İki eşli Afgan’ın nüfus kaydı!

AKP’nin ülkeye sığınmacıları doldurduktan sonra, deprem bahanesiyle, vatandaşları mülkiyetsizleştirme hamlesine girişmesi, eş zamanlı olarak da çok hukukluluk uygulamaya başlaması, bilinçli bir tercihtir ama hepsi Anayasa suçudur...

Yeniçağ’dan Fatih Savuk, vatandaş yapılan bir Afgan’ın 2 eşinin de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri'nde eş olarak nüfus kayıtlarına geçirildiğini belgesiyle ortaya çıkardı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, konuyu Meclis gündemine taşıdı. Taşcıer, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya, “Türk Medeni Kanunu’na göre çok eşlilik mümkün olmadığı halde, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri sistemine bir kişinin nasıl iki eşi olduğu girilebilmektedir? Söz konusu sistem girişi ve sorumlular hakkında bir idari soruşturma başlatılmış mıdır? Bir idari soruşturma başlatılmadı ise Türkiye’de bundan sonra Türk Medeni Kanunu yerine Afganistan yasaları mı geçerli olacaktır” diye sordu.

Taşcıer, konuyla ilgili açıklamasında da “Milyonlarca kaçak göçmen yetmedi, şimdi de kadınların insan olup olmadığının tartışıldığı, kadınların ne sokağa çıkabildiği ne okuyabildiği, hiçbir temel hakka dahi sahip olmadıkları Taliban rejimi mi ithal edilmeye çalışılıyor? Türk Medeni Kanunu çok açık bir şekilde tek eşlilik üzerine kuruludur. Bu ülkeden vatandaşlık alan herkes, bu ülkenin kurallarına, yasalarına uymak zorundadır. Egemen bir devlet olmanın en temel koşullarından biri budur. Eğer sistemde görünen bir hataysa, İçişleri Bakanlığı derhal konuyla ilgili soruşturma başlatmalı ve kamuoyuna bilgilendirme yapmalıdır.” dedi.

***

Bu olayın bir sistem hatası olması mümkün değildir çünkü vatandaşlık verilen bir kişinin iki eşle birlikte nüfusa kaydedilmesi Medeni Kanun’a göre mümkün değildir ve kaydı yapan bütün memurlar bunu bilir. Öyleyse, Türkiye’nin bu tür adımlarla Osmanlı dönemindeki çok hukukluluğa alıştırılması hedeflenmektedir.

Tayyip Erdoğan, 2010 yılında Marmara Üniversitesi’nin açılış töreninde "Standartlara uyan değil, standart belirleyen ülkelerden biri haline geleceğiz. Eskiden de böyleydik. Farklı inanç gruplarının gerekirse kendi yargılamasını yapmasının mirasçılarıyız. İnşallah gelecekte yine böyle öncü bir rol üstleneceğiz" demişti.

İşte son kayıt, o öncü rolü üstlendiklerini gösteriyor.

Bu konuşma, AKP’nin neden “laikliğe aykırı odak” haline geldiğini de göstermişti ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı açtığı kapatma davasında, çok hukukluluk yerine türban konusundaki uzlaşma çabaları üzerinde durmuştu!

***

Yargıtay dergisinin 2005 yılında yayınlanan 116’ncı sayısında, Mehmet Handan Surlu, “Hukuksal Açıdan 3 Mart 1924 Tarihli Kanunların Getirdikleri” başlıklı yazısında “İstiklal Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından sonra toplanan, Lozan Konferansı’nda, Türkiye'nin önüne azınlıklar açısından çok hukukluluk dayatması getirilmiş ve böylece kapitülasyonların devamının sağlanması ve bağımsızlığımızın yara alması amaçlanmıştır.” demişti.,

Surlu, Prof. Dr. Gülnihal Bozkurt’un “Cumhuriyetle Neden Bugünkü Hukuk Sistemine Geçildi?” başlıklı bildirisinden şu alıntıyı yapmıştı:

“Türk Heyeti, Osmanlı Devletinin tüm çabalarına rağmen, teokratik sistemi nedeniyle aşamadığı (azınlık imtiyazları) ve (kapitülasyon) engellerini Lozan ile kaldırmıştır. Böylece, ülkede kişi ve aile hukuku alanında yüzlerce yıl süren (farklı dini hukuk sistemlerinin geçerliliği) kuralı, Lozan'da yapılan inanılmaz bir mücadele ile sona erdirilmiştir. Bu anlaşma ile kapitülasyonlar ve Konsolosluk Mahkemelerinin yargı hakları kesin olarak sona erdirilirken, büyük devletlerin egemenlik ve bağımsızlığımıza müdahale kapıları olan konsolosluk ve cemaat mahkemeleri tarihe karışmıştır.”

***

Çok hukukluluk AKP’nin ideolojik özlemlerinden biridir. AKP’nin ülkeye sığınmacıları doldurduktan sonra, deprem bahanesiyle vatandaşları mülkiyetsizleştirme hamlesine girişmesi, eş zamanlı olarak da çok hukukluluk uygulamaya başlaması, bilinçli bir tercihtir ama hepsi Anayasa suçudur... Bütün bu uygulamalar, millî egemenliği adım adım yok etme girişimleridir.

Yazarın Diğer Yazıları