İhracat 500 milyar dolara çıkar mı?

Dış ticarette en son 2011 Şubat ayı rakamları açıklandı. İhracat bir önceki yıla göre %22.2 artarak 10.1 milyar dolar, ithalat ise yüzde 48.7 artarak 17, 5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde dış ticaret açığı 3,5 milyar dolardan 7.4 milyar dolara yükseldi. Türkiye için öncelikli sorun dış ticaret açığı ve cari işlemler açığının çok yüksek olmasıdır. Bütün dünya, Yunanistan’ın dış borçlarını, Türkiye’nin ise cari açıklarını tartışıyor. Her yıl ortaya çıkan dış ticaret açığının bir kısmı turizm geliri gibi gelirlerle kapatılıyor. Geriye kalan cari açık 2010 yılında 46.8 milyar dolar oldu. Bu sene de 50 milyar doları geçecektir. Dış ticaret açığını önlemenin en iyi yolu, ihracatı artırmaktır. TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi)’nin 2023 İhracat Stratejisi belgesine göre, 2023 ihracat hedefi 545 milyar dolardır. İhracat artışını siyasi partiler de tartışıyor. TiM, bin kişiyle 100 toplantı yaparak, 500 milyar dolar hedefinin ortaya çıktığını söylüyor. Gerçekten ihracat 500 milyar dolara çıkar mı? İnşallah daha fazla olur... Ancak, bu hedefi söyleyenlerin, lafın bir slogan olmadığını ispat etmeleri gerekir.


Yüksek katma değer oluşmalı
İhracat hedefi doların uluslar arası değerinde aşırı bir oynama olmayacağı varsayımı ile yapılmaktadır. Yani doların bu günkü satın alma gücü temel alınmıştır. Gerçekte doların nereye gideceği çok açık değil. Örneğin, 1970 yılından önce 35 dolarla bir ons altın alınıyordu... Bu gün 1500 dolarla bir ons altın alınıyor. Dış ticarette temel sorun dış açıklar olduğuna göre, 2023’te ithalat artışının daha yüksek olmasını önlemek gerekir. Aksi halde ihracat 500 milyar dolar olurken, ithalat da 750 milyar dolara çıkarsa, Türkiye bunun altında kalır. Örneğin 1999 yılında toplam ihracat 26.5 milyar dolardı. 2010 yılında 114 milyar dolara çıktı. Ne var ki 12 sene önce yani 1999 yılında toplam ithalat da 40.7 milyar dolardı. İhracattan daha fazla artarak 2010’da 185.5 milyar dolara çıktı. Dış açık aynı yıllar itibariyle beş kat arttı. Sonuç bize bu güne kadar ithalata bağımlı bir ihracat uygulaması olduğunu gösteriyor. Örneğin Otomotiv üretiminde ithalat oranı yüzde 70 yüzde 80’ler dolayındadır. İthalatımız içinde yatırım malı ithalatının payı yüzde 15’tir. Üretimde kullanılan aramalı ve hammaddenin payı ise yüzde 72’dir. Sonuç olarak, önce ihracatta daha yüksek katma değer yaratmak zorundayız. Bunun için de ihracat malı üretiminde daha fazla yerli aramalı ve hammadde kullanmalıyız. Ne var ki TL aşırı değerli olduğu sürece aramalı ve hammadde ithalatı, yerli üretime göre daha cazip olacaktır.


TİM’in yönetimi değişmeli
Merkez Bankası ve ihracatçı bunun farkındadır. MB, 2003 temel yılı ve TÜFE bazlı reel kur endeksine göre, sanayileşmiş ülkelerle dış ticaretimizde Mart 2011’de TL yüzde 25 değerlidir. Bu demektir ki ihracatçının bir dolarlık ihracattan eline 1.53 yerine 1.91 lira geçmelidir. İthalatta ise bir dolarlık ithalat için 1.55 TL yerine 1.91 TL ödemelidir. Böyle olursa herkes ara malını içeriden alır. Bunun içindir ki MB, kuru artıracak önlemler aldı. İhracatçı da farkındadır. Bir ankete göre, ihracatçıların yüzde 74’ü en öncelikli sorun olarak döviz kurlarını görürken, bunu yüzde 59.8 ile enerji maliyetleri, yüzde 54.1’le de hammadde ve aramalı fiyatları izlemiştir. TL’nin aşırı değerli olduğunu fark etmek istemeyenler, ihracat malı üretiminde yüksek oranda ithal aramalı ve hammadde kullananlar ile hükümettir. Bu nedenle TİM ihracata sahip çıkmak istiyorsa önce TİM’in yönetimini işi ihracat olan ve ihracatta yüksek katma değer yaratanlara
teslim etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları