İftiraya cevap hakkı...
El freni patlayıp yokuş aşağı kontrolsüzce giden Osmanlı Sarayının ihtişamlı günlerine isyan eden Nefi''nin ünlü hicivleri artık adından başka millî yanı kalmayan eğitim müfredatından da çıkarıldı. Kim gocunuyorsa? Devrin Sadrazam''ına:
"Tahir Efendi; bana kelp demiş,
İltifatı bu sözde zehirdir.
Maliki mezhebim zira benim;
İtikadımca kelp Tahir''dir..." diyen Nefi''nin aziz ruhu önünde saygı ile eğiliyorum. Ve okuyucularımıza "Kelp"in "Köpek" anlamı taşıdığını hatırlatıyorum. Adı sanı önemli değil, bir dönem aynı gazetede görev almış bile olsak hiç sevmedim. Ayağımı kaydırmak için "Genelkurmay, bu Yavuz''u istemiyor. Bunu atalım" diyenle protokol dışında hiç görüşmedim. En azından aynı sofrada olmadım. Kıskanç, haris ve de oportünist olduğunun farkındaydım. FETÖ''nün gazete ve kuruluşlarında vaktinde çalıştığı bilinir, ancak 17-25 Aralık''a sığınarak "Onları en iyi ben bilirim" kolaylığına kaçıp vaziyeti kurtarmaya kalkıştı. Dedik ya Fetöcülük bir dönem geçer akçe idi. İlgilileri, Fetö''nün eniklerinin ana akım medyaya paraşütle transferini hatırlar. İsim isim yazarsam bu sütunlara sığmaz. Sözde ana akım medyadan AKP hükümetlerinin "Müşavirlik" kadrolarında da boy gösterdiler. Başbakanlık, Dışişleri, MİT ve diğer kurumlara rahatlıkla sızdılar. Bazıları bilgisayar, yazılım gibi alımlara adları bulaşınca uzaklaştırıldı. Sahipleri iş unutulana kadar uykuya aldı onları. Fakat işsiz de bırakmadı. Melih Gökçek aracılığı ile belediye şirketlerinde yönetim kurulu üyeliklerine getirildi. Birkaç yıl Balgat''taki nargile bahçelerinde okey oynama bahanesi ile Fetö''ye "Fişleme görevlerini" yerine getirdiler.
Bukalemun gibi renk, yılan gibi deri değiştirmeyi iyi bilirler. Kendisinden önce bir başka cemaatin tetikçiliğini yapan fakat çok şaibeli işlere giriştiği için gözden düşen "Melih sever"likte mahir birinin yerine "Temsilci" oldu. Referansı ise eski bakan ve etkin bir isimdi. Giyinişi, konuşması, bakışları ile tipik Fetö elemanı olan bu zat, referanslarına güvenerek sızdırıldığı yapıda kendi kadrosunu kurup, cemaat ilkelerine uymayanları tasfiye ederken "Otorite"yi patron adına yaptığını deklare ediyordu.
Mantalite aynıdır. Foyası meydana çıkan, Fetö''den sıyırmak için kendi köşesine "Türkçü" bir isim takan zat, tıpkı selefi gibi dedikodu ve polemik yazarak önce kendisini kurtarmayı sonra da vaziyete göre rol çalmayı hesapladı. Her fırsatta bu satırların yazarı ile uğraştı. Ayağımı kaydırmayı başaramayacağını anlayınca "Yeni oluşan ana akım medya" da köşe kapmaya çalıştı. Başardı da netekim. Üflemeye, dedikoduya devam ediyor. Sütten çıkmış ak kaşık rolü ile işe aldığı Fetö''den sorgulanan kişiyi yükselmekte olan bir partinin basın bürosunda görevlendirmeye kalkıştı. Doğrusu kanıma dokundu. İki yıl boyunca "Açığımı bulmakla görevlendirilen ve ayak üstü 40 yalan söyleyen Akit atığı, muhabir kılıklı kişinin yeni sızma girişimi"ne karşı çıktım. Sıvışarak, sığındığı yere neden alınmadığını sorgulayarak, bana Fetö damgası vurmaya çalışan hödüğün kimliğini ifşa ederek "Eleman"ın kompartımana monte edilmesini engelledim. Kinlendi maydanoz... Bütün renklerin kirlendiği dönemde sözde ana akımcılar iflas edince, bu satırların yazarının "Muhalif kanallar''da telifsiz misafir konuk" olmamı da hazmedemedi. Meslek namusundan asla şüphe etmediğim, "Millîliği" konusunda endişemin olmadığı bir televizyon kanalının Ankara Temsilcisine: "Şu Yavuz Selim''i programlarına çağırma! Fetöcüdür. Yazdığı ikinci kitabı para karşılığı yayın sokmadı" diyen "İyi aile çocuğu" ile bireysel meselem yok. Bu satırların yazarı ile beraber Yeniçağ''da yazanlar ve kamuoyunda muhalif olarak bilinen 30''dan fazla kişi ile ilgili "Fetö adına bir siyasi partiye sızmaya kalkışmak iddiası" ile yaşadığımız gözaltı günlerini ilgili okuyucu hatırlar. O günlerde bizimle ilgili tek satır yazmaya cesaret edemeyen adı bizde saklı şahıs, ilk olarak benim "Pardon" denilerek serbest bırakılmamı haberleştiremediği gibi, bana ziyarete gelen siyasilerle çekilen fotoğraflarda şahsımın görüntüsüne tahammül edemedi. Böylesi kifayetsiz muhterisleri öncesinde olduğu gibi tekmelemekten vazgeçtim. Kaba kuvvetten hoşlanmam. Tacizcileri cezalandırdığım için hiç de pişman değilim.
Şimdi; buradan meydan okuyorum: Dedikodu, kıskançlık gibi ezikliğe gerek yok. Senin "Fetöcülüğün tescilli..." Benimkini ispat edemezsen, seninle uğraşmaya devam edeceğim. Fetö ve Taraf ile ilişkilerini ifşadan geri durmayacağım. Adını da sadece, Cumhuriyet Savcıları talep ederse, vatandaşlık görevi gereğince veririm. İtiraf edip, özür dilersen çoluk-çocuğunun yüzü-gözü hürmetine affederim...