HES var, vicdan yok

TIR bile geçebilir üzerimizden; ne gam! Kas, deri, organ -beyin dahi- üretme kabiliyeti olan yassı solucanlar gibiyiz nasıl olsa, hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyoruz ertesi gün hayatlarımıza.

Memleket yanmış bitmiş kül mü olmuş, sel mi almış götürmüş, başımıza taşlar mı yağmış; her türlü felaketi itinayla unutmaya ve unutturmaya ayarlı sanki şuur(-suzluk oluyor tabii aslında bu durumda)larımız!

Son örneği;

Trabzon Araklı'daki ihmal kaynaklı sel afeti. Önceki gün bültenlerdeki ilk haberdi, bugün yokmuş gibi. Hiç olmamış gibi. Halbuki, geçen saat daha da ağırlaşıyor etkisi.

Hoş, benimki de laf yani; zaten tam da bu yüzden, ölüm-kalım meselesi haline getirdikleri İstanbul seçimine sadece 2 gün kala, hem de rakipleri "Trabzonlu"yken, hem de onun Trabzonluluğu üzerinden "Pontus" yakıştırması yapıp fazlasıyla tepki almışken, şimdi bir de rant uğruna neleri gözden çıkarabildikleri anlaşılmasın, tartışılmasın, "milli vicdan" kanayıp da genel-yerel iktidarlarını sorgulamasın diye değil mi sessizlikleri.

***

Dün ve önceki günü afet bölgesinde geçiren İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ile konuştum;fbnomdsd-001.jpg

"Vahamet" dedi.

"Allah'ın işi" mi diye sordum;

- Nihayetinde elbette Allah'ın takdiri de kul kendisine düşeni yapıp tedbirini almış mı öncesinde?

Aldığı söylenemez Örs'ün verdiği bilgiye göre.

Bir kere, 10-15 gün önce benzeri bir felaketin eşeğinden dönülmüş, o gün resmen SOS vermiş bölge. "Tehlike geliyorum demiş" Örs'ün ifadesiyle. Hatta o gün atlatılan tehlike ve sonrasında oluşan riskten dolayı öğrencilere karneleri erken verilmiş. Hayatını kaybedenlerin çoğunun belediye ve DSİ çalışanı olmasının sebebi de buymuş; önceki selde oluşan tahribatı gidermeye çalışıyorlarmış. "Böyle olmaz" diyor Trabzon Milletvekili;

"O bölgenin derhal boşaltılması lazımdı."

***

Hüseyin Örs'ün Araklı'dan aktardıkları ışığında özetlemek gerekirse, evet yağış kuvvetliymiş ama;

BİR: Yol çalışması sırasında çıkan ve yasak olmasına rağmen dereye atılan molozlar da bir set oluşturup dereyi kapatmış.

İKİ: HES borusu patlamış.

ÜÇ: Ödenek ayrılmadığı için DSİ son üç yıldır söz konusu derede ıslah çalışması yapmamış.

DÖRT: Dere yatağında yapılaşmaya göz yumulmuş.

***

- E hani "HES" yoktu; "yetkililer" yalanlamıştı "HES borusu patladı" bilgisini?

Olmaz olur mu! Zaten Anadolu Ajansı ve TRT de önce "HES borusu patladı" diye duyurdu, sonradan değiştirdiler biliyorsunuz bunu… Evet, afetten etkilenen noktada HES yok. Ama yukarıda bu boru patlamış, parçaları aşağı kadar sürüklenmiş, her şey ortada, gözüküyor yani…

- Siz de "gerekli önlemler alınmalı" diyorsunuz, herkes diyor da ne o önlemler, bugün itibarıyla ne yapmalı ki yeniden yaşamasın böyle bir felaketi Karadeniz insanı?

Her şeyden önce dere yatakları açılmalı, derelerin akması sağlanmalı. Ankara'ya döner dönmez bu konuda bir araştırma önergesi de vereceğim; bu bölgede kaç dere var? Kaçının ıslah yapıldı? Bu iş için neden ödenek ayrılmadı? Bu tehlike Karadeniz'in her noktasında var; ne demek ödenek yok? Derelerin ıslahı sürat ve ciddiyetle yapılmalı. Dere yataklarındaki yapılaşmaya engel olunmalı. Molozların tahliyesi konusundaki yasaklar belli ki yetersiz; ciddi yaptırımlar getirilmeli ve bunlar uygulanmalı. HES'lerin yer seçimine çok dikkat edilmeli. Köylüler HES boruları döşenirken kesilen ağaçlardan bahsediyorlar; toprağı tutan bu ağaçlar. Yağmurun yağmasını engelleyemeyeceğinize göre, siz bu ağaçları keserseniz ne önleyecek burada heyelan yaşanmasını.

Yazarın Diğer Yazıları