Hükümet tüketicinin soyulmasına göz yumuyor

Bankalar, tüketici kredilerinden çok farklı faiz alıyorlar. Söz gelimi taşıt kredilerinde aylık yüzde 1.17 ile 1.50 arasında, ihtiyaç kredilerinde aylık yüzde 0.90 ile 1.72 arasında faiz alıyorlar.
Bankalar taşıtı ipotek ediyor. Yani alacakları garantili... Buna rağmen bileşik faiz hesabı ile yıllık yüzde 30’lara varan faiz alıyorlar.
Söz gelimi bir yıl vadeli ve her ay ödemeli 10.000 lira taşıt kredisi alırsanız, bankaya 1. 684 lira faiz ödeyeceksiniz. Her ay ödemeli olduğu için ortalama bu faiz 6 aylık faiz demektir. Buradan gidersek aylık faiz ilan edilen faizden yüksek oluyor.
Bunun bir nedeni bankaların ilk aylarda faizi daha yüksek oranda tahsil etmesidir. Ayrıca bu krediler üstünde yüzde 15 banka ve sigorta muameleleri vergisi ve yüzde 5 Kaynak Kullanımı destekleme fonu alınıyor. Yine bankalar yüzde 2’ye kadar dosya masrafı alıyor. Bankalar kredi için hem faiz, hem de dosya masrafı alıyor. Sonuçta tüketici kredilerinde yıllık faiz yüzde 28’e, yüzde 30’lara çıkıyor. Bu doğrudan doğruya tüketiciyi istismardır. Bankaların önce faizi tahsil etmeleri de bir istismardır.
Bankalar imtiyazlı kurumlardır. Bu imtiyaz devlet tarafından veriliyor.
Ayrıca bankalar, çürük alacaklarına karşılık ayırıyor. Bir süre sonra tahsil edemedikleri alacaklarını vergi matrahından düşüyor.
Devlet imtiyazını kullanarak tüketicinin sömürülmesi, yasalarla önlenir. Ne var ki Türkiye’de yasalar da tüketiciden değil, bankalardan yanadır. Söz gelimi banka ve sigorta kartlarından ne kadar faiz alınacağını, ilgili yasaya göre Merkez Bankası tayin eder. Merkez Bankası ise bu kartlardan yüzde 34 faiz alınacağını kararlaştırıyor. Oysaki kendisi bankalara yüzde 5.75’ten para veriyor. Yani MB yüzde 5.75’ten para verdiği bankalara sen bu parayı yüzde 550 kârla tüketiciye sat, tüketiciden yüzde 34 faiz al diyor. Bankaların eli tüketicinin cebinden çıkmıyor. Çeşitli isimler altında faiz ve komisyon alıyor. Tüketici kredileri ve kredi kartlarından bankaların aldıkları faiz ve komisyonlar şöyledir:
- Dosya parası,
- Alış-veriş faizi,
- Nakit avans faizi,
- Borç transfer faizi,
- Gecikme faizi,
- Nakit avans komisyonu,
- Limit aşım komisyonu,
- Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi,
- Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu.
- Zaman zaman Merkez Bankası kredi artışlarını önlemek amacıyla kararlar alıyor. Yine kredi kartlarında limit getiriliyor.
Bu istismarı önlemenin yolu tüketici kredilerine ve kredi kartlarına sınır getirmek değil, tüketiciyi koruma kanunu ve tefeciliği yasaklayan yasalara göre önlem almaktır... Kaldı ki tefeciliği önlemek hükümetin görevidir. Maalesef Hükümet de tüketiciden yana değil, bankalardan yana tavır alıyor. Hükümet bankalar sağlamdır diyor... Bankaların tüketiciyi ezerek sağlam kaldığını görmek istemiyor.
MB’nın aldığı kısıtlayıcı önlemlere rağmen, tüketici kredileri artıyor..
BBankaların kazığına rağmen tüketici neden kredi alıyor? Bu soru yanlış bir sorudur... Çünkü dünyanın her tarafında tüketici ihtiyaçlarının bir kısmını kredilerle karşılar. Devlet vatandaşın tefecilerden korunması için banka imtiyazı vermiştir. Devlet imtiyazlarının kötüye kullanılmasını önlemek de siyasi iktidarların görevidir.
Bir başka eksiklik, tüketicinin kendisindedir. Tüketici iyi organize olursa, düzenden hakkını alır. En azından soyulmaktan kurtulur.

Yazarın Diğer Yazıları