Hem grup kurdular,hem de AKP içinde iktidar ortağı oldular
22 Temmuz seçimlerinin hemen ardından medya tarafından pompalanan şu haber, özellikle dikkatlerden kaçmadı:
- “DTP kaybetti, AKP kazandı.”
Hiçbir ilmi veriye dayanmadan ‘masa başında’ kafalarına göre seçim analizi yapan bazı kalemşörler, ‘maksadı belli’ haberin üzerine atlayıverdiler:
- “Evet, evet Güneydoğu’daki oyları silip süpüren AKP, birliğin, bütünlüğün, beraberliğin çimentosu oldu. Bölücüler, bölgede güç kaybetti.”
Haberleri ve yorumları okuyan vatandaş da, ‘vicdanını rahatlatacak’ yeni bir gerekçe bulmuş oldu:
- “İyi ki oyumu AKP’ye vermişim. Demek ki memlekette güzel şeyler olacak.”
Acaba gerçekten öyle mi?
Bu bakış açısı, 1990’lı yıllarda bölgede halk arasında kendisine taban oluşturmaya başlayan bölücü terör örgütünü “üç beş çapulcu” diye küçümseyen bazı ‘çapsız’ siyasetçileri akla getiriyor.
Bu bakış açısının daha sonra, memleket için ‘neye patladığını’ hep birlikte gördük.
Dileriz ki, “AKP kazandı” aymazlığı da kısa bir süre içerisinde ‘siyasi çözüm’ isteği doğrultusunda yeni bir ‘toplu kalkışmanın’ kapısını aralamasın.
* * *
Gerçek bütün çıplaklığı ile ortadayken, işbirlikçi medyanın kamuoyunu farklı bir yönde yönlendirmeye çalışması, ‘ihale edilen’ yeni bir görevi yerine getirdiği yolunda kuşkular uyandırıyor.
Düşünebiliyor musunuz?
‘Baskı’ ve ‘şiddetin’ kol gezdiği, bazı partilerin ‘miting yapmaya’ bile cesaret edemediği, İbrahim Tatlıses’in bile aday olamayıp İstanbul’a kapak attığı bir ortamda, bazı kişiler terör örgütüne rağmen AKP’den milletvekili adayı olup seçilecekler.
Sonra da DTP’den şu açıklama gelecek:
- “AKP, bütün planlarımızı bozdu.”
‘Diğer partilerin’ bölgeden tamamen silinmesi, seçim öncesinde iktidar partisi AKP’nin DTP ile ‘gizlice masaya oturduğunu’ gösteriyor.
Sonuçlar, AKP ile DTP’nin çıkardığı bağımsız adaylar ile birlikte bölgeyi semt semt, mahalle mahalle, sokak sokak paylaştığını ortaya koyuyor.
Öyle görülüyor ki, ‘İstanbul-Ankara-İzmir’ üçgeninde estirilen “Sağcılar CHP’ye, solcular MHP’ye oy versin” rüzgarı, Güneydoğu’da şu şekilde yankı buldu:
- “Sağcılar AKP’ye, solcular DTP’ye oy versin.”
* * *
22 Temmuz sabahı DTP’nin Güneydoğu bölgesindeki bir il başkanının yanına yanaşan yaşlı bir vatandaş, sırtını sıvazlayarak şöyle diyor:
- “Hadi gözümüz aydın, Meclis’te grubu kurduk.”
Cevap, tüyler ürpertici:
- “He valla, barajı yıkıp seçime damgamızı vurduk. Hem grup kurduk, hem de iktidar ortağı olduk.”
İnanılmaz, ama gerçek!
Bölücü örgüt yandaşları hem Meclis’te grup kurabilecek sayıya ulaştılar, hem de AKP içerisinde daha da güç kazanarak, ‘iktidar ortağı’ oldular.
Tayyip Erdoğan’ın 1 Mart tezkeresine karşı oy veren ve ‘bölücülü söylemlere karşı çıkan’ milletvekillerini listelerden tamamen traşlaması...
Bazı illerdeki adayları ‘ön elemeye’ tabi tutması için Dengir Mir ve arkadaşlarını görevlendirmesi...
Miliyetçileri, ülkücüleri ‘terörist’ ilan edip, ‘DTP ile bir koalisyon kurabileceği’ sinyalini vermesi...
Bölgede düzenlediği mitinglerde sık sık “İktidar dururken, oyları bölmeyin” çağrısında bulunması...
“DTP ile kavga edecekler” tehdidi ile ‘MHP’siz bir Meclis istemesi’ boşuna mı zannediyorsunuz.
* * *
‘Seçim kararı’ aldıktan sonra bıçak gibi kesilen terör, ‘seçimin ardından’ yeniden tırmanmaya başladı.
Seçimlerden önce Türkiye’yi, “Irak’ın kuzeyinde bölücü örgüte karşı ortak bir operasyon yapalım” diye uyutan Amerika, seçimin hemen ardından planları kamuoyuna ifşa edip aradan çekildi:
- “Kusura bakmayın, bizden bu kadar.”
İhanetin söz hakkı kazandığı bu Meclis’in artık ‘sınırötesi’ bir operasyon için karar alması da imkansız.
PKK için ısrarla ‘terör örgütü’ sıfatını kullanmaktan kaçınan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, daha Meclis’e girmeden Türkçe’yi ‘yabancı dil’ ilan etti.
Bölücü örgüt, bir taraftan Meclis’teki grubu vasıtasıyla ortalığı ayağa kaldıracak, diğer taraftan ortağı olduğu iktidar vasıtasıyla kamuoyunu ‘siyasi çözüm’ istekleri doğrultusunda hazırlamaya çalışacak.
Gündemin ilk sırasında ‘genel af’ var.
İşte tam bu noktada, Amerika’da yaşayan bir yazar Tayyip Erdoğan’a şu teklifte bulundu:
- “Leyla Zana’yı Cumhurbaşkanı yapın, AB’nin kapıları sonuna dek açılsın.”
O günlere doğru gidiyoruz elhamdülillah!..