Hırsızçuvalı.com

Çiçeksepeti.com''u duymuştum, yemeksepeti.com''u duymuştum da, hırsızçuvalı.com''u duymamıştım...

Eski bakanımız söyledi; iktidarın çuvalı varmış... Adı da; hırsız çuvalıymış...

Hem çalıp, hem kahraman olamayan, hırsızlığı eline yüzüne bulaştıran, çalarken yakalanan beceriksiz hırsızları atıyorlarmış bu çuvala...

Bakan da öyle dedi zaten...; beni de hırsızlık çuvalına attılar...

17-25 aralık operasyonlarında önemli siyasetçi ve bürokratların ev ve iş yerlerinde balya-balya paralar yakalanmıştı... O operasyonlardaki teknik takip bilgileri ve ses kayıtları ile gündeme gelen bakanlardan Erdoğan Bayraktar diyor ki; dosyamdaki ses kayıtları ve teknik takipler ne varsa hepsi doğrudur...

Devam ediyor ve; o operasyonlar sonrası istifa ettirilen ve görevden alınan 3 bakana kendisinin de eklenmesini, "beni de hırsız çuvalının içine koydular" diye yorumluyor...

Halbuki; o günlerde bizzat Erdoğan bize o yaşananların, "komplo"... operasyonun, "darbe"... ses kayıtlarının da, "montaj" olduğunu söylemişti...

8 yıl sonra öğrendik ki; meğer durum pekte öyle gibi değilmiş...

Bakan Bayraktar''ın itiraflarına, ne Erdoğan, ne de hırsızlık çuvalındaki bakanlardan itiraz geldi...

Aksine bir itiraf da TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek''ten geldi... Bayraktar''ın itiraflarından devam ederek, "bu dosyalar Yüce Divan''a gitmeliydi" dedi...

Çiçek de bir anlamda; o gün ortaya çıkan bilgi, belge ve delillerin çok önemli olduğu halde bu olayın üstünün örtüldüğünü, hırsızlık çuvalındaki bakanların yargılanmaları gerekirken, korunduğunu ima etti..

Bu arada; hâlâ ne Erdoğan ne hırsızlık çuvalındaki bakanlardan itiraz var...

İtiraz gelmedi ama bir itiraf daha geldi ve AK Parti kurucu milletvekillerinden Kemal Albayrak konuştu.. Albayrak da, yine eski bakan Bayraktar''ın itiraflarını işaret ederek, "Ak Parti''de görev alanların ve o yönetimde görev alanların yüzde 80''i hatta yüzde 90''ı ileride itirafçı olacak. Çünkü itirafçılık başladı" dedi...

Bütün bunları CHP''li veya İYİ Partili siyasetçiler değil, bizzat Ak Parti''nin kurucuları, eski milletvekilleri, bakanları, TBMM Başkanı söylüyor...

Biri, "bilgi-belgeler de, hırsızlık da doğruydu" diyor...

Biri, "Yüce Divan''da yargılanmaları gerekirdi" diyor...

Bir diğeri, ileride yargılanacakları anlamına gelecek şekilde, "O dönem ülkeyi yönetenler itirafçı olacak..." diyor...

Yeri yerinden oynatması, medyanın şok manşetler atması, milletin "imdat hırsız var" diye sokaklara dökülmesi ve savcıların harekete geçmesini gerektirecek itiraflardı...

Ama hiç bir şey olmadı...

Bütün bunların yerine çok manidar başka bir şey oldu...

Bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı sahneye ve sağına Yargıtay Başkanı''nı, soluna Diyanet İşleri Başkanı''nı alarak, anlamlı bir fotoğraf verdi... O fotoğrafta adli yıl açılışı için açmışlar ellerini, dua ediyorlardı...

Evet; bütün bu şok edici itirafların odağındaki siyasetçilerden biri, bir tarafına yargının, diğer tarafına dinin cüppeli temsilcileriyle bir fotoğraf veriyor...

Sanki; "hırsızlık çuvalındaki bakanlar neden yargılanmadı..? yargılanmalarını kim, nasıl engelledi..? Bugünkü önemli itiraflara rağmen dosyaları neden açılmaz... toplumda, hırsızlık çuvalının dini ve ahlaki boyutu neden konuşulamaz?" şeklindeki can alıcı soruların cevabı gibi, çok manidar bir fotoğraftı bu...

Tilkiye sormuşlar, "tavuk yer misin?" diye, tilki gülmekten cevap verememiş hesabı...; "ülke nasıl yönetiliyor?" diye sormaya gerek var mı..?

Sorsak gülmekten cevap verebilirler mi..?

Başımıza geçirilen bu ucube sistemde neyi ne kadar konuşabiliyor, neyi sorgulayabiliyor, neyi yargılayabiliyoruz ki..?

Mesela; Merkez Bankası rezervlerinin buharlaştığı iddiası ile muhalefet, "128 milyar dolar nerede?" sorusunu soruyor...

Bugün hâlâ önemli isimler, 128 milyar rezerv olmadığı gibi, aksine 40-50 milyar dolar civarı eksi rezervde olduğumuzu söylüyor...

Öte yandan polis ve yargı; hazinenin hesabını veremeyenlerin değil, bulmaya çalışanların ifadesini almadı mı?

Bu ülkede olmaz da, başka bir ülkede bir mahallede yaşadığınızı düşünün...

Mahallenizde hırsızlar elini kolunu sallayarak geziyor ve itibar görüyorlar... evleriniz ve iş yerleriniz de gece, gündüz sistematik şekilde soyuluyor...

Bir gün canınıza tak diyor ve pencereye çıkıp, "imdat hırsız var" diye bağırıyorsunuz...

Sesiniz duyuluyor... kolluk kuvvetleri hızla mahalleye intikal ediyor... Sonra operasyon yapıyorlar ve kapınızı kırıp sizi, yani; hırsızdan şikayetçi olanı sürükleyerek götürüyorlar...

Hah..; şimdi bu mahalleyi bir ülke olarak düşünün...

Gözünüzde canlanan ülke var ya..

İşte o ülke; Almanya değil...

Bir dönem Erdoğan ile görüntüler veren, Ak Partimizin has adamlarından, bugünlerde ise; organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla aranan Sedat Peker itiraz ediyor... Diyor ki; tamam doğru ben suç örgütündeyim, ama lideri değilim... suç örgütünün sadece bir üyesiyim...

Bakıyoruz Peker''in itiraflarında işlediği suçlara... talimat almış gazete basmışlar, karakolda eski bir milletvekilini dövmüşler...

Dövülen milletvekilinin açıklamalarına bakarsak; Peker''e talimatı Ak Parti Milletvekili Metin Külünk vermiş...

Peker''e talimatı Metin Külünk veriyorsa, Külünk''e talimatı veren kim..?

Öyle ya...; ortada bir suç örgütü varsa... O örgütün lideri de Peker değilse... emir komuta zincirine bakarak; piramidin en tepesindeki ismi bulamaz mıyız...?

Tak..; soruları böyle zincirleme sorunca, ampul yandı, suç örgütünün asıl lideri kim; ismi zihnimizde belirdi değil mi...?

Hah işte o isim de; Bay Kemal değil...

Yazarın Diğer Yazıları