Hizbullahçı AKP'li milletvekilleri?
Demek Tayyip Erdoğan’ın ağzını bozması ve renginin solması bunun içinmiş!
Demek AKP’de Hizbullahçılarla sarmaş-dolaş olan milletvekilleri varmış.
Demek bu milletvekilleri Hizbullahçıları derneklerinde ziyaret etmiş!
Demek Tayyip Erdoğan bu rezilliği ahali duymasın diye korku salıp konuyu kapatmak istemiş!
Bütün bunları nereden mi
çıkardım?
Ana muhalefet liderinin söylediklerinden!
Ne diyor Kılıçdaroğlu?
Van ve Batman’da AKP’li mebuslar Hizbullah’ın Derneğine gitmiş!
Peki CHP lideri yalan mı söylemiş?
Söylememiş, tersine Batman AKP milletvekili Ahmet İnal sorulan soru üzerine Hizbullahçı olarak bilinen Mustazaf Der’in Batman bürosunu ziyaret ettiğini saklamıyor ve çay içmeye gittim diyor.
Hal bu ise sorarım size nedir bu
fotoğraf?
Bir milletvekili Hizbullahçı diye bilinen bir derneği niçin ziyaret eder?
O Hizbullah ki insanları diri diri gömecek kadar insanlıktan nasibini almamış bir canavar örgüt!
O Hizbullah ki yaptığı vahşetlerle şanlı dinimiz İslam’ı kirletmiş!
AKP mebusu sakın Mustazaf Der’in Hizbullahçı dernek olduğunu bilmiyorum demesin, böyle bir şey milletle dalga geçmek olur!
Kuşkusuz böyle bir ziyareti yapmakla Ahmet İnal kesin Hizbullahçıdır gibi bir sonuç çıkmaz ancak soruyorum şimdi birileri çıksa ve bu ziyaret aslında AKP ile Hizbullah arasında var olan muhabbet bağının işareti dese çok mu abartmış olur?..
Dahası, caniliği tescilli dinci bir örgütün iktidar partisinin bir mebusu tarafından ziyaret edilmesi, siyasal İslam geçmişi olan AKP kadrolarını şaibe altında bırakmaz mı?
Altını çizerek yazıyorum; bu Hizbullah olayı önemli, çünkü ortada Başbakan’ın hakaret eden tutumundan başka Hizbullahçılara yol verilmesi yani serbest bırakılıp uçurulması hadisesi var.
Onlarca masum insanı diri diri gömüp üstüne beton döken canileri serbest bırakan yargı değil, AKP hükümetidir; zira iktidar 5 yıldır sürekli yaptığı gibi kanunun yürürlüğünü bu sene ertelememiştir. Öyle olunca da Yargı zorunlu olarak yürürlüğe giren kanunu uygulamıştır. Dolayısı ile salıvermenin sorumlusu tartışmasız AKP’dir.
Keza salıverilen Hizbullahçı canileri izlemeyip kaçıran yine AKP iktidarıdır. Düşünün muhalif olan kuşları bile izleyebilen AKP derin devleti ne hikmetse Hizbullahçı katilleri izleyemeyip elinden kaçırıyor öyle mi!.. Güldürmeyin beni, her şey ortada!
Son bir şey, Prof. Dr. Mehmet Haberal’a terörist imasında bulunan ve yargılandığı davada savcılığa soyunan Başbakan, insanları diri diri gömen bu katillere niçin bir kez olsun terörist demez?..
Evet Sayın Başbakan bu canileri niçin lanetlemez ve terörist demezsin?
---------------------------------------------------
NOT: İŞTE KOMPLONUN BELGESİ: Ergenekon bağlamında tutuklanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna yüklemeler yapıldığı tespit edildi. Dahası, polis de mecbur kalınca bunu kabul etti. Sadece bu komplo bile polisin içindeki bazı unsurların hayali belge ürettiğini teyid etmiyor mu? Peki bu polisler bu cesareti ya da emri kimden alıyor?
UNUTULAN YEMİN!
Sen Türk milletinin cumhurbaşkanı değil misin?..
Hatırlayın Abdullah Gül bir süre önce kendini ziyarete gelen Hakkâri’li Kürtçülere, “Bekleyin, yakında güzel şeyler olacak” buyurmuştu. O ifadeden sonra Abdullah Gül’ün Kürtçe sözlüğü Kürt bayrağı misali Osman Baydemir’den alması gibi pek çok kahredici sahneyi yaşadıktan sonra önceki gün de Avrupa Parlamentosundan benzer bir görüntü geldi. Gül burada yaptığı konuşmada Diyarbakır’da yargılanan ve Türkçe savunma vermeyen PKK’lılar için Kürtçe savunma yapabilirler buyurdu... Vallahi pes... Yahu sen Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı değil misin? Kürtçe savunma ne demek?.. Ama ben Türkçe bilmeyenler için dedim demesin sakın, zira orada yargılananlar içinde Türkçe bilmeyenin olmadığını Abdullah Gül pekâlâ biliyor... Hâl bu iken Gül’ün amacı nedir, kimlere cici görünmek istiyor anlamış değiliz!.. Bu ülkede bu şahsa ettiği yemini hatırlatacak birileri yok mudur?
OLMADI...
Yapma Süheyl Hocam!
Hemşehrim olan Süheyl Batum’un vatanperverliğinden zerre kuşkum yok da politikayı bilip bilmediği noktasında büyük kuşkularım var. Hatırlayacaksınız Süheyl Hoca uzunca bir süre DYP’nin Genel Başkanlığına oynadı ve bu bağlamda faaliyetlerde bulundu, derken DYP’ye Genel Başkan olamayacağını gördüğü an dümenini CHP’ye kırdı ve bu partinin yönetimine girdi. CHP’deki ilk seyrinde Siyasal’daki öğrencilere faşist demesinden, PKK, pardon BDP ile seçim ittifakı yapabiliriz benzeri gaflarına kadar pek çok acemiliğine şahit olduk. Son yanlışı Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ın CHP’den aday yapılacağını ilan etmesiydi... Hayır yanlıştan kastım, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yalanlayacağı bir şeyi niçin gündeme getirdiğiydi... Böylesine önemli bir konu genel başkan ile konuşmadan nasıl seslendirilir? Dahası seçime 5 ay varken bunu dillendirmenin ne gereği var?.. Yoksa yoksa Süheyl Hoca CHP’den hoşnut değil de ayrılmak için gerekçe mi hazırlıyor? Değilse bu acemilik olacak şey midir?
ÇİĞNENEN KURALLAR...
Tayyib’in korumaları her yeri Türkiye zannediyor!
Son haber Ukrayna’dan geldi. Başbakan Erdoğan’ın korumaları Ukrayna’da yine olay çıkarmış ve çıkan arbedede tartaklanmalar olmuş. İzleyenler biliyor, Başbakan’ın korumaları neredeye her dış seyahatte olaya sebebiyet veriyor. Çok değil iki hafta önce de Kuveyt’de aynı şeyler olmuştu. Sadece orada değil pek çok yerde mesela ABD gibi bu işlerin sıkı kurallara bağlı olduğu bir ülkede bile kriz çıkmıştı... Peki bu niçin mi oluyor? Kenan Evren’le Tayyip Erdoğan arasında var olan bütün Cumhurbaşkanları ile Başbakanların yüze yakın dış ülke seyahatine katılan bir gazeteci olarak hükmüm, Erdoğan’ın korumalarının kurallara riayet etmemesi ve yabancı ülkelerde de Türkiye’deki gibi keyfi davranmalarıdır. Türkiye’de Tayyip Erdoğan padişah ve hatta imparator gibi görülür ve öyle olduğu için korumaları kural tanımaz; mesela konvoya biri laf mı attı, laf atanı anında falakaya göndertirler, oysa yabancı ülkede her şey kurallara bağlı, öyle olunca da sorun çıkıyor...