İktidarın korkulu rüyası: Sokak röportajları
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Ebubekir Şahin, 8 Ağustos'ta sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ekonomik ya da siyasi yönlendirmeler yapmak amacıyla “sokağın sesi” adı altında “masumane bir formatta” pazarlanan sokak röportajlarının, ancak ve ancak yayıncısının öznel fikrini destekleyen görüşler olarak dikkati çektiğini öne sürerek şu ifadeleri kullandı:
“Sadece verilmek istenen mesaj doğrultusundaki görüşlerin yer aldığı röportajlarda, sanki genelin sesiymiş veya toplumun büyük bir kesiminin görüşüymüş gibi yansıtılan vatandaş fikirleri, nesnellikten uzak, maksatlı yönlendirici tarafıyla dezenformasyona yol açmaktadır. Bu tarz yanıltıcı röportaj teknikleri, kitleleri bilinçli olarak etki altına almak amacıyla kullanılmaktadır.
Bilhassa, yeni medya platformlarındaki bu tür yayıncılık faaliyetleri ve paylaşımlar, görsel yayıncılık alanında faaliyet gösteren Anayasal bir kurum olan RTÜK'ün takibindedir. RTÜK, kitleleri sosyolojik çatışmalara sevk eden bu tip yayın faaliyetleriyle alakalı görsel yayıncılık ilkeleri kapsamında gerekli çalışmaları yapmakta ve sürdürmektedir."
Bu açıklamanın üzerinden dört gün geçtikten sonra sosyal medyada yayınlanan İzmir’de sokak röportajında konuşan bir kadın “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” iddiasıyla tutuklandı.
***
Önce sokak röportajlarıyla ilgili bir siyasi karar alınıyor, ardından bir tutuklama kararı geliyor!
RTÜK Başkanı, sokak röportajlarının, yayıncısının görüşlerini yansıttığını söylüyor... İyi de mevcut medya kimin görüşünü yansıtıyor? Sahibinin yani iktidarın görüşünü değil mi?
RTÜK açıklaması ve ardından gelen tutuklama kararından çıkan sonuç şudur: Medyayı kontrol altına alan iktidar, sosyal medyadaki sokak röportajlarından çok rahatsızdır. Hatta bu röportajlar, iktidarın korkulu rüyası hâline gelmiştir. Bu sebeple, topluma korku salarak sokak röportajlarına son vermeye çalışıyorlar.
Buna da bir çare bulunur elbette!
“Faiz politikası sebep; işsizlik rekoru sonuç!”
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, TÜİK'in 2024 Haziran ayı işsizlik verileriyle ilgili değerlendirmesinde, "Resmî işsizlerin sayısı bir ayda 234 bin kişi artarak 3 milyon 305 bin kişiye ulaştı. Bu, 2021 Şubat ayından sonra işsiz sayısına kaydedilen en yüksek artış. Gerçek işsiz sayısı ise daha önce görülmemiş şekilde, tek bir ayda 2 milyon 129 bin kişi artarak 11 milyon 553 bin kişiye çıktı. Türkiye’deki gerçek işsizlerin sayısı, dünya üzerindeki 111 ülkenin nüfusunu aştı." dedi.
Öztrak, "TÜİK, verileri ne kadar makyajlarsa makyajlasın, vatandaşlarımız yaşadığını biliyor. 'Faiz sebep' diyerek ekonomiyi kimin alt üst ettiğini, kendisinin hayat pahalılığı ile işsizlik arasına sıkışmasına kimlerin sebep olduğunu çok net görüyor. Ekonomide genel seçimleri kazanmak için faizleri yüzde 8’lerde tutmanın faturası giderek daha net ortaya çıkıyor. Bu gidişle olan bir kere daha orta direğe, dar ve sabit gelirlilere olacak." diye açıklama yaptı.
Hani Erdoğan, "faiz sebep, enflasyon sonuç" diyordu ya, bu sözü, "faiz politikası sebep, işsizlik rekoru sonuç" şeklinde düzeltmek gerekiyor.
Bağdat'ta bir otelde, Kerkük’e vali seçmek!
Irak Türkmen Gazeteciler Cemiyeti Dış İlişkiler Sorumlusu Dr. Kürşat Çavuşoğlu, Kerkük'le ilgili net bir açıklama yaptı.
Çavuşoğlu, “Bağdat’ta bir otelde Türkmen temsilcilerinin ve diğer tarafların yokluğunda Kerkük Valisi ve yerel yönetim belirlendi. Türkmenlerin dışlandığı seçimi Kerküklüler mahkemeye taşıdı. Türkmen, Arap ve Kürt unsurlar arasında 'Dönüşümlü Valilik' formülü gündeme gelmişti. Kimin vali olacağı üzerine söz konusu unsurlar arasında görüşmeler devam ederken böyle bir toplantının Kerkük’te değil Bağdat’ta bir otelde yapılması ve tarafların haberi olmadan Kerkük Valisi ve yerel yönetimin belirlenmesi yasa dışıdır ve kanunsuzdur. Türkmenlerin dışlanması, Kerkük için de Irak için de iyi değildir. Kerkük’te huzuru bozabilecek yeni bir oldubittiye imza atıldı. Bu girişimin, toplumsal barış ve huzura hizmet etmeyeceği açıktır." dedi.