Herkes herşeyin farkında
Cumhuriyet tarihinin ilk “terör bayramı(!) kutlamalarını gizleseler de, toplum açılımcıların umud ettiği gibi idrak yoksunu değil. İşte gözlerini görmek için kullanan insanların mesajlarından birkaçı...
‘Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz’ diye bilirdik; yanıldık. 1838 Gülhane Hat-tı Hümayun’u gibi, 2009 Açılım Hümayunu mu yayımlandı?
Bugün yaşadığımız sonuca ulaşmak için bu kadar şehit vermemiz gerekir miydi?
* İbrahim Şenol
‘Hazmettire hazmettire’ dedikleri bu olsa gerek. Ama ben bu girişte verilen pozu hazmedemiyorum, hazmedemiyeceğim. Bir kenara not olarak düştüm, tıpkı iki oğlum gibi...
* Erol Gülseren
Türkiye Cumhuriyeti hiç bir dönemde bu kadar acz içinde olmamıştı. Yazıklar olsun ülkeyi bu hale düşürenlere ve bunlara yol verenlere.
* Orhan Yavuz
Sizin üç aylık bebeğiniz hiç yetim kaldı mı? Siz hayatınızın başlangıcında hiç babanızın naaşına sarıldınız mı? Siz hiç hayat arkadaşınız olmadan nasıl yaşayacağınızı düşündünüz mü? Siz yıllarca binbir emekle yetiştirdiğiniz fidanınızın toprağa düştüğünü gördünüz mü? Siz hiç emzirdiğiniz kınalı kuzunuzun cansız bedenine sarıldınız mı? Siz kaç bayram sabahı erkenden mezarlığa koşup özlemle ağladınız mı? Sizin evinizin camları bayrak asılı diye hiç taşlandı mı? Sizin dünyadaki en önemli değeriniz hiç yerlerde çiğnenip ateşe verildi mi? Eğer bütün bunlara ve yapılmakta olan daha fazlasına tepki vermek suçsa evet biz suçluyuz.
* Mustafa Şahin
Yüreğim, vicdanım kanıyor. Ana sütü kokan 20 yaşında askerlerimizi mayınlayıp paramparça eden hain çakalları izledikçe ölesim geliyor. Nerde vatanın, bölünmez bütünlüğün, cumhuriyetin bekçisi ordumuz?
* Nevzat Vural
Atatürk’ün çocukları olmak bizlere yakışmıyor. Yakışsa şimdi meydanlarda olurduk hep birlikte, karşılama töreninde verilen o buketleri verenlere iade ederdik. Nefes filmine gidenlere; Kendinizi kandırıp o kahramanlara ağladığınızı sanmayın, inanın bana kendimize ağlıyoruz.
* Nihal Tabak
27 Mart 1994 yerel seçimleri sonrası Mamak Çöplüğü’nde çöpleri eşeleyen vatandaşlar kameralar, “ne yapıyorsunuz?” diye sorunca vatandaşlar “milli iradeyi arıyoruz” diye yanıt vermişlerdi!
Bugün ağızlarından sürekli olarak “Egemenlik Milletindir, Millet isterse Anayasa’yı da değiştirir” diyenlerin o günkü suskunlukları ile bugünkü kapalı oturumları ne kadar örtüşüyor...
* Engin Balım
Serbest bırakıldıktan sonra kendilerine verilecek işlerin maaşları Euro üzerinden ödenmediği takdirde, yeniden dağa çıkabilmelerini öngören bir protokol imzalansın. İmzayı AB’nin tüm komiserleri, Hillary Clinton falan attırsın. Psikoloğumu çağırın, iyi değilim.
* Bülent Uluçer
Ey Cumhuriyet Savcıları!..
Bu çeteciler, Türkiye Cumhuriyetinin varlığına karşı silah çekmedi mi? Çete mensubuna “sen suça iştirak ettin mi?” gibi bir soru sorulabilir mi? O çeteye mensup olmak, başlı başına suç değil mi?
Ey Ahmet Türk, biz, asla senden ve senin gibilerden korkmayız. Bize korkmayın demek senin haddin değil.
* Serdar Orhaner
Cumhuriyeti koruması gereken savcılar da, hakimler de bu sürece ortak olup suç işlemişlerdir. Yargı siyasetin kölesi olmuştur. Yıllardır dağa, taşa “Vatan namustur” diye yazılmış ,bu uğurda binlerce şehit verilmiş,sonra namus bildiğimiz sınırlardan hainler geçip Vali, Kaymakam tarafından çiçeklerle devlet törenleriyle karşılanmıştır. Buda Türk ordusundan sonra Türk milletinin başına geçirilen çuvaldır.
* Çağlar Çukur
“Çözümsüzlük çözüm değildir!” sözüyle başlayan, “Komşularımızla sıfır problem!” sözüyle devam eden tavizlerle ölmektense; dost! ve müttefik! devletlere taviz vermeden gerektiği her an şehit olmak özlemimizdir...
* M. Nuri Üte
++++++
Aslında bu oldu
Yandaş medya ve iktidara beyaz bayrak sallamak derdindeki sözde ‘en büyük’ gazeteler, “Açılım” adı altında göz yumulan bu kepazeliği, iktidarı kamuoyunun tepkisinden sakınmak kaygısıyla ört bas etmeye çalıştılar. Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunun ve hukukunun nasıl ayaklar altına alındığını yine Yeniçağ’ın cesur manşetlerinden okudu...
++++++
Tecrübelerini konuşturdular
Yandaş televizyonların ve hükümet ile pazarlık içinde olan holding medyasının düğünleri vardı.
Havayı fişeklerle PKK’lı provokasyon gruplarının Türkiye’ye girişlerini kutladılardı.
Terörün siyasi sözcüsü, Ahmet Türk; “tutuklanmalarını kabul etmeyiz”, diyerek, gerekli ön tutuşları aldı.
Amerika, AKP ve PKK ile birlikte mükemmel hazırlanmış bir planın ilk uygulamalarına şahit olduk. Zaten festivalciler, haberi Kürt Açılımının ilk meyvesi diye verdiler.
Sevr anlaşmasının yürürlüğe girdiğini gören, yerli ve yabancı akil adamlar; sakın ha 1999’a benzemesin tembihinde bulundular.
Devlet sanki hiç yoktu.
Osmanlı’nın son günlerinde olduğu gibi, oturmuşlar Açılımları konuşuyorlardı. CNN Televizyonunda Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Barzani oturmuş, Amerika adına Türk Devletini yönetiyorlardı. Programın adı “tecrübe konuşuyor” du.
Amerika ile ilişkilerde tecrübeli Cengiz Çandar, Barzani ile ilişkilerde Hasan Cemal program yaparlarsa, programın adı tabi ki “tecrübe konuşuyor” olacaktı.
Boru değil, adamlar Türk Dışişleri Bakanlığının işini yapıyorlardı. Barzani devletinin ne zaman Türk Devleti tarafından kabul edileceğini
görüşüyorlardı.
Tüm gece, PKK’ın meşrulaştırılması ve devletin yok sayılması ile dolduruldu.
Devletsizleşmenin festivalleştirilmesini seyrettik.
Provokasyon ve aşağılanma sarmalına alınmış halkımız suskundu. Milli kuvvetler “kağıt parçaları” ile teslim alınmıştı. Direnebilecek olanlar çoktan gladyo operasyonları ile Silivri’ye tıkılmıştı.
Halkımız milli kuvvetler ile ilgili boş böbürlenmeler alıştırılmıştı.
Milli kuvvetler çok büyüktü, çok mükemmeldi, ama tam lazım olduğu zaman, ne yapacağını NATO’ya soruyordu.
Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, halkın uyanması için Yunan’ın İzmir’e girmesi gerekiyordu. Bu kez PKK girmişti ama uyanmak için yeterli değildi.
Açılımlara Kıbrıs’ın da ilave edildiğini Egemen Bağış söylemişti. İktidarın çözümden muradı ve anladığı vermekti.
Verdin mi çözülüyordu.
Osmanlı da çözülecek diye; verdi, verdi ama çözülmedi.
Kaosun göbeğine doğru yol alıyoruz.
Hayırlısı...
* Bülent Esinoğlu
++++++
G20 milat oldu
G20’den sonra olayların gidişatında bir farklılaşma oldu. benim düşüncem Tayyip Erdoğanın Foxman ve Obama ile görüşmelrinde bu gelişmeler konuşulmuş ve senaryo yazılmış olmalı. G20’de yahudi kuruluşları ile konuşan ve Davos krizini bitirdiklerini açıklayan Başbakan hamas istismarı yapmaya da devam etti. Sonra ABD İsrail Türkiye Akdeniz’de ortak tatbikat yaptı. Sonra İsrail Anadolu Kartalı tatbikatında çıkarıldı. Sonra ABD Karayılan ve bir kaç teröristin hesablarını dondurdu. Şimdide dağdan teröristlerin indiği izlenimi verilmeye çalışılıyor.
Kişisel kanaatim bir dönem daha AKP ve Tayyip’i kullanmak isteyen küresel güçler AKP’yi 2010’da bir erken seçime hazırlıyorlar.
* Ümit Özdemir
++++++
Ben de açılım istiyorum
CHP ya da MHP’nin bir sonraki seçimde varlık gösterebilmesi için Türk açılımı yapması gerekir.
Bunu Kürt açılımına tepki olarak söylediğmi sanmayın, ben Türk’üm ben de bu devletin vatandaşıyım ve benim de sorunlarım var. Konyada bilakis kasaba ve köylerde işsizlik had safhada. Çumra tarım yapabilmek için su istiyor lakin istediği kadar suyu temin etmekte sıkıntı çekiyor; bu sefer Suğla gölünden su veriliyor lakin bu sefer de Beyşehir, göl seviyesini koruyabilmek için suğla’yı susuz bırakıyor, olan Seydişehir ve Bozkır’ın çiftçisine oluyor, suğlada su azalınca balıkdaki verim düşüyor.
Kentte 50.000, köylerle birlikte 120.000 nüfus için tek hastahane var lakin bu hastahanenin uzman doktorları tayin isteyip gidiyorlar, birkaç bölüm hariç doğru dürüst uzman hekim kalmadı ve malesef yerine gelenler de yok. İTÜ İnşaat Mühendisliği 4. sınıf öğrencisiyim, iş kaygısı, geçim sıkıntısı, siyasetçilere sesini duyuramama, dayatılan adaylara oy vermek zorunda kalma gibi dertlerden muzdaripim.
Ben de açılım istiyorum.
* Bahaddin Dönderici
++++++
Tarihte hak ettikleri yeri alırlar
Azerbaycan bayrağını “Ermeni’ler tahrik oluyor” diye yasaklayan ve toplayıp yerlere atanlar, ellerindeki paçavra parçalarıyla bu teröristleri karşılamaya gelenlere “elinizdeki bu paçavralar Türk milletini tahrik ediyor” diye uyarmayı düşünmüş müdür? ABD’nin desteğinde kurulan bu çadır tiyatrosunun; yazarı-yönetmeni, oyuncusu-figüranı, canhıraş bir şekilde onları alkışlayan taraftarı-seyircisi tarihteki hak ettikleri yeri alacaklardır.l İ. Hakkı Aydın
++++++
Biz neden öldük?
Çanakkale’de, Yemen’de, Galiçya’da, Tuna’da neden öldük?
Bu bayrak için, bu vatan için neden kanımızı döktük?
Siz vatan nedir bilir misiniz? Bayrak ne anlama gelir?
İnsan neden vatanını sever, milletini sever anlayabilir misiniz?
Sırtında delik bir çaputla ölümün beyazlığına insan neden dalar? Kırım’da, Sarıkamış’ta ölümü dimdik ayakta nasıl karşılar bir insan?
Bir ana küçücük evladını neden kınalayıpta gönderir cepheye?
O gün koca dünyayı dize getirenler, bayrak dalgalansın diye, vatan sağolsun diye ölüme koşarak gidenler kalkıp sormayacaklar mı size ” Biz neden öldük?
Anasının kınaladığı küçük çocuk o kocaman yüreğiyle size sormayacak mı “Biz neden öldük?”
Var mı verecek cevabınız bu soruya?
Bu ülkenin yıllarcı kanını içen leş kargalarını davulla zurnayla karşıladılar, gördünüz mü? Mehmetin kanıyla ıslattığı mübarek vatan toprağını aşağılık ruhlu hainler kirletti, içiniz cız etmedi mi?
Hala yüzünüz var mı haykırmaya?
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez”
Şehitler şimdi ölmedi mi?
Hepimize yazıklar olsun...
Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan efrad ve akvamın hiçbirini unutma Türk oğlu!... Unutma ve affetme...
* Aykut Kaplan
++++++
MİNİ YORUM
Liderleri eksik
Dilek Hanım 30 yaşında. Eczacı. Daha önce iktidarın kendi mesleğini hedef alan girişimlerini eleştiren yazılar da göndererek, “kendi evinin önünü” süpürmekten çekinmediğini göstermişti. Gündem dolayısıyla Kürt kökenli olduğunu yazma gereği duymuş. “Ama bunlar beni ve ailemi temsil edemez” diyor ve soruyor “Hep birlikte ‘dur’ dememiz gerek farkındayım, ama nasıl, hangi siyasi liderin peşinden giderek?” Halkı bu açmaza sürükleyenler, üzerinde düşünsün bence.