Hükümetleri de spekülatif fonlar yönetiyor
Önceki gün, Maliye Bakanı Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2010 bütçesini sundu.
Sunumdan önce bir gazeteci arkadaş bana, önünüzdeki bütçe sunumu için Maliyenin önünüze koyduğu raporların kaç sayfa olduğunu biliyor musunuz diye sordu? Ben de “Üst üste konulan raporların kalınlığına bakarak, herhalde 1000 sayfadan fazladır” dedim. Gazeteci “Tam 2200 sayfa... Acaba bu raporlar bütçe açıklarını izah etmek için mi bu kadar sayfa hazırlandı?” diye ilave etti.
Aslında, 2010 bütçesi ile ilgili raporlarda Meclise daha önceki yıllarda sunulan raporlardan farklı olarak, özel şirketler ve özel araştırma kurumlarını kaynak gösteren paragraflar ve istatistikler vardı.
Örneğin, Bakanın yaptığı sunumda, şöyle bir cümle vardı... “McKinsey’in yaptığı bir çalışmaya göre, Türkiye sağlıkta kapsam ve hizmetlere erişimde Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerini bile geride bırakmıştır.”
Üniversitede, başka bir kaynaktan ve üzerinde düşünülmeden, yorum yapılmadan yapılan alıntılara, “makaslama” denilirdi. Anlaşılan
odur ki, Maliye Bakanı da yukarıdaki cümleyi makaslama yoluyla almış.
McKinsey, üst düzey işletme ve yönetim sorunlarını araştıran özel bir yönetim danışmanlık firmasıdır. Özel firma olması, yaptığı araştırmanın yanlış olduğunu göstermez. Belki daha da sağlamdır. Ancak yaptığı araştırmada yalnızca özel sağlık hizmetlerini mi, yoksa tüm sağlık hizmetlerini mi değerlendirmiş? Belli değil... Muhtemeldir ki yapılan araştırma, sağlık konusunda yatırım yapmak isteyen uluslararası sermaye için yapılan bir araştırmadır... Aksi halde, özel bir şirket kamusal yarar sağlasın diye araştırma yapmaz...
Kaldı ki, özel yatırımlar için özel fayda ve kârlılık esastır. Özel yatırımlar da hedef yasaların el verdiği ölçüde kâr maksimizasyonudur. Oysaki kamu yatırımlarında hedef, sosyal fayda ve maliyeti karşılaştırıp, toplam faydayı maksimize etmektir. Bunu da resmi araştırma kurumları ve devlet kurumları yapar.
Maliye Bakanı Türkiye’nin bütçesini takdim ederken, özel bir araştırma kurumunu kaynak göstermesi, doğru değildir.
Ayrıca Türkiye’de ihtiyacı olanların sağlık hizmetine erişmesinin ne kadar güç olduğunu herkes biliyor... Bize de her gün şikayet ediliyor veya yardımcı olmamız için talep geliyor.
Grafiklerin ve tabloların yer aldığı power-point sunumda ise benzer örnekler de vardı. Örneğin, dünya ekonomik gelişmelerini göstermek için Reuters Ajansının “Batık Kuru Yük Taşımacılık Endeksi” verilmişti.
IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumları kaynak göstermek çok doğaldır. Ancak bir medya ajansını kaynak göstermek, bilimselliğe aykırıdır. Bütçe devletin mali planı olduğu gizi, özel sektör için yatırım ve üretim planlamasına baz oluşturur. Bu nedenle, samimi, güvenilir ve ciddi olması gerekiyor. Batık kuru yük taşımacılık endeksi mutlaka doğru bir endekstir. Ancak Türkiye de yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı yatırım sermayesinin ne işine yarayacaktır.
Spekülatif fonların yönettiği küresel süreç, devleti ikinci plana itmeye çalışıyor. Ekonomik faaliyetlerin toplumu ilgilendiren sosyal faydası ile ilgilenmiyor... Bu nedenledir ki, Dünyada fakir sayısı arttı. IMF ve Dünya Bankası bile fakirlikten şikayet etmeye başladı. IMF, fakirliğin savaşlara yol açabileceği tahminlerinde bulundu...
İşte artan yoksulluğun temel nedeni, ekonomilerde maliyetlerin halka yayılması, karların ise belirli kişi ve guruplara gitmesidir.
Hükümetler de bu gidişe kayıtsız kalıyor. Çünkü küresel süreci yöneten spekülatif fonlar aynı zamanda hükümetleri de yönetiyor.