir hava var. Yakında çok güzel şeyler olabilir. Ama önce şu operasyonlar dursun” diye yanıtladı. Aynı kaynağa göre, Türkiye’nin Kandil Dağı’na yönelik hava harekatında Iraklı sivillerin de zarar görmesi, Talabani’nin Ankara ziyaretini “biraz erteleyebilir.”
* * *
Dengesizlik bitecek
Cumhurbaşkanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, Talabani’nin olası Ankara ziyaretiyle, Cumhurbaşkanı Gül’ün 2008 başında ABD Başkanı George W. Bush’la Beyaz Saray’da yapacağı görüşme arasından “bağlantı kurmadıklarını” belirtti. Buna karşın, “Talabani cumhurbaşkanı olarak İran’ı üç kez ziyaret etti. Burada bir dengesizlik var” diyen Köşk yetkilisi, Talabani-Gül buluşmasının salt ikili değil, bölgesel ve uluslar arası bir önem de taşıyacağına işaret etti....”