Hedef Türkiye mi, Erdoğan ve AKP mi?
Kahrolsun emperyalist Amerika Birleşik Devletleri.
Tamam mı?
Defalarca yazdığım gibi anlamayanlar için bir kez daha güçlü şekilde ifade edeyim ki Amerika'dan dost olmaz, müttefik olmaz, stratejik ortak da olmaz, Büyük Ortadoğu Projesi'nin ortağı hiç olmaz.
Hedefim şimdi daha iyi anlaşıldı mı?
Tamam.
Şimdi gelelim Trump yönetiminin ve Amerika'nın Rahip Brunson olayı sonrası Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için aldıkları yaptırım kararlarına.
Trump ve Amerika neden kızgın, kırgın ve tepkili?
Yaşanan olayı en baştan tek tek ele alalım.
AKP'nin 1 Mart 2003 yılında Amerika ve koalisyon ülkelerinin Irak'a askeri müdahalede kullanmak amacıyla İncirlik ve diğer askeri üslerinin açılması için hazırladığı tezkere Meclis'ten geçmiyor.
Amerika, AKP hükümetinden intikam almaya başlıyor.
İşte ilk intikam:
22 Nisan 2003'te Türkmenlere gıda ve ilaç götüren Türk timi, "Silah taşıyorsunuz" iddiasıyla ABD birlikleri tarafından durduruluyor, konvoydaki Türk askerleri 2 gün süreyle esir alınıyor.
Amerikalılar, "Misafir ettik" diye dalga geçiyor ama AKP iktidarı ne nota veriyor, ne de yaptırım uyguluyor.
Amerikalılar bu intikamı yeterli bulmuyor.
Ve işte ikinci intikam geliyor.
4 Temmuz 2003 tarihinde Irak'ın Süleymaniye'deki Türk karargahında görevli bir binbaşı komutasındaki 11 Türk özel harekatçı ile Türkmen mihmandar, Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerler ve PKK yandaşı peşmergelerin baskınına uğruyor.
Baskın istihbaratı yerel dostlardan geliyor ve anında Ankara'ya iletiliyor ama dönemin AKP hükümeti, Genelkurmay Başkanı vasıtası ile çatışma ve direnme izni vermiyor ki maalesef Türk askerleri şehit olmuyor, teslim oluyor.
Ve Amerikan askerleri Türk askerlerinin başlarına çok ağır hakaret anlamına gelen çuval geçirip esir alıyorlar.
Muhalefet bu kez "Amerika'ya diplomatik nota verin, yaptırım uygulayın" diyor ama AKP hükümeti, "... Ne notası, müzik notası mı?" diye bu ağır hakaret karşısında da sessiz kalmayı tercih ediyor.
Amerika bu intikamlarını PKK'ya silah, mühimmat ve para vererek yıllarca devam ettirdi.
Güya müttefik olan Amerika, İran ambargosunu deldikleri gerekçesi ile Reza Zarrab ile Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'yı Amerika'da tutukladı.
AKP hükümeti Zarrab'ı kurtarmak için büyük çaba gösterirken Atilla kaderine terk edildi.
Amerikalılar dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında "tutuklama" kararı dahi çıkarttılar.
AKP hükümeti Amerikalıların bu intikamlarına ne nota ile ne de yaptırım ile tepki gösterdi.
Amerika öyle intikamcı bir ülke ki, bu kez 2017 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington'da iken Türk Büyükelçiliği'nin önünde Türkiye aleyhine gösteri yapıldı.
Amerikan polisi müdahale etmeyince Erdoğan'ın korumaları göstericileri dağıtmak için müdahale etti.
Amerika'ya yeni intikam fırsatı çıktı ve tüm korumalar hakkında, "yakalama ve tutuklama" kararı aldı.
Amerika 15 Temmuz darbe girişiminin 1 numaralı sanığı kahpe, eli kanlı darbeci Fethullah Gülen'i Türkiye'ye iade etmedi, etmiyor.
Erdoğan ve AKP hükümeti bu kez bir adım atmayı düşünüyor ve Rahip Brunson, "casusluk" suçlaması ile tutuklanıyor ve yargılanmaya başlanıyor.
Amerikalıların buna tepkisi oluyor ama "bağımsız yargı" gerekçemiz karşısında fazla yapacak bir şeyleri kalmıyor.
Ta ki Recep Tayyip Erdoğan'ın, "ver papazı, al papazı" sloganı ile Amerikan Başkanı'na sesleninceye kadar.
Bu takas teklifi üzerine kozlar yeniden ellerine geçen Amerikalılar, "Rahip casus değil, sırf takas için tutuklandı ve haksız yere yargılanıyor" diyorlar.
Bu arada ilginç bir iddia başkent kulislerinde seslendiriliyor.
İddia şu:
"AKP Hükümeti Amerika'dan İsrail'in yılbaşında "casusluk suçlaması" ile gözaltına aldığı Filistin uyruklu Türk vatandaşı Ahmet Abusalih'in serbest bırakılmasını istiyor.
Karşılığında Rahip Brunson'u serbest bırakmayı öneriyor.
İsrail, Abusalih'i Temmuz ayı başında serbest bırakıyor.
Ancak Brunson beraat etmiyor sadece ev hapsine karar veriliyor.
Başkan Trump ve Amerikalıları çileden çıkaran, Türkiye'nin sözünü tutmaması olduğu seslendiriliyor."
Bu iddia doğru mu değil mi bilemem.
Ve Amerika, Türkiye'ye değil sadece AKP'li 2 bakana yaptırım uygulama kararı alıyor.
Neden?
Çünkü Brunson hakkındaki polisin ortaya koyduğu iddiaları "kumpas" olarak değerlendirip İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya, haksız yargılama yapıldığı iddiası ile de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e yaptırım kararı alıyorlar.
Bu yaşananlar gösteriyor ki aslında Amerika Birleşik Devletleri'nin de Başkanlarının da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile sorunları yok.
Kriz, Erdoğan ve AKP hükümeti ile Trump ve Amerikalılar arasında.
Tüm bu yaşananlar AKP hükümetlerinden kaynaklı yaşananlar iken CHP ve İYİ Parti'nin bu gelişmeleri ortaya koyup AKP hükümetini eleştirmeleri gerekmez mi?
Tam tersi oluyor ve Meclis'te AKP ve MHP ittifakına CHP ve İYİ Parti destek verince 4 parti Amerika'ya ortak kınama metnine imza atıyorlar.
Bu imzaların AKP hükümetlerinin hatalı kararlarının aklanması anlamına geldiğini muhalefet görmüyor mu?
Rahip Brunson'un FETÖ elebaşı Gülen'le takas etmek için tutuklandığı iddiasını anlamıyorlar mı?
Erdoğan'ın "ver papazı, al papazı" açıklamasının anlamını bilmiyorlar mı?
Gören ve eleştiren göz Devlet Bahçeli iken AKP yandaşı ve destekçisi MHP'den artık bu milliyetçi tavrı beklemek hayal olur.
Sonuç olarak iktidar da budur, muhalefet de budur.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.