Hizbullah Dosyası 2- Bölünme ve sonrası
Hizbullahçı oldukları iddia edilen grubun Diyarbakır'daki taraftarları arasında 22 Kasım 1993 tarihinde çatışmalar başladı. PKK gibi bölgede bir Kürt devletinin kurulmasını savunan, ancak devletin İslami esaslar üzerine olması gerektiğini savunan Hizbullahçılar arasında, Ağustos ayından itibaren görüş ayrılıkları ortaya çıkmaya başlamıştı. Şiddet yanlısı İlimciler ile ılımlı olarak nitelendirilen Menzilciler arasında silahlı çatışmalar çıktı. Diyarbakır'ın Bağlar semti Kuruçeşme mevkiinde silahlı saldırıya uğrayan Batıl Şimşek öldü. Olaya misilleme amacıyla düzenlenen saldırılarda şehrin değişik semtlerinde Ahmet Haliç, Mehmet Sevinç, Salih Eser ve Ubeydullah Can adlı Hizbullahçılar, fraksiyon ayrılığı yüzünden canlarından oldular. İlimciler ile Menzilciler birbirlerini öldürmeye başlamışlardı. İran İslam Cumhuriyeti'ni model alan bir Kürt Devleti kurmak amacıyla Güneydoğu'da önceleri Marksist örgütlere karşı faaliyete başlayan Hizbullah Menzil Grubu, Türkiye'de silahlı mücadelenin henüz erken olduğu görüşünü savunuyordu. Menzil grubunun lideri Fidan Güngör siyasi, dini lideri Mansur Güzelsoy, Mehmet Yaşasın, Zeki Savaş ve Sadettin Ay şura üyeliğini oluşturuyordu. Örgütün Diyarbakır Askeri Kanat Sorumluluğunu Emin Tenşi yapıyordu. Çatışmaların yoğunlaşması ve inisiyatifin Velioğlu'na geçmesi üzerine Fidan Güngör İstanbul'a gitti. Ancak daha sonra kaçırılarak öldürüldü. Bu grupların yanı sıra Bursa bölgesinde de Hicret Grubu oluşmuştu.
PKK'lıları hedef almaya başlayan Hizbullah'ın ileri gelenlerinden Mehmet Zeki Atak'ı öldürdü. Karşılıklı cinayetler yıllarca devam etti. Ana faaliyet alanı olan Güneydoğu'da Hizbullah, PKK'ya karşı Diyarbakır, Batman, Silvan gibi bir çok yerleşim merkezinde hakimiyeti eline almıştı. Adana, Ankara, Konya'dan sonra 1999 yılında yönetim kadrosu İstanbul'a gelen Hizbullah, Güneydoğu'da yüzlerce kişiyi öldürdü. Bu cinayetler o dönemde faili meçhul olarak geçiyordu. Nihayet 17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz'da düzenlenen operasyonda örgüt lideri Hüseyin Velioğlu ölü olarak ele geçirildi. Şura üyelerinden Edip Gümüş ile Cemal Tutar sağ yakalandı.. İran'da askerî eğitim gören Hizbullahçılar'ın öldürerek gömdükleri bir çok kişinin cesetleri "mezar evler"den çıktı..
PKK İLE KÜRTÇÜLÜK REKABETİ
Hizbullah mensuplarının yüzde 90'lık diyebileceğimiz büyük bir bölümünün Doğu ve Güneydoğu bölgesinden olması, örgütün etnik bir yapıya girmesini kaçınılmaz kılmaktaydı. Bunu bir de bölgede Marksist-Leninist PKK, rakip olarak karşısına çıkınca Hizbullah'ın Kürtçülük faktörünü görmezlikten gelmesi imkânsızlaşmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ırkçı politika izlemek, aynı bölgede faaliyet gösteren PKK'yı da Marksistlikle suçlayan Hizbullah, PKK'yı Müslümanlara karşı baskı ve şiddet uygulamakla suçlamıştı. Hizbullahi ideolojinin etnik kimlik yapılanmasına ters düşmesine rağmen, Hizbullah özellikle Diyarbakır, Batman, Şırnak, Siirt, Mardin, Urfa bölgelerinde etnik yapılanmaya önem vermiş ve bunu kullanarak geniş bir taban sağlamıştı.. Bölgede, PKK'ya karşı olan inançlı halkın büyük bölümü Hizbullah'ın propagandalarına yenik düşmüştü. . Nihai amaca ulaşabilmek için destekleyici ve motive edici yan unsur olarak etnik kimliğin kullanıldığı da düşünülebilir.
Şura üyesi, Abdülaziz Tunç, itirafçı olduktan sonra yaptığı açıklamalarda örgütün hedefiyle ilginç bilgiler veriyor:
"Kürdistarı Projesi özel manada olabilir. Çünkü siz isteseniz de istemezseniz de Suriye, İran ve Irak Kürtleri belli davalar güdecek. Siz de bu konuda görüş beyan etmek zorunda kalacaksınız. Bu konularda kitaplar yazdığına şahit oldum. Hatta ben Hüseyin'in 1990'lardan itibaren Kürtlere Kürdistan'a "Bir bakış konularında dizüstü bilgisayarına yazdığını biliyorum. Kitapları çıkartacağım zaman gelecek diyordu. Hepsi İstanbul'daki evde imha oldu."
Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesinden sonra Hizbullah İLİM Kanadı'nın "Şehitler Kervanı" adlı kaset dizisinde yer alan "Kürdistan" başlıklı marşın sözleri:
"Kan şahadete Çağrı Yapan mesajdır bize
Kan tarihlerden bir coşkudur yüreğimizde
İslamiyet için kıyam ettik bizler
Kürdistan da uyandı bak azizlerimiz boyandı kana
Kan bir nur görmeme fışkırdı aydınlattı bizi
Kan Kürdistan'da Allah için boğdu haini
Kan Hizbullahi medresesinin icazetidir
Kan Allah için ölümlerin bir müjdesidir
Kan dirilen bu ümmetin bir meşalesidir
Kan hürriyete giden yolun göstergesidir
Kan Hüseyin'den bir mirasdır üstüne mektebimize
Kan bir feryattır, bir kıyamdır zulmün."
YARIN: HİZBULLAH'IN MİT'E SIZMA GİRİŞİMİ