Haysiyet cellatları
Muhtelif yazılarımda defaten izaha çalışıyorum. Hangi işi yapıyorsanız, kiminle yapıyorsanız birinci önceliğiniz samimiyetiniz, ikinci önceliğiniz dürüstlüğünüz olmalıdır. Peki ya akıl, çalışkanlık ve bilgi birikimi gibi özellikler! Elbette mühim, ancak zaten bu hususta dünya üçüncüsü takımın hocası olarak kendini 2002 yılında ispatlamış Şenol Güneş için tekrar ispata gerek bulunmamaktadır. Bakın kurnazlık demedim. İspatlanmış akıl başka, "kurnazlık" başka. Zira kurnazlık; bana göre toplumlarda da hoş görülmeyen "müptezel bir meziyettir". Bu adeta Dolmabahçe'de saat kulesini satan "Sülün Osman"vari davranış biçimi olup adamı gözden düşürür. İşte bugün A Millî Futbol Takımımızın başında bulunan Şenol Hoca'nın "yıldızı tekrar parlayınca" karşılaştığı da budur.
***
Bu kurnaz hamlenin tekrar kıpırdanmaya başladığını üzülerek görüyoruz. Esasen yıllardır hep böyle olmuştur. Hatırlayınız daha dün 2002 yılında adamı üstelik ülkesini dünya üçüncüsü yapmışken saçı, başı ve karizması ile uğraşarak işinden edenler, bugün benzer bir dedikodu ile tekrar sınamaktadırlar. Kim bunlar? Haysiyet cellatları, ordu bozanlar. Ne yapmış ya da yapmaya çalışmışlar? Hoca ve talebeleri 2022 Dünya Kupası eleme grubunda 3 maçta 7 puan toplayınca "prim" diye bir iddia ortaya atıp haysiyet cellatlığı ile akılları karıştırmaya ve kendisini küçültmeye çalışmışlardır. Bu kafa o kafadır. O kafa ise Türk Futbolu'nun sırtının yerden kalkmasına mani, etrafında ot bitmesine müsaade etmeyen ve de futbol pastasını kimseyle paylaşmaya razı olmayan zihniyettir. O halde tekrar soruyorum kim bunlar? Kim olacak "Millî Takım'da prim" dedikodusu çıkararak hoca ve talebelerinin "başarılarını gölgeleyenler". Onlar için vatan millet mi? Fark etmez...