Hedef baskısı kamu bankasında

Son bir yılda özel bankalardan kamu bankalarına geçmek isteyen bankacı sayında adeta bir patlama var.

Kamu bankalarının Anadolu Üniversitesi tarafından yapılan personel alım sınavına neredeyse üniversite sınavı gibi büyük ilgi görüyor.

Türkiye’de son verilere göre 200 bin bankacı var ve bu bankacıların en az 10 bini kamu bankasına geçmek için ya siyasilerin kapısını çaldı, ya da “ya tutarsa” diyerek söz konusu bankaların insan kaynaklarına müracaat etti. Kamu bankaları her yıl ortalama bin yeni personel alıyor. Ancak son dönemde rekabetçi politikaları piyasadan yetişmiş elaman da almalarına neden oldu. Bu nedenle özel bankalardan yetişmiş elemanlar da kamu bankasına geçmek için çaba harcadı.

Bu kadar fazla insan neden kamu bankasına geçmek için çaba harcadı?

Bunun tek bir nedeni var o da kamu bankalarında hedef baskısının olmaması. Yani oralarda olması gereken bankacılık yapılıyordu.

Hedef baskısı bankacı için kabusun diğer adı. Özellikle yabancı sermayeli bankaların azalan karları personel üzerindeki satış baskısını artık dayanılmaz boyuta taşıdı. İşte bu nedenle özel bankalarda yıllardır dirsek çürütenler bile kamu bankasına geçmek için çaba harcadı.

Dışardakiler helva yiyor

Eskilerin bir sözü vardır. Derler ki, mezardaki ölüler sanıyor ki, diriler dışarda hep helva yiyor..

Tıpkı bunun gibi malesef dışı seni içi beni yakar misali kamu bankalarında çalışan bankacıların da son günlerde adeta ruh sağlığı bozulmuş durumda. Bununda tek bir nedeni var o da hedef baskısı. Yani anlayacağınız bankacıların belalısı hedef baskısı kamu bankalarında da özelden bir farkı yok. Bunun ispatı olarak geçen hafta bir kamu bankası çalışanının bana ulaştırdığı belge bunu en iyi şekilde anlatıyor. Türkiye’nin en büyük kamu bankalarından birinin personele gönderdiği ihtar ve savunma istemesinin nedeni verilen hedeflerinin tutmaması.

Kamu bankalarında gerçekten bir süre öncesine kadar öyle pek ciddi bir hedef baskısı yoktu. Son aylarda ortaya çıktı. Nedeni AKP’nin özel bankaları kamu bankalarıyla vurmak istemesidir. Son 10 yılda kendi eliyle yarattığı bu canavarı 3 kamu bankası ile hizaya sokmaya çalıştı. Çıkarttığı yasalar, malesef özel bankalar tarafından ciddiye alınmıyor. Yine bir banka CEO’sunun tabiri ile özel bankalar hangi yasayı çıkartırsanız çıkartın “arkadan dolanıyor” .

Kamu bankaları son 1 yıldır piyasada ciddi bir rekabetçi olarak çalıştı. Öyle ki piyasada mevduata en yükseğe yakın faizi (aylık yüzde 1’e yakın) verip bu topladığı parayı da aylık 0.90 ile sattı. Hatta konut kredilerinde bu oran 0,85’e kadar düştü. Bu zarar etmekten başka bir şey değil.

Yüksekten para topla ucuza sat.. Nereye kadar? Hemen devreye kredi derecelendirme kuruluşları girdi. Kamu bankalarıyla ilgili ilk ürkütücü rapor Mood’s’ten geldi. Moody’s açıklamasında, “Piyasadaki iyi pazar payını koruyabilmek için, Vakıfbank sermayesini tüketerek kredilerini artırıyor. Fakat banka sermayelendirmenin iyi derecede yapılabilmesi için yeteri karlılık yaratamıyor” ifadesine yer verildi.

Bunun Türkçesi şu: Sen yüksek faizle para toplayıp sırf rekabet yapacağım diye düşük faizle satamazsın!

Ve baskı başladı

Kamu bankaları için artık yeni bir dönem yürürlükte. Bir çoğu halka açık bankalarda tıpkı özel bankalara benzemeye başladı. Bunun için de tıpkı onlar gibi aynı silahı kullandı. Yani personel üzerinde satış baskısı.

En karlı ürün hedef gösterildi. Yani sigorta poliçesi. Son dönemde bütün bankaların yaptığı gibi. Personele neredeyse imkansız sigorta satış hedefleri verildi. Şimdi ise verilen bu hedefleri tutturamayanlara yine sık sık eleştirdiğimiz özel bankalar gibi ihtar vererek savunma istedi.

En son kamu bankalarının da bunu yapması sektörde artık bu işin çivisinin çıkmasına neden oldu. Bu işin tek bir çözümü var o da Çalışma Bakanlığı’nın işe el atması ve 4857 sayılı iş kanununun yeniden düzenlenmesi. Yani bankaların atmak istediği personelin önünü akıl almaz hedefler verip tutturamayınca seni işten atıyorum demesinin önüne geçecek yasal düzenlemeler şart.

Tabii ki şu hükümet bir kurulursa...

Yazarın Diğer Yazıları