Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

İdamın kaldırılması, bir sağdan bir soldan mektup okunması

İdam cezası ne zaman, niçin ve nasıl kaldırıldı? Teröristbaşı idamdan nasıl kurtuldu? Bu konular sert bir üslupla tartışılıyor, ama gerçekler çarpıtılarak. Özellikle bazı siyasilerin bilerek, bazı medyanın bilerek veya bilmeyerek saptırdığı idam konusu siyasetin gündemine tekrar oturdu. Miting kürsülerinde yapılan mide bulandırıcı istismarlar ve tenezzül edilen asılsız anlatımlar vicdanları sızlatacak boyutlara ulaştı. Geçenlerde deneyimli ve kıdemli gazeteci Fatih Çekirge de, idam konusunu yazdı. Ama maalesef çok yanlış olarak.
Bunun için terörle mücadelede önemli olan bu meseleyi kısaca izah edelim.
Yalnız söz buraya gelmişken önce şu TBMM’de, idamların siyasete malzeme yapılmasındaki fütursuzluğa da temas etmeliyiz.12 Eylül darbecilerinin idamların infazında takip ettikleri “bir sağdan-bir soldan” denge siyasetinin, 30 yıl sonra aynen karşımıza çıkarılmasına üzülerek şahit olduk. AKP Genel Başkanı’nın durup dururken, hem de TBMM’de, haksız yere idam edilen ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ve soldan bazılarının, denge siyasetine göre “bir sağdan-bir soldan” mektuplarını okumasını dehşetle ve hayretle izledik.
Hayatlarının hiçbir döneminde sahiplenmedikleri bu mağdur gençleri ve başlarına gelen felaketi, referandum öncesinde birden hatırlayıp, siyaset kürsüsüne taşımaları, gerçekten vicdanları bir defa daha kanattı. Bu çirkin siyaset, gençlerin ailelerinde hangi duygu ve acıları tazeleyeceği, insani anlayışla ne kadar bağdaştığı hiç düşünülmeden yapılabilmiştir.
İdamın kaldırılmasına gelince. Teröristbaşı 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirildi, 31 Mayıs 1999’da yargılanması başladı, aynı yıl 29 Haziran’da idam cezasına çarptırıldı. Hemen temyiz edilen dava dosyasıyla ilgili inceleme başladı ve 25 Kasım 1999’da Yargıtay, idam cezası ittifakla onayladı.
Bunun üzerine, iç hukuk yolları tüketildiğinden teröristbaşının avukatları aynı gün AİHM’e başvurdu. Mahkeme 30 Kasım 1999’da başvuruyu incelemeye aldığını ve esas hakkında karar verinceye kadar infazın durdurulması (ihtiyati tedbir) kararını alarak Türkiye’ye bildirdi.
AİHM’in bu kararı üzerine 10 Ocak 2000’de 57. Hükümeti kuran 3 genel başkan, dosyanın Başbakanlıkta bekletilmesine karar verdi. Kesinleşmiş mahkeme kararları bekletilemez diyen anayasamıza ve 3 genel başkanın, (Mesut Yılmaz o tarihte Bakanlar Kurulu üyesi de değildi) böyle bir yetkisinin olmamasına rağmen bu karar alınmıştır. Yetkisiz olan üç genel başkanın ortaklaşa bir karar almasına da ihtiyaç olmadığı halde.
Dosya, idam cezaları hakkında tasarruf yetkisi olan TBMM’ye gönderilmeliydi. Doğru olan buydu.
Kanaatimizce bu karar, Bakan sıfatımızla o tarihte de açıkça ifade etmiştik, Hükümet idamın infazından çekiniyormuş gibi yorumlanarak, terörle mücadelede zaaf doğurmuştur.
Eğer dosya TBMM’ye gönderilseydi ne olurdu? Kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Çünkü TBMM’nin önünde, AİHM’in ihtiyati tedbir kararı vardı, 1984’den beri kesinleşmiş idam dosyaları bekletiliyordu. Karar buna göre verilecekti.
Ayrıca o tarihte Meclisteki partilerden MHP hariç diğer partiler; DSP, ANAP, DYP ve SP idama karşıydılar.
Bu ortamda idamın kaldırılması şöyle oldu.
* AB uyum yasaları gereğince 3 Ekim 2001’de Anayasa değiştirilerek, “savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları” hariç idam kaldırıldı.
* 3 Ağustos 2002’de Türk Ceza Kanunu değiştirilerek, “savaş, çok yakın savaş tehdidi” hariç idam cezaları kaldırıldı. Yani “terör” suçları idam kapsamı dışına çıkarıldı ve “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezasına çevrildi.
İşte teröristbaşı bu değişiklikle idamdan kurtulmuş oldu.
2001 Anayasa değişikliğine bütün partiler evet dedi. Ama 2002’de TCK değiştirilirken, yani terör suçları idam kapsamı dışına çıkarılırken, sadece MHP “Hayır” dedi. Diğer partiler; DSP, ANAP, DYP, SP, AKP ve YTP “evet” oyu kullandı. AKP “evet” oyu verdiği gibi, partiler arası ihtilafın giderilmesinde de aktif rol oynadı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin istisnai hallerde idamı kabul eden 6 nolu Protokolü 26 Haziran 2003’de; idam cezasını tamamen kaldıran 13. Protokol 9 Ocak 2004’de AKP hükümeti tarafından kabul edildi.
Ülkeler bu iki protokolü AB’ye üye olduktan yıllar sonra imzalamışlardır.
Çünkü AB teröristbaşını idamdan kurtarmak istiyordu.

Yazarın Diğer Yazıları