Hristofyas'ın barış ve çözüm maskesi düştü...
Rumların Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapma hedefiyle Türkleri top yekun ortadan kaldırma girişimleri belleklerde hâlâ daha tazeliğini korumaktadır. Rumların bu hedeften bugün de vazgeçmediklerinin bilinmesine rağmen, Rumlarla Türklerin Kıbrıs’ta barış ve huzur içerisinde yaşayabileceklerine inananlar vardır.
Özellikle Hristofyas’ın GKRY Başkanlığına seçilmesinin ardından Kıbrıs Türkleri ile Rumların aralarındaki sorunu çözebileceklerine inananların sayılarında artış olmuştur. İki tarafta da anlaşma olacağına dair ümitler doruğa çıkmıştır. 21 Mart 2008 tarihinde KKTC Cumhurbaşkanı Talat ve GKRY Başkanı Hristofyas arasında yapılan ilk zirvede komitelerin ve çalışma gruplarının oluşturulmasıyla ve iki tarafın da Birleşik bir Kıbrıs yaratma konusunda yaptıkları hararetli açıklamalar sonrasında sorunun çözümüne inananlar daha da umutlanmıştır. 23 Mayıs’ta gerçekleşen ikinci zirve toplantısı sonunda “ortak bir vizyonda buluşulduğu, komite ve çalışma gruplarında yol alındığı ve iki tarafın da federasyon tezine sadık olduğu” açıklandı. Bir kısım yazar ve medya kuruluşu ise daha da ileri giderek 23 Mayıs zirvesinde Hristofyas’ın “yeni bir ortak devletin kurulmasını” kabul ettiği, çözümde oluşturucu devletlerden birinin KKTC olmasına onay verdiği ve böylelikle de Kıbrıs Türkünün eşit ortaklığını onayladığını yazarak çözüme inananlara daha da ümit pompalamayı tercih ettiler.
Çizdikleri pembe tablo ile özellikle Türk kamuoyunu yalan ve düzmece haberlerle zehirlemeye çalışan bu işbirlikçi yazar ve medya kurumlarının maskeleri Rum tarafındaki siyasilerin açıklamaları ile düşmüştür.
Rum tarafının Megali İdea ülküsünden, Enosis’ten, adanın Elenleştirilmesinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceği, hedeflerinde çözüm-barış-kardeşlik gibi olguların bulunmadığını unutanlara, anlamak istemeyenlere Hristofyas’ın şamar niteliğindeki açıklamalarından birkaç örnekle gerçekleri göstermek istiyorum. Artık kafaları, devekuşu misali kumdan çıkarma zamanıdır ve Hristofyas’a umut bağlayanlar gerçeklerle yüzleşmelidir.
Hristofyas’ın açıklamaları
Geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarla Hristofyas “Kıbrıs’ta yeni ortaklık devletini kabul etmesinin söz konusu olmadığını” kendisine yöneltilen suçlamalara rağmen “ilkeleri savunmaya” devam edeceğini, “çetin müzakereler olacağını ve Türkiye’nin tezlerini değiştirmemesi durumunda çözüm olmayacağını” savundu.
Hristofyas “Birbirimizle dövüşmekten vazgeçelim, çünkü Türkler bunu istismar etmeye çalışacaklar. Kıbrıs sorunu bitmiş değil. Kıbrıs sorunu açıktır, bir ara çetin müzakereler olacak. Diğer taraf da tezlerimizden kolayca döneceğimizi beklemesin. Türkiye kabul edilemez tezlerini değiştirmez ise Kıbrıs sorununda çözüm olmayacak. Tek egemenliği, bir vatandaşlığı, tek uluslararası temsiliyeti olan tek bir devlet olacak. Kuracağımız iki bölgeli iki toplumlu federasyonun temeli budur. Sorunun çeşitli yönleri birlikte incelenecek. Kıbrıs sorununun çok önemli yönleri üzerinde farklı tez ve görüşlere sahibiz. Daha yeni başladık. Soğukkanlılık, kendine hakim olma ve elbette ilkeleri savunmak gerekecek. Her kimden gelirse gelsin, suçlamalara aldırmadan, ilkeleri savunuyorum.”
Hristofyas kendi savunduğu ilkeler kabul edilmezse anlaşmanın olmayacağını söylemektedir.
Hristofyas’ın savunduğu ilkelerde Kıbrıs Türkünün eşit ortaklığı bir yana varlığına bile tahammül edilmemektedir. Tek egemenliğe, tek vatandaşlığa, tek temsiliyete dayanması öngörülen çözümde AKEL’in yıllardır altını çizdiği “tek millet-tek vatan” savsatasının gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.Yaratılmak istenen, “Kıbrıs Milleti” içerisinde Kıbrıs Türkünün azınlık toplum olarak Rum’a yamalanmasından başka bir şey değildir. Rum çoğunluğun hakimiyetinde ve egemenliğinde Kıbrıs Türkü devletsiz bırakılacak ve yok edilecektir. Hristofyas’ın mütemadiyen Anavatan Türkiye’ye saldırması, “Anavatanların dadılığına ihtiyacımız yoktur, Anavatan’ların kucağından kurtulmamız gerekir” diyerek aklı sıra Kıbrıs Türkünü Anavatan Türkiye’ye karşı kışkırtması, Kıbrıs Türkünü “yalnızlaştırma ve çaresiz bırakma” siyasetinin bir parçasıdır.
Anavatan Türkiye’den kopacak Kıbrıs Türkü yılana sarılır gibi Ruma sarılacak, Rum da icabımıza bakacaktır. Oynanmak istenen oyun budur.
Hristofyas’ın barış ve çözüm peşinde koştuğunu iddia edenler, Hristofyas’ın geçtiğimiz hafta 200 bin avro ödenek ayırarak Larnaka’da sözde Ermeni Soykırımı Anıtı diktirmesi ve anıtın açılışında Türk düşmanlığı sergilemesine ne diyecekler?
Barış ve çözüm peşinde koşan Hristofyas’ın, Rum Milli Muhafız Ordusu’na Fransa ve Yunanistan ile birlikte 2-6 Haziran’da ortak tatbikat yaptırmasını nasıl açıklayacaklar?
Barış ve çözüm peşinde koşan Hristofyas’ın, Papadopulos’un Avrupa Adalet Divanı’nda Kıbrıs Türk Halkının AB’nin Mali Yardım Tüzüğü’nden yararlanmasının önlenmesi amacıyla açtığı davalardan vazgeçmek yerine 8 yeni davayı daha açmasına ne diyecekler?
Hristofyas’ın barış maskesi artık tamamen düşmüştür.Yapmamız gereken, Rumların barış ve çözüm istiyoruz diye geçmişte başarıyla kandırdıkları dünya kamuoyunu bunun gerçek olmadığına, Rumun barış istemediğine onları inandırmaktır.