Hükümet tarımın önünü kesti

2012 yılında tarım sektörü cari fiyatlarla 110 milyar liralık katma değer yarattı. Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sı da (GSYH) aynı yıl 1 trilyon 417 milyar lira oldu. Tarım sektörünün GSYH içindeki payı yüzde 7.76 oldu.
Türkiye’de istihdam sayısı 24 milyon 800 bindir. Bunların 5.5 milyonu tarım sektöründedir. Yani tarım sektörünün üretimdeki payı yüzde 7.76 olmasına rağmen istihdamdaki payı yüzde 22’dir.
Son yıllarda büyük şehirlere yapılan göç azalmıştır. İşsiz kalanların bir kısmı tarıma geri dönmüştür. Tarım, işsizliği absorbe eden, gizleyen bir sektördür. Mamafih Ocak 2013’te genel işsizlik oranı yüzde 10.6’dır. Tarım dışı işsizlik oranı ise daha yüksek yüzde 12.9’dur.
Tarımsal destekler son yıllarda arttı. Ancak uygulanmakta olan politikalar nedeniyle tarım ürünlerimiz dünya pazarlarında yarışamıyor.
Söz gelimi zeytinyağına kilo başına 60 kuruş destek yapılıyor. Zeytinyağının ortalama fiyatı 5 liradır. Yapılan destek fiyatın yüzde 12’si dir. Oysa ki Merkez Bankası’nın TÜFE bazlı reel kur endeksi 120’dir yani halen döviz kuru yüzde 20 düşük, TL yüzde 20 daha değerlidir. Bu demektir ki uluslararası piyasalarda bizim zeytinyağı Yunanistan’a göre yüzde 20 daha pahalıdır. Bu şartlarda uygulanan kur politikası nedeniyle devlet bir yandan teşvik verip öte yandan çiftçinin önünü kesmiştir.
Tarımda temel sorunlardan birisi altyapı yetersizliğidir. Söz gelimi tarımda sulama imkanı tarımsal desteklerden daha önemlidir. Türkiye’de tarım arazilerinin yalnız yüzde 24.1’i sulanıyor. Yüzde 75.9’u sulanmıyor. Sulanmayan arazilerde verim düşüktür... Karın tokluğuna zar-zor yetiyor.
Tarımda makineleşme ise çok yavaş gidiyor. 2000’den 2011’e geçen 11 yılda traktör sayısındaki artış yüzde 19.4, biçerdöver sayısındaki artış ise yüzde 13.8 olmuştur.
Türkiye’nin finans ve kur tuzağına düşmesi, sonuçta tarımda üretimin düşmesine ve yerine ithalatın artmasına neden olmuştur.
Tarımsal ürünlerde fiyatlar da suni olarak, TL değerli olduğu için üretime göre daha düşük gelen ithal fiyatları nedeniyle, düşmüştür. Buna rağmen değerli TL nedeniyle ithalat artmıştır.

Yukarıdaki tabloda, 2012 yılında, buğday, mısır, çeltik fiyatlarının enflasyon altında kaldığı görülüyor. Yetmedi mısır ve çeltik fiyatları bir önceki yıla göre de geriledi.
Aşağıdaki tabloda fiyatı düşen tarımsal malların üretiminde de düşme oldu. Ayrıca son 7 yılda tarım üretimi, nüfus artışının çok altında kaldı.


Son yedi yılda nüfus artışı yüzde 9.3 oldu. Buna karşılık tahıl üretimi yüzde 9 geriledi. Halk ne yedi? Demek ki azalan üretimin yerini ithalat aldı.
Sonuçta Türkiye; tahıl üreten bir ülke değil, tahıl ithal eden üstelik de GDO’lu ürün ithal eden bir tarım ülkesi haline geldi.

Yazarın Diğer Yazıları