İktidar sağılan ineği kesiyor...
Bütçe, ekonomide devletin
kaynakları yeniden dağıtma aracıdır. Bu yeniden dağıtma ile tüketim, tasarruf, gelir dağılımı, yatırım ve istihdam etkilenir.
Bütçede asıl etki kamu harcamaları yoluyla ortaya çıkar. Eğitim, sağlık, altyapı yatırımları gelir dağılımını ve toplumsal refahı etkiler... Bunun için bütçe politikası, iktisat politikasının önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
açıklamasından, 2012 bütçesinden
herkese daha fazla destek ve imkân
verileceği sonucu çıkıyor.
Herkese daha fazla kaynak aktarmak için, herkesten daha fazla vergi toplamak gerekiyor. Ne var ki, verginin de bir sınırı vardır. Sınırı geçersen, “sağılan ineği kesmiş olursun...” Çünkü vergi mükellefinin kazancını alırsan, işi kalmaz. Vatandaştan daha fazla tüketim vergisi alırsan, tüketim düşer... Ortada tüketim kalmaz.
2012’de, enflasyon yüzde 5 olarak
bekleniyor... Ancak vergilerdeki artış enflasyonun beş katına çıkıyor. KDV’de yüzde 26 ile yüzde 31 arasında bir artış bekleniyor. Kurumlar Vergisinde ise yüzde 18 artış bekleniyor.
Kaldı ki, paralı yollar ve köprü
gelirleri de satılacak. Bu satıştan sonra hükümetin elinde bir tek 2/B’ler kalıyor.
Özet olarak, 2012 bütçe finansmanı için, maliye yakaladıklarından daha fazla vergi alacak. Bir de elimizde kalan paralı yollar ve köprülerin gelirini de kullanacak. Gelirin ve varlığın tükenmesi de sağılan ineği kesmek değil mi?
Vergi verenler ve toplum bu fedakârlığına karşılık ne alacak?
En büyük destek sosyal güvenliğe veriliyor. 2012 bütçesinde sosyal güvenlik için ayrılan ödenek 69 milyar liradır. Yani bütçenin beşte biri sosyal güvenliğe gidiyor. Sosyal güvenlik bütün ülkelerde kara
deliktir. Türkiye’de vergileri artırarak kamu varlıklarını ve kamu gelirlerini satarak bu açığı sürdürmek mümkün değildir. Yapılması gereken çalışan sayısını artırarak, daha çok prim toplamaktır. Ne var ki
bütçeden anlaşılıyor ki AKP iktidarının böyle bir niyeti yoktur. Ve hatta programından anlaşılıyor ki Yeni CHP yönetiminin de böyle bir niyeti yoktur.
TÜİK, iş aramayan işsizleri, işsiz
saymayarak, işsizlik oranını düşük gösteriyor. Gerçekte Türkiye’de çalışma çağında ve niyetinde olan beş kişiden biri işsizdir. İşsiz sayısı azalırsa, prim verenler artar.
AKP 2012 bütçesinde iş yaratmak yerine, para dağıtmayı tercih etmiştir. Sosyal yardımlaşma fonundan ve özürlüler fonundan evlere 7.1 milyar lira dağıtacaktır. Buna karşılık, işsizliğin önlenmesinde, istihdam teşviki için 5.5 milyar lira ayrılmıştır. KOBİ’lere yalnızca 2.8 milyar lira ayrılmıştır.
Devlette, her bakanlıkta çok sayıda
özürlü kadrosu boşta bekliyor... Özürlüyü bu kadrolara almak yerine, AKP iktidarı
kadroları boş tutuyor, bunun yerine
ailelerine para dağıtıyor. Gerçekte
özürlülerin çalışabilecek olanlarını işe almak daha etkili bir çözümdür. Özürlüler için de daha iyi bir seçenektir.
Aslında, Kılıçdaroğlu da genel
seçimlerde, ayda 600 lira ile 1200 lira arasında para dağıtacağını ön planda çıkarmıştı. Biz de “bu paralarla devlet yatırım yapsın, ihtiyaç sahibine iş versin” demiştik.
AKP oy kaygısı ile iş yaratmak yerine, para dağıtıyor. Kılıçdaroğlu da popülizmde AKP’yi geçeceğini zannediyor.
Öte yandan sağlık hizmetleri de bütçeden önemli pay alıyor. Sağlık
hizmetlerinden halk bu gün için memnun görünüyor. Ancak yakında sağlık hizmeti de yeni bir karadelik yaratacaktır. Bu anlamda sürdürülmesi zor görünüyor.