İhanetin adı ve aslı
Bölücü terör ülkemizin önemli bir sorunu. Bu tamam da; yapılan yayın, tartışma, görüşme, müzakere, pazarlık ve yasal düzenlemelerde, hiçbir zaman sorunun adı ve aslı dile getirilmedi, neden? Neden; bu önemli sorunun çıkış sebebi, terör örgütünün iddiaları, arkasında hangi güçlerin olduğu; benzer durumlarda, gelişmiş ülkelerin ne yaptığı dürüstçe ve açık bir dille Türk Milletine anlatılmadı? Neden; su gibi kan akarken, şehit cenazeleri yurdun dört bir yanına taşınıp analar ağlarken; şehirler yakılıp yıkılarak kanunlar çiğnenip kamu düzeni işlemez hale getirilerek, zihinler hep karıştırıldı? Neden hep, emperyalist tekniklerle gerçekler gizlenmeye; “demokratikleşiyoruz”, “Kürt sorunu”nu çözüyoruz” ve “Türkiye dünyaya model oluyor” gibi yalanlarla kamuoyu sürekli aldatıldı? Türk Milleti anlamasın diye değil mi?
Özal’lı yıllardaki terör
Sorun açıkça ortadadır; ülkemiz, varlığımız terör örgütünün saldırısına uğramıştır. İlk hedef ülkemizi bölüp, etnik bir devlet kurmaktır. Sonra, komşu ülkelerde gerçekleşecek etnik devletlerle birleşip “Kürdistan”ı meydana getirmektir. Bunu bilmeyen yok. 1978’de yayımlanan “Bildirge” ile örgüt açıkça ilan etmişti. 1984’de, Özallı yıllarda başlayan kanlı terör saldırıları tırmanarak zirveye ulaştı. Özal’ın 1993’de vefatı üzerine hükümet değiştiğinde manzara şöyleydi: güneş batınca güvenlik güçleri şehir merkezlerine, panzersiz giremiyordu. Yeni Hükümet kararlı davranınca, kısa zamanda netice alındı. Bu durumu teröristbaşı, “Biz terörü Güneydoğu’da devlet kurmak için başlatmıştık, ama Türk Ordusu sandığımızdan güçlü çıktı ve bunun mümkün olmadığını görerek, ’Demokratik Cumhuriyet Projesi’ni devreye koyduk” demişti. Demişti, ama 1997’den itibaren terör örgütü ezilip dağıtılmış ve eylem yapamaz duruma getirilmiş; elebaşı yakalanıp idama mahkum edilmişti. 2002 seçimleri bu şartlarda yapıldı. Yeni iktidar, bu yenilmiş olan örgütle “müzakere” yolunu seçti. Bunun üzerine 2004’de toparlanan PKK, terörü yeniden başlattı. Böylece bugünlere geldik. Yani, “Demokratik Cumhuriyet Projesi”nde, büyük çapta hedefine ulaşıldı. “Demokratik Cumhuriyet” sözcüğü, “eşit, ortak devlet” anlamındadır. Teröristbaşının ifadesiyle: “Ortak vatan Türkiye ve Kürdistan’dır.” (26 Ağustos 2009) Buna göre 780 bin km olan coğrafyamız; Kürt ‘ulus!’ devletinin(!) vatanı “Kürdistan!” ile Türk ve Kürt devletinin ortak vatanı ” Türkiye “ olarak bölüşülüyor! Yani vatanımızın yarısından fazlası PKK/KCK’nın oluyor.
Türk Milleti kavramı
Kısaca PKK, “Türkler gibi biz de ayrı bir milletiz/halkız” iddiasından hareket etmektedir. Tabii bu iddia, sosyoloji ilmi, siyaset ve uluslararası hukuk bakımından geçersizdir ve safsatadan ibarettir. Zira dünya düzenine göre Türk Milleti kavramı, bütün etnik ve inanç gruplarını da ifade etmektedir. Aynen Almanya, Fransa, ABD, Yunanistan, Çin, Japonya vb. olduğu gibi. Türkiye’mizde nüfusumuzun % 93’ünün ana dilinin Türkçe olması, bu gerçeğin en kesin delilidir. (2005 AB Web sitesi İstatistik Kurumu) Bir haçlı projesi olan PKK’nın bu iddiaları ile Erdoğan’ın şu ifadeleri örtüşmektedir. Özetlersek: “Türkiye sadece Türklerin değildir, Türkiye’de 36 etnik grup vardır, Türkiye hepsinindir. Türk, bunlardan biridir, demokrasi gereğince de,birbirine eşittir. (1993, 2. Cumhuriyet tartışmaları) Yine Erdoğan’ın parti grubunda mealen; PKK’yı düşman olarak görmüyorum. İnsanları öldürdüğü için suç işliyor diyorum, şeklindeki konuşması da önemlidir. Yani, en büyük ihanet ve suç olan vatanı, milleti ve devleti bölmek suç sayılmıyor. Çünkü, tarihin en eski ve köklü milletlerinden biri olan Türkler, etnik bir grup sayılıp, “Türkiye sadece Türklerin değildir” denilerek, bünyesindeki ayrılmaz uzuvlarıyla egemenliği bölüşmesi isteniyor. Şimdi de, eş başkanlık sistemi ile devletin nasıl paylaşılacağına bakalım: 1) Halkların Demokratik Partisi, 2015 Seçim Bildirgesi: “Parlamenter sistemi demokratikleştireceğiz ve eş başbakanlık sistemini hayata geçireceğiz. Eş başkanlık sistemi siyasi partilerin, idari yapının, siyasi, sosyal ve kültürel yaşamın bütün kademelerinde yasallaştırılacak. 2.” Demokratik Özerklik Çalıştayı “bildirisi;” Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, demokratik Türkiye cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur.” (Aralık 2010)
Pazarlık masasındakiler
Bu anlayışladır ki, ülke bütünlüğü pazarlık masasına konulup Habur, Oslo ve İmralı’da müzakereler sonunda mutabakata varılmıştır. İmralı mutabakatının (8.1.2013, Radikal) 1. Md.deki “Çatışmasızlık” şartı gereğince güvenlik güçlerinin eli kolu bağlanıp, karakol ve kışladan çıkamaz hale getirilmiştir. Bu ise, daha önceki yıllarda terk edilen alan hakimiyeti stratejisi gereğince sahadaki üstünlüğün PKK/KCK bölücü terör örgüne devrinden sonra, şehirler başta olmak üzere bütün yerleşim birimlerinde de, hakimiyetin örgüte devri sonucunu doğurmuştur.
Şu çok iyi bilinmelidir ki; Gücünü silahtan ve kandan aldığını bilen PKK/KCK, asla silah bırakmaz. Bu oyun terk edilmeli; Kanlı ihanetle gerçek mücadele yapılmalıdır.